"Girişimcilikten bağımsız süreci yönetemeyiz" İSTANBUL (A.A)

-"Girişimcilikten bağımsız süreci yönetemeyiz" İSTANBUL (A.A) - 03.12.2011 - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, ''10 büyük ekonomi arasına gireceğiz' diyoruz, '25 bin dolar kişi başına gelir, 2 trilyon dolardan fazla milli hasıla, yüzde 3'e varan ARGE harcaması' diyoruz. Bütün bunlara giderken, girişimcilikten bağımsız bir şekilde bu süreci yönetemeyiz'' dedi. Yılmaz, II. Küresel Girişimcilik Zirvesi'nin ''Girişimcilikte Küresel Çağ: Girişimciliğin Dönüşümü, Kalkınmaya Katkısı ve Küresel İşbirliğinin Kültürlerarası Yakınlaşmaya Etkileri'' başlıklı oturumunun açılışındaki konuşmasında, küresel kriz tartışmalarının yaşandığı bir ortamda girişimciliğin sınır aşan etkilerini tartışmanın dengeleyici olacağını düşündüğünü ifade etti. Bazı ülkelerin daha fazla girişimci özellikleriyle ön plana çıktığını, bazı ülkelerin geride kaldığını, aynı ülke içinde belli iller, bölgeler, alt kültürlerin daha girişimci özellik gösterebildiğini anlatan Yılmaz, ''Bazı sosyal, kültürel, siyasal ortamlar girişimciliği destekliyor, diğer bazı sosyal, kültürel, siyasal ortamlar ise maalesef girişimciliği baskılıyor. Girişimciliğe elverişli bir ortam oluşturmak gerek siyasal olarak, gerek sosyokültürel olarak, son derece önemli. Bireysel gibi görünse de, girişimcilik sosyal bir çerçeve içine oturuyor. Girişimciler, içinde bulundukları siyasal, sosyal, kültürel yapıları dönüştüren insanlar'' diye konuştu. Yılmaz, kalkınmanın ekonomik bir unsur olmasının yanı sıra niteliksel bir değişim, dönüşüm süreci olduğunu, sosyal, kültürel, çevresel, hukuk, demokrasi ve insan haklarıyla ilgili boyutları bulunduğunu söyledi. Kalkınma sürecinde aktör olarak kamu, sivil toplum ve özel sektörün yer aldığını dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti: ''Kamu artık bugünkü dünyada -Türkiye'de de zaten politika olarak bunu benimsemiş durumdayız- temel birtakım altyapı yatırımlarında aktif olacak, ama asıl yapması gereken düzenleyici çerçeve, ortam oluşturma. İyi bir hukuk düzeni oluşturma, iyi bir düzenleyici çerçeve sunmak durumunda. Kamunun yapması gereken bu. Aynı zamanda sosyal, çevresel duyarlılıkları gözetme. Özel sektörün yapması gereken rekabetçi olmak ve katma değer üretme. O katma değer üretilmediği sürece sosyal politikalarımız da zaten boşluğa düşmüş olur. Diğer taraftan da, sadece kamu ve özel sektör yetmez, gerçek anlamda gelişmiş bir ülke olmak için çok canlı bir sivil topluma ihtiyacımız var.''  Yılmaz, Türkiye'nin 2023 vizyonuna doğru ilerlerken tüm bu unsurları izleyerek hareket ettiğini belirterek, ''10 büyük ekonomi arasına gireceğiz' diyoruz, '25 bin dolar kişi başına gelir, 2 trilyon dolardan fazla milli hasıla, yüzde 3'e varan ARGE harcaması diyoruz. Bütün bunlara giderken, girişimcilikten bağımsız bir şekilde bu süreci yönetemeyiz. Hem özel sektörde, hem kamuda hem de sivil toplumda çok daha yenilikçi, çok daha girişimci bir yapı içinde mutlaka 2023 hedeflerimize doğru yürümemiz gerekiyor. Kendi içimizdeki girişimcilerin ötesinde, dünyadaki