"ERDOĞAN SEN KUKLA BİR İNSANSIN" MANİSA (A.A)

-"ERDOĞAN SEN KUKLA BİR İNSANSIN" MANİSA (A.A) - 23.05.2011 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "ey Recep Tayyip Erdoğan sen Başbakan değil sokaktaki anarşi ve terörün yönettiği bir ülkede kukla bir insansın" dedi.  Bahçeli, partisince Manisa Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 1 Ağustos 2009 tarihinin bu iktidar döneminin ''yüz karası'', milletin birliği, dirliği içinse ''önemli bir kara leke'' olduğunu savundu. O günden bugüne kadar geçen süre dikkate alındığında, Türkiye'nin toplum olarak önemli sayabileceği birinci sorununun ''Beka sorunu, Türk devletinin varlık sorunu'' olduğunu ifade eden Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bugün ülkemizde bu gelişmeler hızlanmaktadır. Sayın Başbakan 9 yıl iktidarda bulunmasına rağmen bir anayasa değişikliğinden söz ederken hiçbir zaman gerçekçi ve uygulayıcı olmamıştır.  Meclis'te 330 ve 341 aralığındaki vekil sayısıyla ister referandum yolu olsun, isterse uzlaşma yoluyla, Meclis'te görüş birliği sağlayarak, Türkiye'nin önünü açabilecek, ülkeyi çok daha kolay yönetebilecek, toplumsal sorunlara karşılık verecek bir anayasa düzenlemesini yapmak mümkündü. Fakat sözünü ediyor gerçekleştirmiyor. Bütün bu zaman dilimi içerisinde bazı kavramların hafızalara yerleşmesini, günü geldiğinde yapabileceği bir anayasa değişikliği veya yeniden yazımı için herhangi bir milli direniş ve karşı duruş görmemek istiyor. 7 değerli bilim adamıyla bir anayasa taslağı hazırlatma çalışmalarını başlatmış, hazırlanan ve bizim açımızdan da tartışılabilecek değişiklik tasarısı İstanbul yolunda parti yöneticilerine takdim edilmiş, Türkiye'de bir anayasa değişikliğini tekrar gündeme getirmiştir. Ancak bu taslağı Türkiye Büyük Meclisine getirememiştir.''  Bahçeli, MHP'nin ''Bir uzlaşma komisyonu oluşturalım, bu taslak ve üzerinde sizler çalışmaları sürdürün, diğer siyasi partiler görüşlerini getirsin ve Türkiye için 135 yıldan bu yana süren anayasa tartışmalarına son verelim ve Türkiye'yi istikrar, huzur ülkesi yapabilecek bir anayasada uzlaşalım'' teklifinin de kabul edilmediğini anlatarak, şunları söyledi: ''Bu arada çok önemli bir uygulama olmuştur. O da gizli gündemli bir anayasa değişikliği yapmak suretiyle Türkiye'de Anayasa Mahkemesini AKP'lileştirmiş, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunu siyasallaştırarak, yargı üzerinde siyasi nüfuzu artırmak istemiştir. Bunu bu şekilde düşünerek gizli gündem şeklinde Meclis'ten çıkarmak için referandumda da her yolu deneyerek sonuç almış olan Başbakan bugün anlaşılıyor ki kendisinin ustalık dönemi, bizim ise ihanet dönemi olarak nitelendireceğimiz bir sürecin etrafında bir zırh örmeye çalışmıştır. Bu bugün anlaşılmıştır. Yeniden anayasa tartışmalarıyla anlaşılmıştır.'' -''MİLLETİN KARŞISINA GİZLİ GÜNDEMLE ÇIKMA''- Başbakan Erdoğan'ın, ''12 Haziran'da tekrar tek başına iktidar olduğum zaman bir anayasa değişikliğini bırakın yeni bir anayasa yazdıracağım ve bunu da Meclisten çıkaracağım'' demek istediğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: ''Sayın Başbakan, vatandaşın huzuruna aldatma ve kandırma partisinin yeni bir senaryosu olarak bir anayasa değişikliği veya yeni yazılım vaadiyle çıkıyorsun. Milletimize de gelecek vaat ediyorsun. İleri demokrasi ve özgürlüklerle genişletilmiş bir anlayışı hukuki zemine bağlamayı vaat ediyorsun.  