"BOYKOT, MİLLİ İRADEYİ İNKAR ETMEKTİR" TBMM (A.A)

-"BOYKOT, MİLLİ İRADEYİ İNKAR ETMEKTİR" TBMM (A.A) - 12.07.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'nin tıpkı CHP gibi hukuku adeta hiçe sayarak Meclisi boykot etmesi, bir dayatmanın içine girmesinin demokrasiyi ve milli iradeyi inkar etmekten öte anlam taşımadığını belirterek, ''Meselenin sorumlusu olarak hükümeti görenler, uzlaşma arayışı yerine tehditler savuranlar göreceksiniz er ya da geç tıpkı CHP gibi gelecekler mecliste yeminlerini edecekler'' dedi.  Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, BDP'nin yemin ile ilgili tavrını eleştirdi.  BDP'nin de CHP'nin yaptığı gibi gelip yemin etmesini, hatta önce kayıtlarını yapmalarını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ''Onlar da geç kalıyor. Yazıktır, bu yaz tatilini yeminsiz milLetvekili olarak arazide dolaşmayı onlar da bırakmalı ve gelip onlar da en geç yarın bu yemini yapmak suretiyle parlamentodaki yerlerini almalıdırlar. İkide bir 'bizi dışladılar...' Hayır, hayır sen kendi kendini dışladın. Diyarbakır'da toplantı yapmak neyine ya? Toplantı yapılacak yer Ankara. Sen bir defa adresi şaşırdın. Önce adresi bul. Adres yanlış. Grup toplantını yapacaksan gel burada yap. Diyarbakır'da ancak belediye, il genel meclisi üyeleri toplantı yapar. Milletvekillerinin toplantı yapacakları yer, grup topLantısı burasıdır'' diye konuştu.   Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tabloya işaret ederek, seçim öncesinde istismar, iftira, tehdit ve baskı yoluyla AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğu'dan çekildiğine dair yalan yanlış değerlendirmeler yapıldığını hatırlattı. ''Kürt meselesine ilişkin samimi değerlendirmelerimizin çarpıtılmasından tutunuz, bölgedeki adaylara yönelik istismara kadar, partimizin temsilciliklerinin taşlanmasından tutunuz molotoflarla ateşe verilmesine kadar, silahlı saldırıya kadar her türlü yöntem AK Parti'nin karşısında devreye sokuldu. Bu adil bir seçim mi?'' dedi.  Bütün bu çabalara rağmen AK Parti'nin, Doğu ve Güneydoğu ilerindeki toplam 112 milletvekilinin 70'ini aldığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''7 coğrafi bölgede olduğu gibi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde AK Parti yine birinci parti olarak ipi göğüslemiştir. BDP'nin etnik temeli siyaseti ve 'Ben Kürtlerin temsilcisiyim' şeklindeki iddiası, 12 Haziran seçimlerinde bir kez daha karşısında AK Parti'yi buldu. Demek ki böyle bir şey yok. Benim Kürt kökenli vatandaşım böyle bir yetkiyi sana vermedi. Birinci derecede bu işin yetkilisi olarak AK Parti'yi görevlendirdi. AK Parti 12 Haziran seçimlerinde her bölgede, her kesimden, her etnik kökenden, her inanç grubundan, kısacası her iki kişiden birinin oyunu almak suretiyle bir Türkiye partisi olduğunu tekraren tescillemiştir.  BDP'nin tıpkı CHP gibi hukuku adeta hiçe sayarak Meclisi boykot etmesi, bir dayatmanın, bir zorlamanın içine girmesi demokrasiyi ve milli iradeyi inkar etmekten öte anlam taşımaz. Meselenin sorumlusu olarak hükümeti görenler, uzlaşma arayışı yerine tehditler savuranlar göreceksiniz er ya da geç tıpkı CHP gibi gelecekler, Mecliste yeminlerini edecekler. BDP olmasa da bu Meclis çalışır ve hizmet üretir. Bunu biliyorsunuz CHP için de söylüyorum. Vaka bu... Yasalar açık ortada. Bunları geçmişte kendileri yaptılar, biz geldik bu yasaları bulduk ve bunlarla çalışıyoruz. Bu yasalarla da hizmete devam ediyoruz.'' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Bunlar çoğunluğa sahipler diye biz istediğimizi yaparız havasındalar'' dediğini ifade eden Erdoğan, ''Biz temel ilke, felsefe olarak, çoğunluğu azınlığa tahakkümüne karşıyız. Ancak burada çok daha önemlisi var; azınlığın çoğunluğa tahakkümüne de asla ve kata müsaade etmeyiz'' dedi.  Erdoğan, yasalar çerçevesinde milletin iradesi neyse onun gereğini yerine getirmekle mükellef olduklarını kaydederek, Meclisin şu anda ''tıkır tıkır çalıştığını'' ifade etti. Erdoğan, Meclisin bugün ve yarın çalışmalarını sürdüreceğini, Hükümetin güvenoylamasının sonrasından da hep birlikte araziye dağılacaklarını ve Türkiye geneline milletin vekilleri olarak yaz tatili boyunca da çalışmalarını sürdüreceklerini anlattı.  -''BDP'LİLER OLMASA DA SORUNLAR ÇÖZÜLECEK''-  ''BDP'liler olmasa da Doğu'nun, Güneydoğu'nun sorunları çözülecek. Kürt kardeşlerimin meseleleri çözülecek, çözülmeye devam edecek'' diyen Erdoğan, BDP'nin tüm engelleyici ve tahrik edici tutumuna rağmen 9 yıl boyunca devrim niteliğinde reformlar gerçekleştiğini ve oradaki vatandaşların sorunlarının çözüm yoluna girdiğini anlattı. ''Benim Kürt kökenli vatandaşlarıma 'kardeşim' dememiz bile beyefendileri rahatsız ediyor'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Kürtlerin dini Zerdüştlüktür' diyen bir anlayış var bunların başında. Bunların lider anlayışı bu. 'Kürt kardeşlerimize İslam kılıç zoruyla dayatılmıştır' diyenler bunlar. Ama şimdi bakıyorsunuz sözde Cuma namazları kılınıyor. Birileri de tribünden onları seyrediyor. Adeta basın bildirisi açıklar gibi. Yaptıkları iş bu. Ama burada zaten Cuma kılınıyor. Neymiş, devletin camisinde veya devletin imamının arkasında Cuma namazı kılınmazmış. Böyle kendilerine göre bir fetva vermişler. Cuma, ehliyet ve liyakat sahibi hocalarımızın arkasında kılınır. Bunların nereden, neyi bulup getirdiği de belli değil, o ayrı mesele... Ve onun da bir adabı olur, o adabın içerisinde kılınır.  Biz biliyorsunuz kendi geleneğimizde de köylerdeki mescitlerde de Cuma kılmayız genellikle. Genelde kasabaya ineriz, ilçeye ineriz veya il merkezindeki Selahattin Camii dediğimiz veyahut da Cuma mescitleri dediğimiz o büyük yerlerde bir araya gelip oralarda genelde Cumalarımızı ifa ederiz, yerine getiririz. Neden? Çünkü o bizim birlik, beraberlik, dayanışma mesajlarını alacağımız gündür. Birbirimizle ciddi manada tanışma, kaynaşma günümüzdür ve bu böyle yerine getirilir. Ama bunların yaptığı ayrışmadır. Bunların yaptığı nedir, tamamen bölmedir, parçalamadır. Kendilerine göre bir şeyler icat ediyorlar. İcat edenlerin de bu işin içinde olduklarını bir bilsek, ah can kurban. Böyle bir şey de yok.'' -''ORTAK AKILLA ANAYASA HAZIRLAYALIM''- Erdoğan,  kendilerinin ''bütün bunlara rağmen BDP de gelsin, yemin etsin, meclis çalışmalarına katılsın. Hem milli iradenin hem de milletvekili olmanın gereğini yerine getirsin'' dediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:  ''Biz gerek yeni Anayasanın yapılma sürecinde, gerekse milli birlik ve kardeşlik projemizde BDP'nin katkılarını görmek isteriz. Ancak, 'Biz ne istiyorsak o Anayasanın içinde yer alır' derseniz; kusura bakmayın siz önerinizi getirirsiniz, alması gereken, olması gereken ne teklifiniz varsa onlar orada yerini alır. Ama hepsi orada yerini alır diye bir şey yok. Oturacağız bir ortak akıl oluşturacağız ve bu ortak akılla, bu kolektif akılla bir anayasa hazırlayalım diyoruz.  Dün, baktık ki, MHP'nin Genel Başkanı Sayın Bahçeli hemen orada bizi adeta hesaba çekmeye başladı. Anamuhalefetin genel başkanı aynı şekilde hesaba çekmeye başladı. Biz ne diyoruz hesap sormayı bırakın gelin oturalım masaya; verin ekiplerinizi, biz de ekibimizi verelim CHP, BDP de versin; başlasın arkadaşlar çalışmaya. Bu işin bir çerçevesi oluşsun, ondan sonra biz tüm sivil toplum kuruluşlarının da desteklerini, yardımlarını alalım, akademisyenlere gidelim, onlara desteklerini alalım, anayasacıların desteklerini son safhada onların da alalım. Ama ondan sonra bu işin nihai kararını verecek yer bu parlamento olacak. Burada bunu gerçekleştireceğiz ve ondan sonra da hep beraber, birlikte övünelim. Tüm milletimizin 'İşte benim Anayasam diyebileceği bir anayasayı hazırladık' diyelim. Bunu Doğu'daki, Batı'daki, Kuzey'deki de Güney'deki de desin. 'Artık biz darbe dönemlerinin anayasasından kurtulduk' desin halkımız, bunu başaralım. Ama daha bu adımı atmadan, sizlerden randevu talebinde bulunmadan hemen kalkar da bize yumruğunuzu sıkarsanız, biz o eli nasıl sıkarız. Açık olan el sıkılır, sıkılı el nasıl sıkılır.''