"MISIR GAZZE, MÜSLÜMAN KARDEŞLER DE HAMAS DEĞİL" TEL AVİV (A.A)

-"MISIR GAZZE, MÜSLÜMAN KARDEŞLER DE HAMAS DEĞİL" TEL AVİV (A.A) - 07.02.2011 - İsrailli İhtiyat Tümgeneral Yom-Tov Samia, Mısır halkının bölgedeki diğerlerinden farklı olduğunu belirterek, İsrail'in Mısır'daki olayları çok dikkatlice yorumlamasını ve İsrail-Mısır barışına zarar verecek faaliyetlerden kaçınılmasını istedi. Daha önce İsrail ordusunun Güney Kuvvetleri komutanlığını da yapmış olan Tümgeneral Şom-Tov Samia, Haaretz gazetesinde yayımlanan, Mısır'daki olaylarla ilgili değerlendirmesinde, "Mısır Gazze, Müslüman Kardeşler de Hamas değil" ifadelerini kullanarak, "Özellikle, barışın hem bu ülke hem de İsrail için stratejik bir değer olduğunu gözönünde bulundurarak, Mısır'daki olayları dikkatlice yorumlamak gerekir. Bir kamu yetkilisinden veya bir ordu generalinden gelecek, özen gösterilmeyen yorumlar barış anlaşmasına verilebilecek zararın sorumluluğunu taşır" dedi. Mısır'da, çoğunluğu çok zor ekonomik koşullar altında 82 milyon kişinin yaşadığının unutulmaması gerektiğini, bu ülkeyle barışın turizm, Süveyş Kanalı'ndan serbest geçiş, kanala yakın petrol üretim tesisleri ile Amerikan ekonomik yardımı ve bu desteğe bağlı olarak güvenlikle ilgili sanayilerdeki iş imkanları olmak üzere 4 temel kaynak üzerine kurulu olduğunu belirten İsrailli komutan, Mısır halkının, bölgedeki diğer halklardan farklı bir karakteri bulunduğunu kaydetti. Samia, "Mısırlılar ne Gazze Şeridi'ndeki, Batı Şeria'daki, ne Ürdün'deki Filistinlilere benzer, ne de Lübnan'daki Şiiler gibidir. Bölgede yayılan İslami devrimlere rağmen, dini fanatizmin asla esiri olmamış gururlu ve mütavazı insanlardır. Yani, Mısır'ın temeli İran olan 'şer ekseni' olarak anılan gruba katılacağı yolundaki ihtimal zayıftır. Hatta, Müslüman Kardeşler'in demokratik seçimlerle iktidara gelmesi halinde bile. Müslüman Kardeşler Hamas'a benzetilebilir bir örgüt değildir. Mısır'da dindarlık başka Arap ülkelerinde olduğu gibi siyasi gelişmelere yol açmaz" görüşlerini dile getirdi. Mısır güvenlik kuvvetlerinin büyüklüğüne ve güçlü olduğuna da değinen Samia, "kitlesel gösterilerin gücü, bu unsurlarca temsil edilenlerle karşılaştırıldığında, gerçekte okyanusta bir damla gibidir" ifadesini kullanıp, güvenlik güçleri Mısır'da iktidarda olan rejimin yönetimine kulak verdiği sürece, bir devrimin gerçekleşme şansının küçük olduğunu savundu. Samia yine de "bu protesto dalgasının, mevcut rejimin, sosyoekonomik politikasını değiştirip, halkı dinlemek durumunda kalacağı bir durum ortaya çıkardığını" belirtti. Mısır'da üst tabakaların rahat ve zenginlik içinde yüzdüğünü, nüfusun en az yarısınınsa yoksulluk ve açlık içinde yaşadığını, birçok kişinin mezarlıklarda ya da derme çatma kulübelerde barındığını dile getiren İsrailli komutan, "Bu durumun değişmesi gerekir" dedi, ancak değişimin de kademe kademe olması gerektiğini ifade etti. Bu nedenle, Mısır Cumhurbaşkanı'nın görevinden hemen ayrılmaması