"Erdoğan gazetelerin yüzde 90'ını kontrol ediyor"

"Erdoğan gazetelerin yüzde 90'ını kontrol ediyor"

Alman Die Welt gazetesinin yorum köşesinde Axel Springer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mathias Döpfner'in, Erdoğan hakkında okuduğu şiirde hakaret sayılabilecek ifadeler olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma açılan komedyen Jan Böhmermann'a yönelik açık mektubu yer alıyor. “Jan Böhmermann ile Dayanışma!” isimli mektuptan bazı ifadeler şöyle:

“Erdoğan ülkesinde gazete baskılarının yüzde 90’ına yakınını kontrol ediyor, farklı düşüncedeki göstericilerin kamu alanlarından şiddetle uzaklaştırılmasını sağlıyor. Muhalifleri ‘ateist ve terörist' olarak nitelendiriyor. Gösteri düzenleyen öğrenciler kaydının silinmesi riskiyle karşı karşıya. Eleştiride bulunan öğretim üyeleri, gazeteci ya da blog yazarları keyfi şekilde tutuklanıyor, kısmen işkenceye uğruyor, haber servisleri soruşturuluyor. Eşcinsel hakları için düzenlenen barışçıl bir gösteri göz yaşartıcı gazlar ya da tazyikli suyla dağıtılıyor… Ancak daha önemlisi: Erdoğan Almanya'da durumun kontrolden çıkmaması için üç milyar euroluk küçük tazminatla mülteci akınını düzenliyor… O yüzden Bay Böhmermann, Alman hükümetinin sizin kaba ifadeleriniz için Türk hükümetinden özür dilemesini anlamalısınız…”

Rheinpfalz am Sonntag gazetesi de Jan Böhmermann'ın şiiriyle ilgili tartışmalara yer veriyor:

“Jan Böhmermann provoke etmeyi seviyor. Paylaşan, acı gerçekleri de kabul edebilmeli. Ancak yine de Böhmermann'ın Neo Magazin Royale'de Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki şiiri nedeniyle olanlar abartılı. ZDF'in hızlı bir itaatkârlıkla, metni silmesi, kanalın bütünüyle mizah özgürlüğünün arkasında durduğunu kanıtlamıyor… Ama asıl çılgınlık, Başbakan'ın resmi olarak bir mizah için özür dilemiş olması. Tüm saygımla, bu onun bölgesi değil. Erdoğan'a mülteciler nedeniyle ölçülü davranılması söz konusuysa o başka. Bu gerçek bir ahlaki iflas ilanı olurdu.”

Der Spiegel'de yayınlanan Georg Diez imzalı yorumda da aynı konu ele alınıyor:

“Eğer savcılık gerçekten Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği için onun (Böhmermann) hakkında soruşturma açarsa, bu bir yandan özgürlüklerin -ki bu durumda sanat ve mizah özgürlüğü- bir anda yasaklara dönüştürülebildiği çağımızın gizli Wilhelmciliğini gösterir. Ancak diğer yandan da şunu gösterir: Sınırsız ve hesaplanabilir bir çerçevede, risklerden uzakta ve özeleştiri yapmaksızın kolayca kazanılabilecek sembolik kavgalara hazır olmayı.”

İfşa edilen Panama belgelerinde ölen babasının Mossack Fonseca'nın müşterisi olduğunun ortaya çıkması üzerine eleştirilerin odağı haline gelen İngiltere Başbakanı David Cameron, vergi beyannamesini açıkladı. Der Standard gazetesi, Cameron ile ilgili tartışmaların, İngiltere'nin AB'deki geleceğini nasıl etkileyebileceğini ele almış:

“David Cameron'ın büyük bir sorunu var: Baskı altında 2010 yılına kadar kendisinin ve eşinin, babasının Bahamalar'daki paravan şirketinde hissesi olduğunu kabul etti. Çok büyük meblağlar söz konusu değil. Yine de Başbakan'ın bu olaydan kurtulamayacağını gözardı etmemek gerek… AB partneri için ateş bacayı sarmış durumda. Cameron saatli bombaya benziyor. Tökezlemesi hiç de uygun bir ana denk gelmedi. Haziran ayı sonunda İngilizler Birlik'te kalıp kalmamayı oylayacak. Referandumun temeli, Başbakan'ın şubat ayında müzakere ettiği özel haklar. Eğer şimdi düşerse, AB karşıtlarının cephesi kazanabilir. İngiltere'nin AB'den çıkışı olasılık dışı olmaz. O zaman AB'de taş üstünde taş kalmaz.“