Peki bugün gazetelere bakıyorsun. Yandaş gazetelerinizde boy boy reklamlarınız, propagandalarınız yer alıyor. Bir anayasa değişikliğinden bahsediyorsun ama anayasanın nasıl değişmesi gerektiği konusunda herhangi bir şey söylemiyorsun, söylemek istemiyorsun.'' Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın ''iftira, karalama yoluyla tek başına iktidar olmak, 367'nin üzerinde bir milletvekiline sahip olmak için Türkiye'nin demokrasisini yozlaştırdığını ve tahrip ettiğini'' savunarak, konuşmasına şöyle devam etti: ''Şimdi MHP olarak söylüyoruz. Sayın Başbakan anayasa değişikliğini yapmak veya yazmakta samimiysen milletimize gizli gündemle çıkma. Açık ol, samimi ol, dürüst ol. Ve öyle bir ilan yolu tercih et ki bütün yandaş basınınız aynı gün aynı büyüklükte bu ilana yer versin. İlanda 'Aziz milletim Adalet ve Kalkınma Partisi olarak 12 Haziran seçimlerinden sonra değişikliğini istediğim veya yeniden yazmayı düşündüğüm anayasa, başlangıç metninden son maddesine kadar bunlar olacaktır. Sizin huzurunuza bu anayasa değişikliğiyle çıkıyorum. Okuyun, araştırın, tartışın. Kiminle görüşüyorsanız görüşün, sivil toplum kuruluşlarıyla siyasi partiler birbirleriyle de görüşerek veya uzlaşarak bu metin üzerindeki düşüncelerine 12 Haziran sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisine getirsin' diyebilecek cesarette misin?  Eğer böyle bir cesaretin varsa yaz, altına da Recep Tayyip Erdoğan 'bu benim namus sözümdür' de, bunu sözleyemezsin. Bunu yazamazsın.  Çünkü ABD'nin yönlendirmesi, Avrupa Birliğinin ilerleme raporlarındaki dayatması, İmralı'nın 154 sayfalık yol haritası, Demokratik Toplum Kongresinin kararları ve PKK'nın çerçevesini çizdiği taleplerle örtüşen bir Adalet ve Kalkınma Partisi, Washington, Brüksel, Ankara arasında bir ihanet belgesi hazırlamaktadır.'' Devlet Bahçeli, bunu milletin görüp okuduğu zaman sabırlı ve sağduyulu davranış ortaya koyacağını belirterek, şunları söyledi: ''Bu aziz millet öyle bir tavır ortaya kor ki sizin yaptırmış olduğunuz araştırma, kamuoyu araştırmalarıyla yüzde 40 ve üzerinde olduğu söylenen araştırmalardan ziyade oluşturmaya yönelik bu çalışmalar geri teper. Ben inanıyorum ki böyle bir ihanet belgesini kesin kabul etmeyecek olan bu aziz millet 12 Haziran'da öyle bir karar verir ki bırak yüzde 40'ı, yüzde 10'un altına düşerek Türk siyasi hayatından silineceksin.''  -''İKTİDAR ÜLKEYİ FELAKETE SÜRÜKLÜYOR''- Türkiye'de çok önemli olayların  meydana geldiğini, durumun iyi olmadığını dile getiren Bahçeli, şunları ifade etti: ''Basın ve medya üstünlüğüyle her şey toz pembe, her olay bir huzur ve istikrar gibi takdim ediliyor. Ama gerçek bu değil. Aziz vatandaşlarım bir başbakan düşünün ki Hakkari ilinde güvenlik güçlerinin olağanüstü gayretleriyle açık hava toplantısı yapıyor.  