"Güvenin erimesine şaşırılmamalı"

"Güvenin erimesine şaşırılmamalı"

Almanya'daki yabancı ve İslam karşıtı Pegida hareketi ve sığınmacı krizi yorum sütunlarına hakim olan konular.

Pegida’nın birinci yıldönümü nedeniyle Dresden kentinde hem binlerce Pegida taraftarı, hem de karşıtları gösteriler düzenledi. Pegida hareketinin yeniden yandaş bulmasına neden olan sığınmacı krizine ilişkin Frankfurter Allgemeine Zeitung şu yorumu sunuyor okurlarına:

„Dresdenli vatandaşlar cevaplarını verdiler. Radikallere ve kışkırtıcılara karşı binlerce kişi sokağa döküldü. Hem vatandaşların, hem siyasetin zayıfların yanında yer alması, devletin tüm gücüyle haksızlıklara karşı mücadele etmesi ve hukukun korunması gerekmektedir. Ama güncel sığınmacı politikasını savunan dev koalisyona karşı yükselen her sesi de aşırı sağcı olarak damgalamamak da buna dahildir. İltica ve sığınma hukukunu sertleştiren değişiklikler, şu ana kadarki yasaların tam uygulanmadığını unutturuyor. Ve bu değişiklikler, her yıl yüz binlerce kişiye bakılabileceği ve bu kişilerin entegre edilebileceği yönündeki algının bir yanılsama olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Burada söz konusu olan paradan çok birlik, beraberlik. Bu siyaseti bir fırsat olarak da görmek mümkün. Ama bunun bir maliyeti var ve vatandaş da bu faturaya teslim olmak değil, maliyeti bilmek istiyor.“

Berlin'de çıkan Der Tagesspiegel gazetesinin yorum sütunundaki Pegida değerlendirmesi de özetle şöyle:

„Araya mesafe koymak, aynı zamanda Pegida’ya karşı çıkmak demek. Argümanlarla. Yönetici takımının tüm iddialarını çürüterek. Ve bu mümkün! Gereken şey, tüm nesnel argümanları toplayıp hazır tutmak. Ödlek ürktüğü zaman buna nefret ile cevap veriyor olsa da, Pegida hareketine katılan herkesin ait oldukları yere, aşırı sağa konuşlandırılması gerek. Objektif bir yaklaşım aracılığıyla bu kişilerin sahte duygularının temeli sarsıldığında, bu kaybolmuşları aşırı sağ köşesinden çıkarma fırsatı doğabilir. Kendilerini 'endişeli vatandaş' olarak tanımlayan ama sorun oluşturan vatandaş konumunda bulunanları, hızlı ve nesnel nitelikli çözümlerle yüzleştirmek gerek.“

Münchner Merkur gazetesinin yorum sütununda ise şu satırları okuyoruz:

„Pegida’nın başlangıçtaki gösterilerinde dile getirdiği deli saçmalarının, sığınmacı akını yüzünden birçok insanın gözünde korkutucu bir realiteye dönüştüğü de, ne yazık ki bir gerçek. Pegidacıların ahlaki açıdan aforoz edilmeleri de bu gerçeği değiştirmiyor. (...) Yüz yılda bir karşılaşılabilen boyuttaki bir sorun ile sadece 'Sığınmacılar durdurulamaz' ve 'Biz bunu başarırız' söylemlerini eksen alarak başa çıkmaya çalışanlar, kendilerine karşı güvenin dört nala bir hızla erimesine şaşırmamalılar. Yabancı kültürler ve dinlerden izler taşıyan akının frenlenmeyen bir şekilde gelmesi konusunda vatandaşların endişe duymasını insani açıdan uygunsuz olarak nitelemek doğru mu? Başbakanın 'Toplumumuzun dönüşümü' ifadesiyle belli belirsiz tanımladığı olguya karşı çıkan herkes otomatikman 'sağcı mı?' mı oluyor? Bu tür korkular sadece aşırı sağa kayan öfkeli göstericilerin alametifarikası değil. Bu etkili potansiyeli görmezden gelmek ve sahayı aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif partisine bırakmak, halk partilerine pahalıya patlayabilir.“

Pegida'ya dair seçtiğimiz son yorum ise Die Welt gazetesinden:

„Dresden’deki Pegida gösterilerinde Nazi üslubuyla atıp tutulması tabii ki kabul edilemez. Ama lütfen, burada resmi ağızlarla kızgınlığın dile getirilmesi işe yaramaz. Burada tek çözüm sadece savcılıktır. Ama toplumun merkezindeki ana soru şu: Halkların bu göçü daha ne kadar devam edecek? Siyasetçiler aslında yapılması gerekenleri yapmak yerine, radikal uçların faaliyetlerini kınama konusunda birbiriyle yarışmakla meşgul. Şayet yetkililer kısa sürede dikkatlerini sığınmacı sorununun merkezine yöneltmezse, Federal Hükümet toplumun merkezinden doğacak olan ve yanında aşırı uçların neden olduğu baş ağrısının esamesinin bile okunmayacağı boyutta sorunlarla karşı karşıya kalacak.“