"Böhmermann Erdoğan'a boyun eğmedi"

"Böhmermann Erdoğan'a boyun eğmedi"

Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumunda Böhmermann’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a boyun eğmediği görüşü savunuluyor.

"Gelişmeler onu kişisel olarak ciddi bir baskı altına alabilecek olsa da Böhmermann rakibine boğun eğmeyi reddetti: Kendisinden talep edilen, aynı davranışı tekrar etmeyeceğine dair bir taahhütnameyi vermeyeceğini açıkladı. Sunucu Böhmermann bu tutumu ile ifade özgürlüğüne hizmet ediyor. Çünkü işi artık bir medeni hukuk sürecine doğru yönlendiriyor. Burada ise hakaretten bir ceza mahkûmiyetinden ziyade şu önemli sorunun yanıtı aranacak: Hicvin sınırını mizahi bir biçimde ele almak gerçekten de yasak olabilir mi? Ve ırkçı klişeleri sahnede dile getirmek? İşte sövgü şiiri ile ilgili, Merkel tarafından da en fazla sessiz kalınan konu bu: Nitekim şiir sınırları belirlemek amacına hizmet etmişti. Buna engel olma zaferini Böhmermann Erdoğan’a bırakmayacak. Bu nedenle bir teşekkürü hak ediyor."

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Alman koalisyonundaki çatlaklara rağmen uzlaşma sağladığı uyum yasa tasarısına ilişkin şu değerlendirmede bulunuyor:

"Aslında tam zamanı olmasına rağmen, yine de kimse büyük koalisyonun dağılmasına izin vermeyecek. Başarıya bağımlı olduklarını görüyorlar ve bu da işlerini kolaylaştırıyor… Kesin olan bir nokta Hristiyan Birlik Partileri arasındaki derin görüş ayrılığının devam ettiği. Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisi Genel Başkanı Bavyeralı Seehofer, mülteci sayısına üst sınır getirilmesini istiyor ama Merkel istemiyor. Mülteci sayısı kabul edilebilir ölçülerde kaldığı sürece bu çatışma konusu ile bile durumu idare etmeye devam edecekler… Oysa mülteci sayısı işi görünen kısmı. Almanya birçok insanı kabul edip onlara bakabilir ve kalifiye göçe ihtiyacı var. Vatandaş, kimin ülkeye gelip kalacağını bilmek istiyor. Özellikle de istediği zaman anayasayı bile değiştirme gücüne sahip büyük bir koalisyonun buna bir yanıt bulma yükümlüğü var."

AB Parlamentosu uçak yolcularının verilerinin kayıt altına alınmasına yönelik tartışmalı yönergeyi dün onayladı. Frankfurter Allgemeine Zeitung’un bu konudaki yorumunda da şu satırlar dikkat çekiyor:

"AB’nin uçak yolcularının verilerinin polis tarafından kayıt altına alıp değerlendirilmesi fikrini kabul etmesi için ne yazık ki bir dizi korkunç terör saldırısı yaşamak gerekti… Bu fikre karşı olanlar, verilerin kayıt altına alınması ile birçok terör saldırısının engellenmiş olmayacağını, çünkü zanlıların uçmadığını iddia ediyorlar. Bu belki Paris veya Brüksel saldırıları için geçerli olabilir ama bu durum gelecekte farklı olabilir. O nedenle AB’nin uçak yolcularının verilerinin kaydedilmesi için yıllarca beklemesi sorumsuzca bir düşüncesizlikti… Neyse ki Avrupa Parlamantosu'nun kendisi, AB’nin sadece verileri değil aynı zamanda vatandaşlarının canını da korumak zorunda olduğunun farkına vardı."

Neue Osnabrücker Zeitung ise yorum sütunlarını Rusya Devlet Başkan‘ı Putin‘in halkın sorularını kabul ettiği canlı yayın programına ayırıyor.Programda birçok konuda açıklama yapan Putin, Türkiye’ye yönelik de “Türk yönetimi radikallerle savaşmak yerine onlarla işbirliği yapıyor” suçlamasında bulunmuştu. Yorumda şu satırları okuyoruz:

"Ufak adamın ağlama duvarı. Eğer Rusya Devlet Başkanı Putin yılda bir kez televizyonda vatandaşların sorularını yanıtlamaya çıkıyorsa, Ruslara şikâyet etme hakkı doğuyor. Gerçi sorular ezbere okunuyor ama yine de Rusya’ya dair şaşırtıcı derecede gerçekçi bir tablo oluşturmayı başarıyor. Asfalt yolları çukurlarla dolu, enflasyonu yüksek, ücretlerin düşük ve ilaçların pahalı olduğu krizin içindeki bir ülkeye dair. Kamuoyu araştırmalarına göre halkın üçte birinin karnını doyuracak kadar yiyecek almak için parasının olmadığı bir ülkeye dair. Düşük petrol fiyatları, kötü ekonomi ve Ukrayna krizi nedeniyle Batı’nın uyguladığı yaptırımlar Putin’in de "gri renkte" diye teslim ettiği ekonomiyi olumsuz etkiliyor."