"FEDERASYONUN BİR ŞEYLER YAPMASI GEREKİR" KASTAMONU (A.A)

-"FEDERASYONUN BİR ŞEYLER YAPMASI GEREKİR" KASTAMONU (A.A) - 18.07.2011 - TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü, ''Eğer bir kulüp yöneticisi tutuklanıyorsa bu suç işlediğine dair kuvvetli şüphe olduğunu gösterir'' dedi. Kastamonu'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Köylü, bir süre önce 6222 sayılı ''Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi''ne dair kanunun hazırlanmasında görev aldığını hatırlatarak, söz konusu yasayla şike ve teşvik priminin suç olarak kabul edildiğini hatırlattı. Şike iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında bazı kulüp yöneticilerinin kuvvetli şüphe ile tutuklandığını belirten Köylü, Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) deliller çerçevesinde gerekeni yapacağını söyledi. İddiaların adli ve disiplin cezası olmak üzere iki ayrı boyutu olduğunu dile getiren Köylü, soruşturmanın adli ceza boyutuna mahkemelerin karar vereceğini, disiplin cezasının ise TFF'nin sorumluluğunda olduğunu bildirdi. Sporda şike iddialarının yıllardır dikkate alınmadığını ifade eden TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Köylü, sözlerine şöyle devam etti: ''Şike ve teşvik iddialarını yıllardır önemsiz ve ciddiyetsiz bir konu olarak algılandı. Bunun karşısında bir ceza uygulanmadı. Tabi ne yapılabilirdi diye soracak olursanız, önceden de disiplin cezaları uygulanabilirdi. Türkiye'de ikisi de fazla işlemedi. Günümüzde şikeyle ilgili bir mevzuat var. Futbolda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi için bu yasayı yaptık. Bu düzenlemeler yapılırken başından sonuna kadar ben konunun içindeydim.  Şike nasıl meydana geliyor diye soracak olursanız; şikenin meydana gelebilmesi için iki kişi arasında anlaşma olması gerekli. Para olur veya başka bir menfaat olur bu fark etmez. Taraflar arasında bir anlaşma bu yönde varsa şike tamamlanmıştır. Hatta o müsabaka oynanmamışsa bile şike yapılmıştır. Müsabaka oynanmıştır fakat şike anlaşmasına uygun sonuçlanmasa dahi şike yine tamamlanmıştır. Şike anlaşma ile tamamlanır aynı rüşvet gibi. Anlaşma olduğu andan itibaren parayı vermen bile önemli değildir.'' -''FUTBOLCULARA 5 YILDAN 12 YILA KADAR HAPİS''- Şike teklifinde bulunulan kişinin ''ben bu işte yokum'' demesi durumunda, teklifte bulunan kişinin ''şikeye teşebbüs''ten yargılanabileceğini vurgulayan Meclis Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü, ''Şike teklif eden kişi kulübün yöneticisiyse bu kesinlikle kulübü bağlar'' dedi.  Ancak futbolcuların karıştığı şike olaylarında kulübün zarar görmeyeceğini savunan Köylü, ''Bundan futbolcu zarar görür. 5 ila 12 yıla kadar cezası var şikenin. Eğer şike suç örgütüyle yapıldıysa bu cezalar artar'' diye konuştu. Sporda şike iddialarına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında yaşanan tutuklamaların kuvvetli suç şüphesiyle gerçekleştiğinin altını çizen Köylü, ''Çünkü birinin tutuklanabilmesi için suç işlediğine dair kuvvetli bir şüphe olması gereklidir. Bu en önemli ve birinci şartıdır. Demek ki tutuklanan kulüp yöneticilerinde kuvvetli suç şüphesi görüldü ve mahkeme de tutukladı'' görüşünü dile getirdi. Soruşturma kapsamında bazı telefonların dinlendiğini ve bu konuda bazı tartışmalar yaşandığını hatırlatan Köylü, şöyle devam etti: ''Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 135'inci maddesinde bazı suçlarla ilgili savcıdan izin alınarak telefon dinleme yetkisi vermişiz kolluk kuvvetine. İşte bu