"Ermeniler yine unutuluyor"

"Ermeniler yine unutuluyor"

Leipziger Volkszeitung, perşembe günü Alman Federal Meclisi’nde görüşülecek Ermeni soykırımı karar tasarısını taşımış yorum sütunlarına:

“Milletvekilleri bir yasa çıkarmıyor ya da adli bir hükme varmıyor. Karar tasarısı, unutulmuşluğa, hali hazırda her Ermeni'nin yaşamaya devam ettiği kolektif bir travmanın bastırılması karşısında bir jest. Trajik olan Federal Meclis'teki soykırımın kabulü tasarısının sadece Türkiye ya da Erdoğan dikkate alınarak görüşülecek olması. Kimi bunu Erdoğan'a direniş hareketi olarak görüyor bir başkası da bu sayede Boğaz'daki despotun sinir olup olmayacağına kafa yoruyor. Ermeniler yine unutuluyor.”

Lüneburg kentinde yayımlanan Landeszeitung gazetesi de yine aynı konuyu işlemiş:

“Zamanlama hiç bu kadar kötü olamazdı ama yine de yarın Federal Meclis'te oylama yapılacak ve Osmanlı İmparatorluğu'nun 100 yıl önce Ermenilere yaptığı kıyım soykırım olarak tanımlanacak. Almanya'nın mülteciler konusunda ihtiyaç duyduğu Türkiye ise tetikte; tehditler savurup, köpürüyor. Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un bir konuşması sırasında soykırıma değinmesiyle Ankara diplomatik çekimserliği neredeyse tamamen elden bırakıyordu. Almanya'nın bundan daha farklı ve daha büyük başka sorunları olabilir, karar tasarısıyla da hayatını kolaylaştırabilirdi. Ancak 1915'teki bu vahşetin federal meclisçe gerçek adının konması doğru bir adım.”

Avrupa Adalet Divanı'nda görülen bir davada bilirkişi heyetinin, belirli koşullar altında işverenin başörtüsü yasağı getirebileceği yönünde görüş bildirmesi bugünkü Alman basınında değerlendirilen bir başka konu.

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinin olası başörtüsü yasağı ile ilgili yorumu şöyle:

“Adalet Divanı, Genel Savcısı'yla aynı görüşü paylaşırsa, o zaman işverenler Müslüman bir kadının işyerinde başörtüsü takmasını yasaklayabilecek. Ama karar prensipte “her vaka münferit bir hadise” söyleminden öteye gitmeyecek. Zira yasağın her vaka için ayrı ayrı gerekçelendirilmesi, Müslüman kadının yaptığı iş, çevresi ve müşterilerle ilişkisi gibi tüm koşulların incelenmesi gerekiyor. Mesele geçen yıl Anayasa Mahkemesi'nin okullarda genel başörtüsü yasağının iptali ve her vakanın münferit olarak incelenmesi şeklinde neticelenecek.”

Münchner Merkur gazetesinde de olası başörtüsü yasağıyla ilgili şu satırları okuyoruz:

“İşverenler her türlü dine aynı mesafede yaklaşıyorsa işyerlerinde başörtüsünü yasaklayabilirler. Adalet Divanı yargıçları şayet Genel Savcı'nın görüşlerini paylaşırlarsa bu Lüksemburg'dan verilmiş cesur bir sinyal olur. Aynı zamanda kem küm etmeden söylemek gerekirse; giderek artan dini, aşırı İslamcı yorumlama biçimine verilen doğru bir cevap olur. En azından işyerinde dini tartışmaların önüne geçmek ve işyerindeki sorunsuz ortamı korumak, pekala devletin meşru bir düzenlemesiyle hedeflenebilir. Bu bazı Müslümanların savunduğu gibi inanç özgürlüğünün sona ermesi değil, her inançtan insanın bir arada sorunsuz yaşamasını güvence altına alması bakımından, inanç özgürlüğünün kimi inancın diğerlerinden daha üstün konumda tutulmasının önüne geçemeyeceğini ortaya koymaktır.”