O toplantı sırasında kepenkler iniyor, arabalar kontak kapatıyor. Ve ayaklanma provaları yapan bir ihanet grubu eylemlerini ortaya koyuyor. Sayın Başbakan 'bu kepenkler kapanmamıştır kapatılmıştır' diyor. Nerede söylüyor, kepenklerin kapatıldığı yerde. Kim olarak söylüyor, başbakan olarak söylüyor. Yanında kim var, valisi, kaymakamları, devletin yöneticileri var. Ey Recep Tayyip Erdoğan sen başbakan değil sokaktaki anarşi ve terörün yönettiği bir ülkede kukla bir insansın.  Başbakan olsan bu cümleyi söylemezsin. Bu kepenkler açılıncaya kadar, bu arabaların kontakları çalıştırılıncaya kadar başbakan olarak, bunları gerçekleştirmeden de buradan gitmemeliyim demen lazım. Ama sen şikayet ediyorsun. Kime şikayet ediyorsun, kimi şikayet ediyorsun?  Kalkıp uzlaştığın İmralı ile ortaya konulmuş olan yol paylaşımıyla bir anayasa değişikliğinin hukuki zeminine kılıf hazırlayan rollerden artık vazgeç. Şu an için görülüyor. Bir terör, bir taviz. Bir terör, bir taviz. Ve terör taviz ikilemesiyle yürünen yolda kazançlı terör çıkıyor. Sonuç itibarıyla yeni bir anayasayla yeni bir Türkiye aldatmacısıyla bölünen bir Türkiye'ye doğru, bu iktidar bir felakete sürüklüyor. Bunun farkında olmak lazım.'' Bahçeli konuşmasında AK Parti'ye o veren vatandaşlara seslenerek, ''Bu güruhu iktidara getirip, gaflet delalet dönemlerini yaşayıp gördüğünüz iktidara ihanet görevi yüklemeyin'' dedi. Ülkenin sadece beka sorunuyla değil başka sorunlarla da karşı karşıya olduğunu savunan Bahçeli şöyle konuştu: ''Şimdi bir uygulamaya şahit oluyoruz. Malum kamuoyu araştırmaları yaptırılıyor ve medya yoluyla birkaç tane de uzman bularak yorumlatıyorlar. Güya, 'pazar günü seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz' sorusunun cevabı olarak yüzde 40 ve üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisine oy verileceğini söylemiş oluyorlar.  Aynı araştırmada bir soru daha var. 'Size göre Türkiye'nin en önemli sosyal, ekonomik sorunları nelerdir? Vatandaşımız sıralıyor, işsizlik diyor, yolsuzluk diyor yoksulluk diyor ve asayişsizlik diyor. Etnik temelli bölücü faaliyetleri diyor. Arkasından da sıralamış eğitim sağlık vesaire diye. Yüzde 40 oyla tekrar iktidar olabilecek AK Parti söz konusu ise demek ki halkımız nezdinde başarılı olarak algılanıyor demektir. Öyleyse bu halk bu sorunları niye sıralıyor? Bu sorunları sıralayarak içindeki sıkıntıları ifade ediyorsa tekrar bunu bu hale getiren bir siyasi partinin yüzde 40'ın üzerinde iktidar olması mümkün olabilir mi? Bunun hangisi doğrudur?''  Şimdi bu meydanı şereflendiren vatandaşlarımız televizyonlarda allanmış pullanmış, güllük gülistanlık gösterilmiş, yağla bağla yaşanan bir Türkiye tanımını yapan Erdoğan'ın bu medya tanımındaki hayalleri mi doğru, yoksa burayı şereflendiren vatandaşlarımızın yaşadığı gerçekler mi? Yüzde 40 palavradır. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve terör vatandaşımın gerçek gündemidir. Öyleyse bunu dikkate alarak bu iktidardan kurtulmanın bir günü olsa gerek. O gün hangi gündür, 12 Haziran'dır. Ülke sizin, karar sizin. 