-"ANI'DA KILINAN NAMAZ SİYASİ DEĞİL" ANKARA (A.A) - 04.10.2010 - MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Anı (Ani) Harabelerinde kılınan cuma namazına ilişkin olarak, ''Kılınan cuma namazı, Türk milliyetçileri için siyasi içerikli bir davranış biçimi değildir. Sadece mütedeyyin Müslümanlarca tarihi ve dini bir ritüelin hatırlanması ve hatırlatılmasından ibarettir'' ifadesini kullandı. Semih Yalçın, Anı'da kılınan cuma namazına ilişkin yazılı açıklamada, referandum sürecinde en çok istismara uğratılmaya çalışılan siyasi kitlenin ''ülkücü hareket'' olduğunu bildirdi. Yalçın, bunun nedeninin, Milliyetçi-Ülkücü hareketin, Türk milleti için bir umut olduğu kadar, küresel güçler ve işbirlikçileri için de bir engel ve tehdit olarak algılanmasından kaynaklandığını savundu. Yalçın, şöyle devam etti: ''Anı'da kılınan cuma namazı, Türk milliyetçileri için siyasi içerikli bir davranış biçimi değildir. Nitekim namaz sırasında parti bayrağı veya pankartı açılmamış, siyasi slogan atılmamış, herhangi bir gösteri yapılmamıştır. Daha da önemlisi cuma namazı sonrasında Sayın Devlet Bahçeli'nin Kars, Ardahan ve Iğdır konuşmalarında bu ibadeti merkeze koyarak siyasi bir söylem geliştirdiği de söylenemez. Görüldüğü gibi Anı'da kılınan cuma namazı, sadece mütedeyyin Müslümanlarca tarihi ve dini bir ritüelin hatırlanması ve hatırlatılmasından ibarettir. Hal böyleyken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve beraberindekilerinin Anı Harabelerinde namaz kılmasıyla ilgili bazı siyasiler ve basın mensuplarınca yapılan açıklamalar maalesef haddi aşan ifadelerdir. 'Bahçeli'nin Namazı Kabul Oldu mu?' sorusunu soran bazı AKP'li yöneticiler, referandum sonrasında yaşadıkları şımarıklıkla ortamı geren malum açıklamalarını yapmışlar ve adeta 'kiramen katipliğine' soyunmuşlardır. Bir insanın namazının kabul olup olmayacağını sorgulayan bu çürümüş zihniyet, acaba kendisinin, başbakanın, AKP'li yöneticilerin veya herhangi bir insanın kıldığı namazın kabul olup olmayacağına hangi yetki ile hüküm vermektedir? Vahim olan, Anı'da cuma namazı kılınırken aynı gün alelacele Akdamar'a haç diken bu zihniyetin 'Sıkıysa Ayasofya'da kılsanıza' diyerek tahriklerine devam etmesidir. Bu çarpık zihniyetin Sayın Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır'a gitme meselesinde, 'devlet kurumları zarar görmesin, aralarında ki insicam zedelenmesin, halk arasında bir ayrışma olmasın' diye gösterdiği hassasiyeti anlayamadığı gibi Anı'da kılınan namazı da anlaması imkansızdır.'' -''NAMAZ KILMAK NE ZAMANDAN BERİ...''- Yalçın, bu tepkinin Türk milliyetçilerinin imanını sorgulamaya dayandığını ileri sürerek, şunları ifade etti: ''Cuma namazının şartlarını bilmediği anlaşılan şaşkın bir bakanın, 'Bireysel olarak namaz kılacaksa... namaz kılabilir' sözleriyle ortaya çıkmıştır. Cuma namazının toplu kılınması gerektiğini bilmediği anlaşılan bu bakanın, 'dini istismar' kelimesini kullanması kendisine hiç yakışmamıştır. Bu ülkede namaz kılmak ne zamandan beri dini istismar olarak algılanmaktadır. Her gün demokrasiden bahsedenlerin, özgürlükler