"Almanya şantaja ne kadar açık?"

"Almanya şantaja ne kadar açık?"

Stuttgarter Zeitung'da konuya ilişkin şu satırları okuyoruz:

"Jan Böhmermann acaba, tıpkı Başbakan Merkel gibi kendini bilerek içine düşürdüğü bu durumdan nasıl çıkaracak? Provokasyonun ustası acaba sürecin hala ana konusu mu? Böhmermann’ın gözlerden uzak durmasının nedeni, işin ucunun nereye varacağını bilmesindendir. Şiirin okunduğu programı yorumlayamaz. Zira sanatta mesajı eserin kendisi verir. Fazladan sarf edilecek her sözcük mizansene ve sanat hakkına zarar verir. En nihayetinde Böhmermann kasıtlı olarak, neyin söylenilmemesi gerektiği ve neyin sövgü sınırı içine girdiğini anlatma istediğine dayanan çerçeve öykü tekniğini seçmiştir. Bunu bir ergen tavrı olarak görmek mümkündür. Ancak daha fazla sarf edilecek her sözcük, söz konusu hicvin suç unsuru olabileceğine dair delil sayılabilir."

Münster'de yayımlanan Westfälische Nachrichten'in yorumunda, Almanya Başbakanı Merkel için çok vahim bir konunun su yüzüne çıktığı belirtiliyor:

"Böhmermann’ın şiirinin sanatsal duruşu artık ikinci plana itildi. Ankara’nın yargılama talebinin ardından tüm bu durum ciddi bir devlet politikası unsuru taşımaya başladı. Şimdi top federal hükümette. Başbakan’ın önünde bir alternatifi yok: Merkel’in Almanya’daki düşünce ve basın özgürlüğünü savunmaktan başka bir seçeneği yok. Ancak Merkel için çok daha farklı, vahim bir soru var ortada: Almanya kendini, müttefiki Türkiye‘nin şantajına ne kadar açık hale getirdi? Bu çok çetin bir konu. İşte bu şekilde satirik bir maharet gösterisi, iki uç arasında denge kurulması gereken diplomatik bir eyleme dönüştü."

Potsdam’da yayımlanan Märkische Allgemeine'nin kısa yorumunda net ifadeler dikkat çekiyor:

"Federal hükümet Türklerin talebini 'değerlendirme' işini abartmamalıdır. Aksine bizde her türlü sanatın korunduğunu açıkça ifade etmelidir. Hatta sanatın anlaşılmayanı veya kötüsünün de."

Augsburger Allgemeine adlı gazetede Almanya Başbakanı Merkel'in şiir krizinde gösterdiği aceleci tepki eleştiriliyor:

Federal hükümetin Ankara’nın Extra 3 programında Erdoğan hakkında yapılan rap parçasına gösterdiği neredeyse histerik eleştiriye verdiği mum gibi yumuşak tepki, zaten çok talihsizdi. Ama durum daha da kötüleşti: Böhmermann’ın şiirinden sonra ise açık bir tepki vardı. Başbakan Merkel şiiri "kasıtlı olarak kırıcı" buldu. Gerçi bu doğru ama Merkel’in şunu bilmesi gerekirdi: Bu değerlendirme Erdoğan’ın kulaklarına Berlin‘den Böhmermann’ın yargı önüne çıkarılmasını talep etmek için bir teşvik gibi gelmiş olmalı. Merkel bu şekilde, düşünce özgürlüğünü iptal eden bir ülke ile mülteci anlaşması yapmayı çok kötü olarak değerlendirenlere iyi argümanlar sunmakta. Ancak böyle bir pakta bir de sinsilik ve aceleci bir itaatkârlıkla kol kanat gerilmesi, demokratik temel haklar göz önünde bulundurulduğunda, tam bir fiyasko.

Reutlinger General-Anzeiger gazetesi Türkiye ve Almanya hükümetlerinin tepkilerinin Almanya'da Türklere karşı bir atmosferi tetiklediği değerlendirmesinde bulunuyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı’nın artık Almanya’nın iç işlerine karışmak ve bir mizahçının sesini kısmak isteme gibi bir imajı var. Almanya Başbakanı ise Almanya’daki düşünce ve tartışma özgürlüğünü yakışır biçimde savunmadığı izlenimini veriyor. Türk tarafının rencide olmuş tepkileri ve federal hükümetin beceriksiz taktikleri –mizahçınınki değil- Türk-Alman ilişkilerine zarar veriyor ve Türklere karşı bir atmosferi tetikliyor.