kararının doğru olduğuna inandığını kaydeden Samia, muhalif kitlelerin seçimler için örgütlenmesine izin verilerek, Mübarek'in Eylül seçimlerindeki değişikliğe önderlik etmesi, böylece Müslüman Kardeşler'in de "demokratik" bir yolla iktidara gelişinin önlenmesi gerektiği görüşünü dile getirdi. Mısır'da bugün yaşanan kaosun, hem Afrika'dan kaçan mülteciler dikkate alındığında hem de bu ülkenin Gazze Şeridi ile sınırları açısından hala endişe verici olduğu belirten yazısında, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki bir "açık sınır" olasılığının, bazılarınca Gazze'nın Mısır'a bağlanması sürecinin başlangıcı olarak görüldüğünü ifade eden Samia, bunun İsrail için iyi bir çözüm olacağını belirtmekle birlikte, hem Mısır hem de Gazzelilerin yararına olmadığından, bunun olmasını gerçekçi bir ihtimal olarak görmediğini de vurguladı. Özel olarak İsrail ordusunun ve genel olarak da İsrail devletinin, bir müdahale için adımlar atmadan Mısır'daki koşulları dikkate alması gerektiğini de belirten yazar, sınırdan İsrail'e kaçak girişleri önlemek için sürdürülen çabalara hız verilmesi, ayrıca Mısır-Gazze sınırı boyunca Filadelfi Yolu olarak adlandırılan bölgenin kontrolünü ele almaya da hazır olunması gerektiğini ifade edip, ancak burada Mısır'ın güvenlik güçlerine herhangi bir zarar gelmemesine de dikkat edilmesini istedi. Yom-Tov Samia, İsrail'in Mısır askerlerinin bir bölümünün Sina'ya girmesine izin vermesi gerektiğini de vurgulayıp, "Böyle bir konuşlanmanın Mısır'ın Sina'daki kontrolünü güçlendireceğini ve Hamaslılarla Bedevilerin halihazırda ne isterlerse yapabildikleri bölgedeki faaliyetlerini de önleyeceğini" belirtti. -FT: "TÜRKİYE, ARAP DÜNYASINA MODEL OLABİLİR" İngiliz Financial Times (FT) gazetesi, "Arap ülkelerinin, Avrupa'nın yardımıyla, Türk tipi bir siyasi çoğulculuk ve ekonomik gelişme yönünde evrim geçirmesinin imkansız olmadığını" yazdı. Gazetenin "Avrupalıların Arap tarihiyle randevusu" başlıklı başyazısında, AB'nin Arap dünyasının özgürleşmesine yardım etmesi gerektiği savunuluyor ve şöyle deniliyor: "Özgürlüğe giden yolda sıklıkla hoş olmayan sapmalar olur. Aşırı milliyetçilik, ekonomik sıkıntılar, sınır çatışmaları ve hatta iç savaş. Ama Avrupa, bu yolun sonunda yatan ödülü gözden kaçırmamalı. Bu da Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da yönetimlerin halklarına en sonunda saygıyla davrandığı, komşularla çok daha güven dolu ve yapıcı bir ilişki."  Financial Times, bu anlamda Türkiye'nin model olabileceğini belirtiyor. Türkiye'yi gelişen bir demokrasi ve değerli bir bölgesel ortak olarak tanımlayan gazete, şu yoruma yer veriyor: "Belli bazı AB hükümetlerinin, Türkiye'ye tam üyelik verilmesini reddetmesi aptallık mı yoksa mantıklı bir gerçekçilik mi bu tartışılabilir. Ancak Tunus ve Mısır gibi girişimci bir orta sınıfa sahip Arap ülkelerinin, Avrupa'nın yardımıyla Türk tipi bir siyasi çoğulculuk ve ekonomik gelişme yönünde evrim geçirmesi kesinlikle imkansız değil."