-"Kadına kalkan her el, aileye inen bir balyozdur" İSTANBUL (A.A) - 25.11.2011 - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Kadına kalkan her el, aslında bu toplumun en güçlü meyvesi olan aileye inen bir balyozdur'' dedi. Bağış, ''Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'' kapsamında Bahçeşehir Üniversitesinde düzenlenen ''Gökyüzü Herkesindir Aile İçi Şiddete Son'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, Hürriyet Gazetesi ve Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Fonuna (UNFPA) teşekkür ettiğini, böyle bir günde bu konferansın düzenlenmesinin çok anlamlı olduğunu kaydetti. Bahçeşehir Üniversitesine de ev sahipliğinden dolayı teşekkür ettiğini belirten Bağış, şöyle devam etti: ''Gerçekten bu Türkiye'nin önde gelen sorunlarından biri. Hiçbir şekilde aile içi şiddeti ne tarihimizde ne de değerlerimizde göremezsiniz Bu aslında, bu medeniyete çok ciddi bir haksızlıktır. Çok ciddi bir darbedir. Kadına kalkan her el, aslında bu toplumun en güçlü meyvesi olan aileye inen bir balyozdur. Toplumlar, ülkeler, milletler, ailenin gücüyle güçlenirler. Bu çerçevede aile içi şiddeti, kadına karşı şiddeti, bir erkeklik olarak değil, bir ürkeklik, bir korkaklık olarak görmemiz gerekir sebebi ne olursa olsun... Öz güven eksikliği, korku, psikolojik sorun, cahillik... Bunun sebebinden çok sonucuna odaklanmamız gerekir. Bunun bir insanlık suçu olduğunu kabul edip, cezalarının da ağır olduğunu garantiye almamız gerekir. Çok değerli kardeşim Fatma Şahin, bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Bunun bir suç olduğunu bu toplumda oturtmaya, bunu yapan kim olursa olsun en ağır şekilde cezalandırılacağından bu toplumun her bireyinin emin olmasını sağlamaya çalışıyor.'' Bir toplumun en temel dayanak noktasının aile olduğunu dile getiren Bağış, şunları kaydetti: ''Aile, bizi var eden ve bizi ayakta tutan en güçlü zenginliğimiz. Aileyi ne kadar muhafaza edersek, geleceğe de o denli güvenle bakabiliriz. Her türlü sosyal meselenin, her türlü toplumsal hastalığın şifası da panzehiri de ailedir. Dolayısıyla aile kurumunu ayakta tutacak hassasiyeti ülkemizin toplumsal ruh sağlığı açısından tesis etmek zarurettir. Bu bağlamda aile sağlığını korumanın en önemli engellerinden biri olarak aile içi şiddet kavramı öne çıkıyor. Aile içi şiddetin mağdurları olarak da kadınların aile içerisindeki konumlarını güçlendirmek en doğru adresi teşkil ediyor. Kadınların güçlü ve dirençli olması, toplumların ayakta kalmasında da en önemli unsurdur. Zira toplumları ayakta tutan aile kurumunun bel kemiği kadınlardır. Bizim değerlerimizde hep yuvayı dişi kuşun yaptığı anlatılır. Bu anayasamızda çok açık ve net bir şekilde belirtilmiştir. Anayasamızın 41. maddesinde de 'Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır' ifadesi önemli bir yükümlülüğü tarif etmekte ve bir toplumsal gerçeğe işaret etmektedir. Bizim coğrafyamızda, bizim ortak medeniyetimizde, cana kıymak asla yoktur, ayrımcılık yoktur, insanlar arasında ayrım gözetmek asla yoktur. Bizim inancımız, kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir atmosferde ortaya çıkmış ve ilk olarak da kız çocuklarının katledilmesini yasaklamıştır.''