genişleyecek açıklamalarıyla oy devşirmeye çalışanların, Anadolu’da ilk cuma namazının kılındığı mekanda, cuma namazı kılmalarından dolayı bir partinin mensuplarını Anayasayla korkutmaya kalkışmalarının ne anlama geldiğini izah etmek mümkün değildir. Bizim tarafımızdan anlaşılması mümkün olmayan bir diğer beyanda Amerikancı bakanın, '...Maun suresini de okusunlar. Orada dikkat etmeleri gereken bazı uyarılar var' sözü, ancak şeytanın çıraklarının söylem biçimi olabilir. Sekiz yıldır dini istismar edenler, bu tür bir münafıklığı içselleştirdikleri için siyasi rakiplerinin uygulamalarına da aynı çarpıklıkla bakmaktadırlar. Bu bakış bize 'dinime dahleden Müslüman olsa bari' darbımeselini hatırlatmaktadır. Bu nevi söylemlerle; tenkit ediyorum diyerek tahrip eden AKP yöneticileri, haddi ve edep ölçülerini aşmışlardır. Anı'da Fethiye Camisi'ndeki cuma namazının, gökyüzünün kubbeleştirildiği bir çekim merkezi olduğunu anlayamayan iktidar mensupları, Türk Dünyası'nın kalbinin o gün Anı'da attığını hissedememişlerdir. Çünkü Sayın Devlet Bahçeli, Anı'da cumasını eda ederken AKP iktidarı aynı gün Akdamar'a haç takmakla meşguldü. Yine Sayın Devlet Bahçeli'nin Alican sınır kapısına gitmesi AKP'yi, Ermenileri, Rumları ve bunların medyadaki uzantılarını rahatsız etmesi bizim için sürpriz olmamıştır. MHP ile AKP zihniyetleri arasındaki fark da budur.'' -''TARİHTE KURULMUŞ BÜTÜN TÜRK DEVLETLERİ...''- Bazı köşe yazarlarının ''Osmanlının gidip Anı'da cuma namazı kılmazdı'' diyecek kadar cahil olduğunu iddia eden Yalçın, bunlara verilecek cevabın, ''öncelikle Türk tarihini bilmeden yorum yapılması ilmen ayıplı bir davranış olacağı''nı bildirdi. Yalçın, açıklamasında, ''İkincisi Anı'da namaz kılanların Osmanlının ataları olduğunun göz ardı edilmiş olmasıdır. Üçüncüsü ise tarihte kurulmuş bütün Türk devletleri, Osmanlı gibi büyük düşünmüş ve büyük işlere kalkışmıştır. Bu sebeple aralarında hakimiyet mücadelesi eksik olmamıştır. Buna rağmen Türk devletlerinin milliyetçilik anlayışları düşmanlıkları çözen, herkese hayat hakkı tanıyan, herkes için kurtarıcı olabilen insanlık adına bütüncü bir vizyona sahiptir'' ifadesini kullandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, ''sözde aydınlar''ın, MHP liderinin namazıyla, Osmanlı vizyonun neresinde bir çatışma gördüklerini izah edemediğini savundu. Yalçın, ''Bu tip evcilleştirilmiş kişiliklerin MHP'nin muhatabının, sadece Rumlar ya da 'üç milyon' Ermeni olmadığını görememiş olduğu açıktır. Bu tip sözde aydınlara verilecek cevap; Osmanlıyı Cumhuriyetin yıkmadığı, Osmanlı yıkıldığı için Cumhuriyetin kurulduğu gerçeğinin idrak edilememesidir'' görüşlerine yer verdi. Yalçın, açıklamasını şöyle tamamladı: ''MHP, Anı ve Alican çıkışıyla 'dünyaya bir mesaj yeter' derken Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti silsilesindeki tüm kıymet hükümlerine sahip çıkmaktadır. Sultan Alparslan Anı'da cuma namazı kılmış, O kıldığı için Osmanlı gerek görmemiş, ama bugünün şartlarında Sayın Devlet Bahçeli, şairin 'Ülkümüzün cihan varsın farkına' çağrısındaki anlayışla kılmıştır.''