12 Haziran'da sandıkta olun.'' -"BU BÖYLE DEVAM ETMEZ" Vatandaşların büyük kısmının büyükşehirlere göç etmek zorunda kaldığını, iş arayanların çeşitli suçlara itildiğini kaydeden Bahçeli, ''Bunlar olurken siyasi iktidarın rant ekonomisinden beslenen işbirlikçileri, yalakaları ise servetinin üzerine servet katmaktadır. Ama öbür taraftan yoksul olan insanımız sömürülmektedir. Yoksulluk sömürüsü, sadaka ekonomisi aracılığıyla yapılmaktadır ve bu yoksulluğun kalışından, artışından da siyasi iktidar memnundur'' diye konuştu. Bahçeli, tarım sektöründekilerin, hayvancılıkla uğraşanların çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını dile getirerek, şöyle devam etti: ''Tarım girdilerindeki yüksek fiyat artışları, mazot, ilaç, gübre, tarım ürünleri satışının bu oranda olmaması oradaki dengeyi bozuyor ve namerde muhtaç olmadan geçimini sağlayan çiftçi kardeşlerimiz yoksulluk süreci içerisine giriyor.  Bu böyle devam etmez, etmemelidir. Ama sadaka ekonomisinde bir sömürü aracı vardır ki bu sömürü aracı paket uygulamasıdır ve paket demokrasisidir. Bunu iyi anlamak lazımdır.'' Bahçeli, Anayasa'nın 3. maddesindeki sosyal devlet anlayışının gereği olarak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan aile yardımı, yakacak yardımı gibi yardımların yapıldığını belirterek, ''Burada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bir kuruşu yok. Bunun aslı milletim, aslı sizsiniz. Çünkü sizin gelirinizden, verginizden oluşan bir yardımlaşma ve dayanışmadır'' diye konuştu. Seçim sürecinde yine bir ''paket dönemi'' geldiğini öne süren Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Varoşlarda ve yoksullar arasında AK Parti'nin simsarları türemiş. 'Araştırdık ki yoksulsunuz, geçim darlığı içerisindesiniz. Bak herkes paket alıyor sen de Adalet ve Kalkınma Partisi'ne destek verirsen, oy verirsen bir paket da sana gelebilir' diyor.  Vatandaşımız üzgün üzgün düşünüyor. Evde aç çocuklar. Böyle bir durumda her zaman çocuklar öne geliyor ve diyor ki 'lanet olsun ne yapalım, mecbur kaldık şu paketi alayım.' Sağa bakıyor, sola bakıyor, eziliyor, büzülüyor, utanıyor ve paketi almak mecburiyetinde kalıyor. Oy vermede de Adalet ve Kalkınma Partisi'ne mahkum ve mecbur oluyor.''  Bahçeli, bu uygulamanın Türkiye'yi her yönüyle yozlaştırdığını, yoksulluğu kalıcı kıldığını savunarak, şöyle dedi: ''Yoksullar sömürülerek servetlerine servet katanlar bugün için bu ülkede mutlu olabilirler ama geleceklerinde çok büyük risklerle, huzursuzluklarla karşı karşıya kalacakları da geçmiş dönemlerden belli oluyor. Bu paket kapınıza geldiğinizde sağa sola bakıp sıkılmayın. 'Hoş geldiniz, ne var içinde?' şunlar şunlar... 'Az vermişsin, Niye geç kaldın' diye de bir azarlayın. Paketi alın çoluğunuzla çocuğunuzla yiyin için çünkü bu paket sizindir, hakkınızdır. Öyleyse al paketi vur tokadı gitsinler. 'Bu böyle mi devam etsin' dediğinizde, MHP 9 yıllık iktidar döneminin tahribatını ortadan kaldırmak için bir toparlanma ve onarım hükümeti kuracak.'' İkindi ezanı okunmaya başlayınca konuşmasını tamamlayan Bahçeli'ye, partililer Manisaspor kaşkolu hediye etti. Bahçeli, vatandaşlara karanfil attı.