"Almanya'daki seçim Erdoğan'ın elini güçlendirdi"

"Almanya'daki seçim Erdoğan'ın elini güçlendirdi"

Almanya'da 24 Eylül'de yapılan genel seçimlerde seçmen, Merkel'e yola onunla devam etmek istediği ancak göç ve mülteci politikalarından memnun olmadığı mesajını verdi. Bu da İslam ve göç karşıtı sağ popülist AfD'in işine yaradı ve katıldığı ikinci genel seçimlerde 100'e yakın milletvekili ile Federal Meclis'e üçüncü büyük siyasi parti olarak ayak basmayı başardı.

Türkiye ile ilişkiler, Almanya'da seçim kampanyasında en çok tartışılan konular arasındaydı. Peki seçim sonuçları Türkiye ile ilişkileri nasıl etkileyecek? Bremen Üniversitesi'nden Türkiye uzmanı Dr. Roy Karadağ, Almanya'daki değişen dengelerin federal hükümetin genel Türkiye politikalarında bir değişikliğe yol açmasını beklemiyor. Ancak Karadağ Angela Merkel'in, Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller ile bir koalisyon hükümeti kurması halinde Türkiye'ye yönelik daha sert bir tutum alması için üzerindeki baskının artacağını belirtiyor. Türkiye uzmanı "Biraz spekülasyon yapar ve böyle bir olası koalisyon hükümetinde belki Cem Özdemir'in dışişleri bakanı olduğunu düşünecek olursak, bu elbette Türkiye ile daha az karşı karşıya gelme anlamına gelmeyecektir" diyor. Karadağ'a göre yine de böyle bir koalisyon da uzlaşmaya mecbur kalacaktır.

Karadağ: Türkiye'ye bağımlılık artacak

Seçim sonuçlarının Almanya ve Avrupa'nın 2014 ve 2015 yıllarındaki gibi bir mülteci akınını kaldıramayacağını bir kez daha gözler önüne serdiğini kaydeden siyaset bilimci "Türkiye ile ortaklık biçimi aynı. Yani Almanya mülteciler konusunda işbirliğini devam ettirmek zorunda" diye konuşuyor. Bununla birlikte Karadağ, Almanya'da hükümetin mülteci sayısı ile mücadele için verdiği sözleri yerine getirememesini büyük bir heyecanla bekleyen güçlü sağcı bir hareket oluşmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elini güçlendirdiğini savunuyor. Karadağ "Federal hükümet, toplumdaki güvenlik ve statü kaybı, aynı zamanda sınırlar ve alınan göç üzerindeki kontrol kaybı biçiminde yaygın olan bir duyguyu ortadan kaldırmak için göç sayısını az tutacak tüm anlaşmaların kalıcı olması için elinden geleni yapacaktır. Bu da bir anlamda belki Erdoğan'ın elini güçlendirmek ve muhtemelen Türkiye'ye olan bağımlılığın artması anlamına geliyor" diye konuşuyor.

Oysa Angela Merkel'in olası koalisyon ortağı Yeşiller Partisi'nin seçim bildirgesinde AB ile Türkiye arasında imzalanan mülteci anlaşmasına bir son verileceği yer alıyor. Ama Berlin'deki Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü'nden (Wissenschaftskolleg zu Berlin) mülteci hukuku konusunda uzman Dr. Zeynep Kıvılcım da Merkel'in "1951 BM Mülteci Sözleşmesi'nin hemen tüm ana ilkelerine aykırı" olarak nitelendirdiği mülteci anlaşmasını, göç ve İslam karşıtı AfD bu kadar yüksek oy almışken sona erdireceğine ihtimal vermiyor.

Almanya-Türkiye ilişkileri normalleşecek mi?

İki ülke ilişkileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın beklediği gibi pazar günü gerçekleşen Almanya'daki genel seçimlerden sonra normalleşecek mi? Siyaset bilimci Karadağ bunun Erdoğan'ın vereceği sinyallere bağlı olduğu görüşünde. Örneğin Türkiye'deki tutuklu Alman vatandaşlarının serbest bırakılması, bu yönde ilk adım olabilir. Ancak hâlihazırda Kuzey Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerin Türk siyasetinde Avrupa içindeki gelişmelerden daha önemli olduğunu kaydeden Karadağ, Türkiye'nin Almanya ile işbirliğine seçim öncesi dönemden daha açık olması için bir neden görmediğini belirtiyor. Siyaset bilimci Karadağ, aynı şekilde Alman tarafında da ne 1915 Ermeni olaylarını soykırım olarak tanıyan kararda ne de Gülenciler ve PKK aktörleri konusunda izlenen politikada bir değişiklik yapma nedeni görülmediğini kaydediyor.

