"MAHALLE BASKISINI 'HAYIR' DİYENLER ÇOK İYİ BAŞARIR" ANKARA (A.A)

-"MAHALLE BASKISINI 'HAYIR' DİYENLER ÇOK İYİ BAŞARIR" ANKARA (A.A) - 03.09.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, referandumda ''evet'' konusunda mahalle baskısı yapıldığı değerlendirmesine ilişkin, ''Mahalle baskısı diye bir şey konuşacak olursak mahalle baskısını bu 'hayır' diyenler çok iyi başarırlar'' dedi. Erdoğan, TV 8'in canlı yayınında gündeme ilişkin sorular yanıtladı. Muhalefetin adeta çözmek değil, ''kilitlemek'' için yaratıldığını ifade eden Erdoğan, muhalefetin parlamentoyu çalıştırmamak, kara propaganda yapabilmek için ellerinden geleni yaptığını belirtti. ''12 Eylül'de çileyi onlar çekmedi, Tayyip Bey futbol oynuyordu'' eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi: ''Bunlar hiç şık şeyler değil. 12 Eylül'ün öncesi ve  sonrasında ben siyaset yapan birisiyim. Ben siyaseti yaparken hem futbol oynadım, hem de siyaset yaptım. Ben hem İstanbul'un gençlik kollarının başkanıydım hem de aynı zamanda futbol oynadım. Bunları beraber yaptım. Bir taraftan cezaevine girdim çıktım o dönemlerde de kısa süreli de olsa bunları yaşadım. Ama siyaseti de yine o dönemlerde yürüttüm. 12 Eylül'den sonraki dönemde de şiir okuduğum dönemde de ne olduğu meydandadır.  Şu anda acaba yönetici kadronun içinde bulunan Sayın Bahçeli, böyle bir bedel mi ödedi, böyle bir şey mi hayatından geçti? Acaba ne yaşadı? Eski ülkücülerin hangisi bu kadronun içinde yer alıyor. Şu anda onlar aynı şeyi paylaşmıyorlar, beraber değiller. Onlar bedel ödediler. Merhum Muhsin kardeşim şu anda hayatta olsaydı burada ne diyordu, 'evet' diyordu. Onun yerini şu anda alanlar, onun bıraktığı makamı devam ettirenler, 'evet' diyorlar. Bağımsız ülkücüler, onlar da 'evet' diyorlar. Ama bağımsız ülkücülere şu anda Sayın Bahçeli ne diyor, 'uşak zihniyetli' diyor, hakaret ediyor.''    -''KILIÇDAROĞLU İÇİN ERKEN''- Hayır afişlerinin azlığına dikkat çekilerek, ''Evet konusunda mahalle baskısı mı var?'' sorusuna karşılık Erdoğan, ''O kampanyayı yürütenler nasıl yürütüyor bilemem. Mahalle baskısı diye bir şey konuşacak olursak mahalle baskısını bu 'hayır' diyenler çok iyi başarırlar. O işte çok mahirdirler. Bunu bir çok yerlerde özellikle kızlarımıza çok yaptılar. Özgürlükler konusundaki baskıları çok gördük'' yanıtını verdi. ''Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı siyasetin ve referandum sürecinin kimyasını nasıl etkiledi?'' sorusu üzerine Erdoğan, bu sorunun yanıtı için çok erken olduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmayacağını söylerken ertesi gün adaylığını ilan ettiğine işaret eden Erdoğan, bunun siyaset kimyası içerisinde nereye oturacağını zamanın göstereceğini söyledi. Siyasette dürüstlüğü çok önemsediğini vurgulayan Erdoğan, artık Türkiye'de 1970'lerdeki söylemlerle politika yapılmadığını, yeni şeyler söylemek gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu'nun referandumu adeta kendi meşruiyeti için kullanma gayretinde olduğunu  dile getiren Erdoğan, ''Buradan eğer kendine göre 'hayır' oyları fazla çıkarsa kendi meşruiyetini ispat etmiş olacak. Onun için 13 Eylül çok önemli. 13 Eylül'de ana muhalefet partisinde yeni bir süreç başlayabilir'' dedi.      -''BUGÜNDEN TEZİ YOK DİYORUM''- Kılıçdaroğlu'nun ''başörtüsü sorununu çözme'' konusundaki sözlerinin anımsatılması üzerine Erdoğan, ''Bugünden tezi yok diyorum, gel 13 Eylül'de. Şimdi MHP'de burada yeni şeyler söylemeye başladı, 'dibini görmediğim kuyuya inmem' diyor. Biz hazırız, hemen 13 Eylül'de verelim elele oturalım, konuşalım, ne gerekiyorsa hemen bu sorunu ortadan kaldıralım. Ama bunu tasarımcılara filan havale etmeyelim. Bırakalım başını nasıl örtecekse öyle örtsün'' diye konuştu. Erdoğan, ''13 Eylül sonrasını nasıl görüyorsunuz'' sorusuna karşılık, 7.5 yıllık süreçte ne yazık ki batı parlamentolarında görülen çalışmalarla karşılaşmamanın sıkıntısını çektiklerini söyledi. Muhalefetle azami müşterekler bir yana asgari müşterekleri bulamadıklarını ifade eden Erdoğan, ''Bir terör konusunda bulamıyoruz. Ben Yüksekova'yı, Şemdinli'yi konuşuyorum, orayla mücadeleyi konuşuyorum ama bakıyorum Ankara'dan arka arkaya