"Manipülasyon yavşağı Tuncay Güney"

"Manipülasyon yavşağı Tuncay Güney"

Köşesinde Ergenekon savcısına 'akıl' veren Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Tuncay Güney için ilginç bir tabin kullandı. "Manipülasyon yavşağı Tuncay Güney" diyen Hakan, şunları yazdı: Eğer Ergenekon’un savcısı olsaydımEğer savcı olsaydım... Devletin derin ve kirli güçlerine karşı verdiğim güzelim mücadelenin, "AKP muhaliflerine yönelik sindirme operasyonu" diye algılanmasının önüne geçmek için var gücümle çaba harcardım...

Eğer savcı olsaydım... Derin devletin pisliklerini ortaya çıkarmak için giriştiğim muhteşem savaşı, bir manipülasyon yavşağı olan Tuncay Güney adlı şahsın üzerinden yükseltmeyi denemezdim...

Eğer savcı olsaydım... Ya Sabih Kanadoğlu ile İbrahim Şahin’i aynı kefeye koymazdım... Ya da "İbrahim Şahin hücresi" ile "Sabih Kanadoğlu hücresi"nin arasında ne türden bir bağ olduğunun işaretlerini çakardım...

Eğer savcı olsaydım... Vaktiyle "rejim muhalifi" diye yaftaladığı kişileri üniversitelerden sorgusuz sualsiz kapı dışarı etmiş Kemal Gürüz gibi bir adamdan mağdur yaratmamaya özen gösterirdim...

Eğer savcı olsaydım... Televizyon stüdyosunda Ali Sirmen gibi bir yazarın, "Korkuyorum... Uykularım kaçıyor... Beni de alacaklar" diye feryat etmesine imkan sağlayacak bir ortamı yaratmazdım... "Korku toplumu" söylentilerini boşa çıkarır, "Bir intikam operasyonu yapılıyor" yargısının kökleşmesinin önüne geçerdim...

Eğer savcı olsaydım... İflah olmaz AKP muhaliflerini hedef alıyor izlenimini vermezdim... Cinayetleri öne çıkarırdım... Bombacılara vurgu yapardım... Danıştay cinayetini en önemli mesele haline getirirdim...

Eğer savcı olsaydım... "Asker niye darbe yapmıyor" diye dövünen ama eline mantar tabancası bile almamış, demokrasiyle başı hoş olmayan ama suça bulaşmamış kanaat önderleri ile bomba düzeneği hazırlayan, yargıç öldüren, cephane biriktiren adamları aynı tasta kaynatmazdım...

Eğer savcı olsaydım... Yalçın Küçük gibi hezeyanlar söyleyen bir ermişi gözaltına alıp, "Söyle bakalım sen Türk müsün?" sorusunu beş kez sorarak, kendi davamı sakatlamazdım...

Eğer savcı olsaydım... "Arkamda hükümet var" ya da "Tayyip Erdoğan ’yürü ey savcım’ dedi" gibi cümlelerin arkasına sığınmak yerine, "arkamda halk var" ya da "arkamda devleti cinayet şebekelerinden temizleyin diyen toplum var" cümlelerinin arkasına sığınmaya çalışırdım...

Eğer savcı olsaydım... Şöyle düşünürdüm: Ben cinayet mekanizmasını ortaya çıkarmak istiyorum ama toplumun yarısı bana inanmıyor... Acaba neden? Neden bombaları gördüğü halde Deniz Baykal ikna olmuyor?

Eğer savcı olsaydım... Bana destek atmak için çırpınan yazarların kulaklarını çekerdim... Onlara "İki de bir ’sıra şunlara geldi / sıra bunlara geldi’ diye yazarak, kişisel hınçlarınızı ve öç alma duygularınızı Ergenekon üzerinden çıkarmaya çalışmayın" derdim... Bu tür adamlarla arama mesafe koyardım...