"Askerî yoldan hiçbir ideoloji mağlup edilemez"

"Askerî yoldan hiçbir ideoloji mağlup edilemez"

Die Welt gazetesi, radikal İslamcı terörün bu noktaya gelmesinde Avrupa’nın suçu olduğu yönündeki eleştiriler kapsamında şu yoruma yer veriyor:

“Yine aynı temcit pilavının önümüze konulacağı belliydi: Kapımıza kadar gelen terörden biz suçluyduk – Biz, yani Batı’nın ta kendisi! Çünkü özgürlüğümüzle Müslümanları kışkırtan bizdik. Batı, milyonlarca Müslümanı kendi çıkarları uğruna kurban etmiş, sömürgeci olarak düşünmüş ve tavır almış ve bunu hâlâ sürdürmekte. Böyle düşünenler kaybetmiş demektir. Teröristlerle onların yandaşları kendine acıma, psikolojik bastırma, çılgınlık ve tarihî gerçekleri çarpıtma karışımından oluşan bir dünya görüşüne sahipler. Bunun gibi bir dünya görüşü Almanya’yı da 1920’li yıllarda zehirlemişti. İslamcıların öne sürdüğü arkadan hançerlenme efsanesi ve Batının komplo kurduğu iddiaları, geçmiş dönemde aşırıların öne sürdüğü, Almanya’nın tehdit altında olduğu şeklindeki efsane ile de bir biçimde örtüşüyor.”

Heilbronner Stimme adlı gazete ise teröre karış mücadelede basit reçetelerin olmadığını belirttiği yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Kimse terör tehlikesini hafife almamalıdır. Ancak, misilleme için ne kadar gerekçe bulunursa bulunsun, askerî yoldan hiçbir ideoloji mağlup edilemez. Bunu Afganistan ve Irak’taki savaşlar gözler önüne serdi. O savaşlar, nefret tohumları eken dinî liderlere yeni yandaşlar kazandırdı. Terörle mücadelenin basit reçeteleri yok! Gerekli olan şey, işlevsel polis ve istihbarat birimleri, radikalleşmeyi engelleme programları ve toplum içinde gettolaşmayı önleyen bir devlettir. Suriye ve Irak’ta yeniden imar ve altyapı çalışmaları, IŞİD’e alternatif olarak oluşturulan, hukuk devletine bağlı idari bölgeler ise bu ülkelere atılacak bombalardan çok daha etkilidir.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un yorumu da IŞİD ile mücadeleye ilişkin:

“Son günlerde İslamcı teröre karşı uluslararası safların sıklaştırılması çağrıları sıkça duyuldu. Prensipte böyle bir şey olasılık dışı değil, nihayetinde şiddet kurbanları birçok ülkenin vatandaşıydı. Ancak bu ortak tecrübe, jeopolitik çıkarlara ve siyasi kanaatlere karşı durmada yeterli olmuyor. Fransa ile Rusya gerçi şimdilerde yine yakınlaşıyor ve IŞİD’e karşı askerî operasyonlarını koordine ediyorlar. Ancak Birleşik Amerika ile Rusya’nın askerî işbirliğinin önünde, herşeyden önce diktatör Esad engeli bulunuyor. Suriye için Esadlı bir gelecek mümkün değil. Öte yandan IŞİD tümörünün geliştiği ve Avrupa’ya kadar yayıldığı bir Suriye’nin de geleceği olamaz.”

Straubinger Tagblatt gazetesi de terör ve güvenlik birimleri ilişkisi arasındaki sorunları yorum sütünlarına taşımış:

“Kamuoyu, Paris’teki gibi saldırıların ardından, güvenlik birimlerinin saldırganlara da, eylemlerine de pek yabancı olmadıklarını biraz şaşkın bir biçimde saptadılar. Ancak polisin sahip olduğu ön bilgiler terör eylemlerini engellemeye yetmedi. Fakat vatandaşlar aslında tam da bunu talep ediyorlar. Ne var ki daha sonraları vatandaşların da öğrendiği bir şey var. İstihbarat ve güvenlik birimlerinin örneğin uçak yolcusu verilerinin kaydedilmesi, hatta önleyici tedbir olarak iletişim bilgilerinin tespiti gibi yeterli yasal mekanizmalara ihtiyacı bulunuyor. Bu tür tedbirlere önce karşı çıkıp, sonra şüpheliler hakkında yeteri kadar bilgi bulunmadığından yakınılması pek uygun düşmüyor.”