salvolar geliyor. Oturalım bunu beraber konuşalım, beraber yapalım, birlikte neler yapabiliriz, bunları konuşma noktasında ne yazık ki bugüne kadar bir ortak akıl oluşturamadık, şu Anayasa'da olduğu gibi'' diye konuştu. Erdoğan, muhalefet partilerinin liderlerinin randevu taleplerini yanıtsız, kendisinin yaptığı ziyaretleri ise karşılıksız bırakmalarını eleştirdi. Başbakan Erdoğan, ''Anayasa değişikliği ile yargının ele geçirileceği'' iddialarına ilişkin, pakette bu iddiaya yönelik ''hiçbir şey göremediğini'' belirtti. Anayasa değişiklik paketine yönelik tereddütlerin ön yargılar ve bilgi kirliğinden kaynaklandığını dile getiren Erdoğan, muhalefet partilerinden ikisinin ''belli etnik unsurların partisi olduğunu'', bir başka grubun ise ''biz sahillerin, kumsalların partisiyiz'' dediğini ve aynı zamanda ''kaymak takımın partisi'' durumunda olduğunu, kendilerinin ise 73 milyona nüfuz etmeye çalıştıklarını ifade etti. -LİDERLER BULUŞMASI- Başbakan Erdoğan, ''diğer liderlerle, gazetecilerin sorularına cevap vererek birbirlerinizin eksikliklerini ortaya çıkararak tartışmayı uygun görmüyorsunuz?'' sorusu üzerine şöyle konuştu: ''Biz bunu aslında yaptık. Yapmadık değil. Yani tartışma başka bir şey, kompleksli bir düello başka bir şey. Şu anda Batı'da da bu tür toplantılarla ilgili olarak bazı liderler bu işlerin olmadığını, netice de vermediğini söylemeye başladılar. Çünkü olaylar hep böyle bir düelloya ve artık kişisel bazı şeylere doğru da çekiliyor, gidiyor. Kimse projesini, programını ortaya koymuyor. Bizde (Tencere dibin kara) olayı var ya. Böyle işi götürüyorlar. Böyle siyaset anlayışı olmaz. Ne yaptın, ne yapacaksın? Bunu konuş. Kimse bunu konuşmuyor.'' Erdoğan, ''referandumun ardından daha bir uzlaşma görebilecek miyiz CHP ile MHP'yle AK Parti arasında?'' şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı: ''Benim uzlaşmamak gibi bir şey kitabımda yok. Ben icraatın içindeyim zaten. Onların böyle bir işi yok. Onların işi sadece karalama, sadece hakaret etme, bu. Bizim işimiz gücümüz var, işimizle meşgulüz. Biz ülkeye hizmette koşturuyoruz, öyle boş vaktimiz yok. Yani dünyanın bir tarafına git, ülkene gel, ülkenin illerini dolaş. Bunları yapmak durumundasınız. Onların böyle bir sıkıntısı öyle bir durumu yok. Biz hizmette şu an yarış halindeyiz. Bunu yapmak durumundayız, yapacağız da. 12 Eylül sonrasında da yine aynı şekilde, yani böyle bir gayretin içinde, onlardan böyle bir yaklaşımı gördüğümüz anda seve seve biz de bunları otururuz dertleşiriz, konuşuruz.'' -''PRANGALARLA ÇALIŞIYORUZ''- ''Uzlaşma, belki bir komisyon kurulur referandumdan sonra, mesela YÖK meselesini de siz getirmediniz gündeme. Halbuki Anayasa değişikliğinde başta çok arzu ediyordunuz. Biraz güveni bunlar da sarsıyor'' sözleri üzerine Erdoğan, YÖK meselesini ilk defa Baykal'a açtığını, Baykal'ın da cevabının ise ''Bu bir rejim meselesidir'' şeklinde olduğunu söyledi. Her şeyi tartışabileceklerini, konuşabileceklerini, bunun ayrı bir konu olduğunu dile getiren  Erdoğan, ''Ama bize (bir rejim meselesidir) dediler. Kim dedi? CHP zihniyeti...'' dedi. Referandumdan açık fark bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine Erdoğan, bu konularda oran vermediğini, fakat gittiği tüm illerde halkın nabzının, ''evet'' oyuyla halk oylamasının sonuçlanacağı şeklinde düşündüklerini söyledi. Diyarbakır'da miting yapacaklarını da anımsatan Erdoğan, burada üzerinde durması gereken bir iki konu olduğunu belirtti. ''Hayır çıkması halinde bu dünyanın sonu mu olur?'' sorusuna da Erdoğan, ''Asla. Niye sonu olsun? Ama demokrasi bir ciddi travma geçirir onu söyleyeyim. Ekonomide bir travma olur. Bunu da söyleyeyim. Çünkü çok ızdırap görüyoruz. Biz prangalarla çalışıyoruz. Yani bu prangaların atılması lazım'' diye konuştu. ''Danıştay'ı mı kastediyorsunuz?'' denilmesi üzerine de Erdoğan, ''Danıştay ağırlıklı olarak. Yani atamalarda mesela yerindelik hakkı yürütmenindir. Yerindelik hakkı bize ait olduğu halde bakıyorsunuz Danıştay sizden yerindelik hakkınızı alıyor. Vali ataması yapıyorsunuz, tekrar iade. Müdür... 22-23 kere bir müdürü yerine iade eden bir yargı anlayışı ne getirebilir size?'' dedi.