girişimcileri cezbeden, onlara da cazip bir ortam sunan bir ülke olmak durumundayız'' dedi. -''Demokraside aldığımız mesafe, girişimcilikte sağladığımız ilerlemenin yakın faktörü''- Cevdet Yılmaz, Türkiye'de girişimci sınıfın gittikçe güçlendiğini ve özellikle 8-10 yıllık dönemde sağlanan başarıda, önemli bir rol oynadığını ifade ederek, yatırımların yaklaşık yüzde 80'ini özel sektörün gerçekleştirdiğini, istihdamda özel sektörün payının yüzde 86-87 civarında bulunduğunu, ARGE harcamalarının yüzde 40'tan fazlasını özel sektörün yaptığını anlattı. Özel sektörün ARGE yaptığı bir ortamda, ARGE'nin sonuçlarının katma değere, ekonomik faydaya dönüşmesinin daha direkt ve yoğun şekilde gerçekleştiğine işaret eden Yılmaz, ''Fikir hürriyetinin olmadığı bir yerde, hukuk devletinin iyi işlemediği bir yerde, demokratik standartların temel hakların belli bir seviyede olmadığı bir yerde girişimci, yenilikçi bir sınıfın gelişmesi de son derece güç. Dolayısıyla demokrasi alanında aldığımız mesafe, girişimcilikte sağladığımız ilerlemenin de çok yakın bir faktörü diye düşünüyorum'' dedi. Yılmaz, yenilikçiliğin bölgesel ve yerel seviyede yapıldığını belirterek, ''Asıl değişiklik tabanda, bölgesel ve yerel alanda meydana gelir. Yerel ve bölgesel potansiyelleri tespit edip bu alanda bölgesel ve yerel aktörleri devreye sokmanız gerekiyor. Aksi takdirde girişimcilik ruhunu tüm topluma yayamazsınız. Bu, 2023 vizyonuna da uymakta. Bu vizyona ulaşmak, sadece Ankara, İstanbul ve İzmir'in enerjisiyle elde edilemez. Türkiye'nin her bir köşesinin potansiyeline ihtiyacımız var ki 2023 vizyonuna ulaşabilelim. Bunun için de tabanda bir farklılaşma gerekiyor. Her bölge, her yörenin kendi öncelikleri üzerine odaklanması gerekiyor'' diye konuştu.  -''Bankalar gibiyiz''- Cevdet Yılmaz, Allah'a inanların Allah'ın adil olduğuna da inandığını ifade ederek, ''Girişim becerisi dünyada dengeli bir şekilde dağıtılmıştır. Burada önemli olan uygun ortamın yaratılmasıdır. Bazı toplumlar girişimciler için uygun ortamlar yaratabilirken, bazıları o ya da bu nedenle yaratamayabiliyorlar'' dedi.  Bölgesel kalkınma ajanslarının önemine de değinen Yılmaz, şunları kaydetti:  ''Bir kişiyi alıp iyi bir fikirden iyi bir projeye, oradan da iyi bir işe götürmek bir süreç gerektiriyor. Bu süreç içinde bölgesel kalkınma ajansları büyük bir iş yapıyorlar. Şu ana kadar, 2-3 yıl içinde 70 binden fazla kişiye ulaştılar. İnanıyorum ki birkaç yıl sonra önümüzde farklı bir zorluk olacak. Daha eğitimli, daha becerilere sahip bir hedef grubu olacak. Biz kendimizi ilerletmek durumunda kalacağız. Bu kapasite adımı oluşturma önemliydi.  Geçmişte hükümetler farklı bir yapıdaydı. Bütçe açıkları vardı. Devlet şu anda paralarla, kaynaklarla oynayıp bunu verimli olmayan bir yerlere saçmıyor. Bu kaynakları kullanarak topluma, ekonomiye tekrar döndürüyoruz. Bankalar gibiyiz yani... Kaynaklarımızın bir kısmını topluma geri veriyoruz.'' Yılmaz, son 5-6 yıl içinde 60'tan fazla araştırma merkezine yatırım yapıldığını ve daha fazla araştırma merkezi açma planları bulunduğunu bildirdi.