Bununla birlikte iki ülke ilişkilerini geren bir dizi başka konu da var. Siyaset bilimci Karadağ, DİTİB, Gülen yapılanmasına bağlı kuruluşlar, PKK, Kuzey Irak'taki Kürtlerin bağımsızlık konusu ve Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerin iki ülke ilişkilerini germeye devam edeceğini tahmin ediyor.

Karadağ'a göre tüm bunlar "şimdiye dek olduğu gibi Türkiye, Erdoğan ve Türk hükümetinin çok sert bir biçimde eleştirilmeye devam edilmesi demek. Özellikle de Alman vatandaşları muhtemelen suçsuz oldukları halde Türkiye'de cezaevinde tutuklu kaldıkları ya da zor durumda bırakıldıkları sürece."

"AfD ile birçok belirsizlik ve endişe ortaya çıktı"

Peki ya seçim sonuçları Almanya'daki Türkiye kökenlileri nasıl etkileyecek? Liste başı adayı (Alexander Gauland) federal hükümetin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz için "Anadolu'ya gönderir bertaraf ederiz" şeklinde konuşan bir partinin, Federal Meclis'te bu kadar güçlü temsil edilecek olması, Almanya'daki göçmenlere yönelik politikaların geleceğine ilişkin soru işaretleri doğurdu.

Bremen Üniversitesi'nde aynı zamanda Kültürlerarası ve Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü'nün Başkanı olan Dr. Roy Karadağ, bu durumu ürkütücü olarak nitelendiriyor. "Şimdiye dek Almanyalı Türkler ile siyasi aktörler arasında, sorunlar da olsa iki taraf da birbiri ile nasıl konuşacağını biliyordu" diyen Karadağ, AfD ile birçok belirsizlik ve endişenin ortaya çıktığını vurguluyor. Siyaset bilimi uzmanı "Bu şimdiye dek olduğu gibi bu ülkede hoş karşılanıp karşılanmama, tanınıp tanınmama ve kabul edilip edilmeme gibi birçok endişeyi beraberinde getiriyor" diyor. Karadağ belki bu kapsamda Almanya'da büyük değişiklikler olabileceğini vurguluyor.

"Aşırı sağcıların kullandığı dili Türkiyeliler birbirine kullanıyor"

Berlin'deki Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü'nden uluslararası kamu ve insan hakları hukuku uzmanı Dr. Zeynep Kıvılcım da sağ söylemin toplumda güçlenmesinin Almanya'daki Türkiyeliler arasındaki kutuplaşmayı artırabileceği endişesini taşıyor. Barış bildirisine imza attıktan sonra KHK ile işten çıkarılan ve akademik kariyerine bir süredir Almanya'da devam eden Kıvılcım, "Görebildiğim kadarı ile Türkiye toplumu içinde zaten Türkiye'deki rejiminin destekleyicileri ve muhalifleri diye bir gerginlik var. Ama bunun dışında buradaki sağcıların kullandığı dili Türkiyeliler birbirlerine karşı da kullanmaya başlıyor" diyor. AfD'nin diğer liste başı adayı Alice Weidel'ın anayasa referandumunda Almanya'da "Evet" oyu verenler için "Türkiye'ye dönsünler" sözlerine atıfta bulunan Kıvılcım, Berlin'de yaşayan yaklaşık üç milyon Türkiye kökenli arasında "Evet, gerçekten gitsinler" ya da "Alman vatandaşlıkları geri alınsın" gibi söylemlerle karşılaştığını ifade ediyor. Kıvılcım bunun endişe verici olduğunu belirtiyor.

Diğer yandan Merkel'in seçim sonuçları açıklandıktan sonra yaptığı konuşmada AfD seçmeninin oylarını geri kazanmak için çabalayacağı yönündeki sözleri de göçmenlerde bazı endişelere yol açtı. Siyaset bilimci Karadağ ve hukukçu Kıvılcım, bunun hükümetin göç politikasını sertleştirebileceği ve belki de yeni bir göç yasası çıkarabileceğini şeklinde okunabileceğinde hemfikirler.

© Deutsche Welle Türkçe

Başak Demir