Bamberg'de yayımlanan Fränkischer Tag, AB Komisyonu'nun Türkiye ile ilgili kararını şöyle değerlendiriyor:
"Avrupa tavsiye kararına rağmen Erdoğan'a teslim olmuş değil. Vize serbestisi somut hukuki koşullara bağlandı. Ayrıca vize serbestisi Türkiye'de hukuk devleti koşulları kötüye gider ya da Türkiye kendisini AB-Türkiye anlaşması ruhuna bağlı hissetmezse, askıya alınabilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan şu an zafer kazanmış gibi görünebilir. Erdoğan'ın ülkeyi yönetme tarzı ne kadar hesap edilemez, kestirilemez hale geliyorsa, bunun arkasındaki nedenler de o kadar iyi görünüyor: Gurur, kendini gösterme ve şöhret hırsı."
Frankfurter Allgemeine Zeitung'un aynı konuyla ilgili yorumunda, Ankara'nın vize serbestisi için beş önemli koşulu daha yerine getirmesi gerektiğini hatırlatıyor:
"Ankara terörle mücadele yasalarını, artık bu yasaları gösterileri engellemek ve gazetecileri tutuklamak için bir bahane olarak kullanamayacak şekilde değiştirmek zorunda. Türkiye, vatandaşların kişisel verilerini, onların kişisel haklarına önem verilecek şekilde korumak zorunda. Sadece bu koşul altında Avrupa Polis Teşkilatı Europol ile etkin bir işbirliği yapılması mümkün. Ve Türkiye sonuç olarak yolsuzluğu etkili biçimde engellemek için daha fazlasını yapmak zorunda. Bu maddelerin son ana kadar yerine getirilmemesi sürpriz değil. Çünkü siyasi açıdan en hassas, en tartışmalı noktalar. Brüksel şimdi birdenbire gözlerini mi kapatıyor? Hayır. Çünkü alınan tavsiye kararı haziran sonunda vize serbestisi tanınması sürecini başlatıyor. Bu tarih siyasi olarak, AB ve Türkiye arasında mülteci krizi anlaşmasının bir parçası olarak belirlendi. Komisyon yerine getirilmeyen kriterleri açık biçimde dile getirdi ve beklendiği üzere Ankara'ya ev ödevlerini yaz tatilinin öncesine dek tamamlaması yönünde tavsiyede bulundu. Vize serbestisi kararı Avrupa Parlamentosu ile ilgili üye ülkelerde verilecek."
Westfälische Nachrichten aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:
"Avrupa'da mülteci krizi olmasa, Türkiye de bugün vize serbestisi şansını bu koşullarda yakalayamazdı. Ancak Suriye ve Irak'ta çatışmalar sürdükçe, mülteci akını devam ettikçe, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elindeki kartlar da daha iyi olacaktır. Ne yazık ki."
Kölner Stadt-Anzeiger, Türkiye'yle ilgili yorumunda aynı şekilde eleştirel:
"Öyle ya da böyle şu düşünceye alışmalı ve bilmeliyiz: Göçün her türlüsü olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri de beraberinde getirebilir. Türkiye Cumhurbaşkanına mülteciler nedeniyle insan hakları alanında verilecek taviz her koşulda vize serbestisinde verilen tavizden çok daha büyük ve kabul edilemez."
Alman gazetelerinin yer verdiği bir başka konu ise ABD'de başkanlık yarışı mücadelesi. Mitteldeutsche Zeitung, Cumhuriyetçi adayların art arda aday adaylığı yarışından çekilmesini ve milyardar Donald Trump'ın tek aday olarak kalmasını yorum sütunlarına taşıyor:
"Kimin elinde bir çekiç varsa, her sorunu bir çivi gibi görür. Tecrübeleri emlak işleriyle sınırlı olan biri aynı şekilde her şeyi bir kira sözleşmesi pazarlığı gibi görür. Ancak devletler arasındaki müzakereler böyle işlemiyor. Trump destekçileri adaylarının bunu ancak Beyaz Saray'da oturduğunda öğreneceğini belirterek, karşı çıkıyor. Bu olabilir. Ancak Trump'un bu ilişkide öğrenme güçlüğü çekeceğini gösterme riski büyük. Bir inşaat devi bunu göze alabilir. Zarar da sadece kendisini etkiler. Ancak bir ABD Başkanı bunu göze alamaz."