şike suçu da telefon dinlenebilecek suçlar arasında yer alıyor. Şike soruşturmasında kolluk kuvveti telefon dinleme yetkisini kullanabilir.'' -''UEFA ŞÜPHE VARSA GEREĞİNİ YAP DİYOR''- Türkiye'deki şike iddiaları üzerine UEFA'nın da konunun üzerinde hassasiyetle durduğunu ve ''en ufak bir şüphe varsa gereğini yap'' dediğini belirten Köylü, şöyle konuştu:  ''Bu konuda TFF'nin de kendi yetki ve kuralları var. Disiplin cezası dediğimiz bu. Şimdi buradan ne anlaşılıyor diye sorarsanız, bu kulüplerin cezasını federasyon verecek. Tutuklamalara bakılırsa kuvvetli suç şüphesine dayanarak yapıldı. Eğer UEFA'nın 'en ufak şüphede gereğini yap' sözü doğru ise burada da kuvvetli şüphe göz önüne alınırsa, TFF'nin bir şey yapması gerekir. Ancak ne yapacağını ben bilmem ona TFF yöneticileri karar verecektir.'' -''BDP TERÖR ÖRGÜTÜYLE ARASINA SET ÇEKMELİ''- TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü, Meclis'te ant içmeyen BDP'li milletvekilleri ile BDP'nin desteklediği bağımsız milletvekillerinin durumunu da değerlendirdi. Silvan'da 13 askerin şehit olduğu saldırı ve terör örgütünün durumuna dikkati çeken Köylü, ''Burada birkaç başlı bir terör örgütünden bahsediyoruz. Eylemsizlik kararı aldıklarını açıklıyorlar ancak eylemleri sürüyor. Bu da PKK'yı kimin yönettiğinin belli olmadığının bir göstergesi. Konuyla ilgili soruşturma da sürüyor. Umarım bu soruşturma sonunda yanlış şeyler çıkmaz'' dedi. BDP'nin tutumuna da değinen Köylü, bu partinin demokrasi içinde siyaset yapabilmesi için terör örgütüyle arasına set çekmesi gerektiğini söyledi. Köylü, ''BDP A'dan Z'ye kadar terör örgütünün yandaşı değilse, örgütle arasına set çeksin. Bu seti çekemiyorsa bunun sorgulanması gerekir. Demokrasi içerisinde siyaset yapıyoruz diyorsan terör örgütüyle birlikte hareket edemezsin. Terör örgütünden kendisini soyutlayacaksın, terör örgütü temsilcisi gibi davranmayacaksın'' diye konuştu. Bağımsız milletvekili seçilen Hatip Dicle'nin durumuyla da ilgili görüşlerini de açıklayan Hakkı Köylü, olası bir mevzuat değişikliğinin imkansız olduğuna işaret ederek, böyle bir şey yapıldığı takdirde ''dağdaki teröristin meclise girebileceğini ve bu nedenle hiç kimsenin yasada bir değişiklik yapamayacağını'' belirtti. BDP'li milletvekilleri ile BDP'nin desteklediği bağımsız milletvekillerinin yemin edip etmemekte özgür olduklarını kaydeden Köylü, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sırf yemin etmiyorlar diye mevzuatta bazı değişiklikler yapılamaz. Kolay yapılabilecek şeyler değil bunlar. Bugün tutuklu kişilerin meclise gelmesini sağlayabilecek bir düzenlemeyi kimse yapamaz. Arkasından şu gelir. Dağdaki terör örgüt lideri 3 ay sonra meclise gelir. Bu yol açılır. Eğer siz bir düzenleme yapıp (milletvekili seçilen cezaevinden çıkarılır, tutukluluğu sona erdirilir) derseniz, işte o zaman dağdaki adam kalkar gelir, bir ili boşaltırlar, ara seçimle gelir meclise oturur, hiçbir şey de yapamazsınız. Bu yolun açılmasına kimse müsaade etmez. Tutukluların tahliye edilip edilmemesi takdiri tamamen mahkemeye aittir. Bu konunun mahkemenin elinden alınmasına kimse cesaret edemez. Doğrusu da zaten bu yetkilerin mahkemeden alınmamasıdır.'' Köylü, ''demokratik özerklik'' ilanı konusunda ise, ''Nasıl bir şey istediklerini biz anlamadık. Açıkçası kendileri de ne olduğunu bilmiyorlar. Savcılarımız aldıkları kararın ne olduğunu incelemeye aldı. Bunun suç olup olmadığına bakacaklar ve ona göre işlem yapacaklar. BDP için işin sonunun iyi olacağını sanmıyorum'' dedi.