"AMACIMIZ TÜRKİYE'NİN COĞRAFYASIYLA BULUŞMASI" ANKARA (A.A)

-"AMACIMIZ TÜRKİYE'NİN COĞRAFYASIYLA BULUŞMASI" ANKARA (A.A) - 16.09.2010 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslarda bölgesel işbirliği alanlarını genişleterek, Türkiye'nin doğal coğrafyası ile buluşmasını temin etmek istediklerini belirtti ve Türkiye'nin coğrafyasının birçok bölgesel aidiyeti aynı anda barındırdığını kaydetti. CNN Türk'te "Eğrisi Doğrusu" programına konuk olan Davutoğlu, Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirvesi ve Türkiye-AB ilişkilerine dair görüşlerini açıkladı. Bakan Davutoğlu, İstanbul'da devam eden zirvede bu yıl ilk kez herkesin Türkçe kullandığının hatırlatılması üzerine, dün dışişleri bakanları olarak toplandıklarını ve kendisinin sadece Türkçe konuşulmasını rica etmesi üzerine, bütün dışişleri bakanlarının Türkçe konuştuğunu kaydetti. Bakanların Azeri, Kazak ya da Türkmen Türkçesi ile çok güzel ifadeler kullandıklarını söyleyen Davutoğlu, yemekte de 2 saat Türkçe sohbet ettiklerini bildirdi. Bazı bakanların Türkiye'de görev yapması nedeniyle iyi Türkçe konuştuklarını belirten Davutoğlu, "Hepsinin bir geçmişi var. Ama herhangi bir başka bakan da olsa dil zamanla doğal seyrine oturuyor. 1989'da bu insanlar biraraya gelselerdi Türkçe ile anlaşmaları çok zor olabilirdi. Bu doğal bir seyir ve aslında bizim açımızdan gecikmiş sayılabilen bir seyir" dedi. Zirveye ilişkin bilgi de veren Davutoğlu, takip ettikleri dış politika stratejisi çerçevesinde komşu ülkelerle yoğun entegrasyon çalışması yaparak, ikili ilişkileri en üst düzeye çıkarmak istediklerini söyledi. Davutoğlu, Ekim ayı başında Kırgızistan'a gideceğini belirterek, ikili ilişkileri geliştirmelerinin yanı sıra bölgesel olarak da Kafkaslar'da bir derinlik kazanmayı amaçladıklarını bildirdi. Davutoğlu, hedeflerini şöyle açıkladı: "Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslarda bölgesel işbirliği alanlarını genişleterek, Türkiye'nin doğal coğrafyası ile buluşmasını temin etmek. Bizim coğrafyamız öyle bir coğrafya ki birçok bölgesel aidiyeti aynı anda barındırıyor. Halep'le Antep arasındaki bağ, Erzurum'la Bakü arasındakinden daha az değil. Bizim etrafımızda duvarlar vardı ve o duvarların oluşunu biz güvenlik zannediyorduk. O duvarlar var diye kendimizi Anadolu coğrafyasında daha güvenli sanıyorduk. Halbuki bizi hapsediyor, biz bu duvarların kaldırılmasını istiyoruz. Türkiye'de çıkmaz sokak kalmayacak." Türkiye-AB ilişkileri ve Türkiye'nin stratejik önemine ilişkin olarak da Davutoğlu, Avrupalıların Türkiye'nin önemini daha iyi anladığını belirterek, "Eskiden Türkün Türke propagandası derdik, şimdiyse tam tersi, Türkün Türkü görmemesi var. Dışarda daha iyi anlaşılıyoruz, içerde ise küçük krizlerden büyük sorunlar çıkartarak, kendi enerjimizi yanlış harcıyoruz" diye konuştu. Davutoğlu, Türkiye'nin Avrupa ve dünya barışına yapabileceği olağanüstü katkılar bulunduğunu belirterek, AB'nin Türkiye ile stratejik diyaloğunu derinleştirmek istediğini söyledi. Davutoğlu, ancak bunun için müzakere sürecinin hızlanması gerektiğini, bunun önünde de engel olarak Kıbrıs sorunu ve Fransızların kaygıları bulunduğunu kaydetti.  Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İngiltere'nin AB tarafından iki kez veto edildiğini anımsatarak, bunun zor bir süreç olduğunu ama herkesin nasıl İngiltere'siz bir Avrupa olamaz ise Türkiye'siz de olamayacağını bildiklerini kaydetti. 1700'lü yılların başlarında dünya ticaretinin yüzde 60-65'inin Asya'da olduğunu, bu rakamın 1800'lü yılların ortalarında hemen hemen denkleştiğini, 20. yüzyıl başlarında da Avrupa ve ABD'nin zirveye çıktığını anlatan Davutoğlu, bu oranın 2000'lerde yine 1850'ler düzeyine geldiğini ve 2050 yıllarında da Avrupa önlem almaz ise yine Asya lehine döneceğini kaydetti. Davutoğlu, "Biz bir taraftan AB perspektifi ile yapacağımız katkıları tam bir özgüven içinde sunacağız ve AB standartlarını yakalayarak orada bir yer edineceğiz. Bir ayakla da Asya'nın derinliğinde yeni ekonomik politik dengenin oluştuğu bölgede bulunacağız" dedi. Bakan Davutoğlu, Çin ile de bu nedenle ilişkilerin daha da geliştiğini söyleyerek, Ekim ayı başında Çin başbakanının Türkiye'ye geleceğini, kendisinin de Ekim ayının son haftasını Çin'de geçireceğini bildirdi.