"Nihai otorite Başbakanlık binasında"  ESKİŞEHİR (A.A)

-"Nihai otorite Başbakanlık binasında"  ESKİŞEHİR (A.A) - 14.08.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Kim ne andıcı yayınlarsa yayınlasın, kim ne planlar yaparsa yapsın, herkes biliyor ki nihai otorite ve irade 12 Haziran'da halkının yüzde 50'sinin desteğini almış AK Partinin kurduğu hükümet tarafından Ankara'da Başbakanlık Merkez Binasında alınıyor. Bundan sonra da hep böyle olacak. Kimse artık millet adına milletten almadığı bir gücü kullanamayacak'' dedi. Davutoğlu, AK Partinin kuruluşunun 10. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından Şeker Fabrikası Sosyal Tesislerindeki iftarda yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde kurulan AK Partinin 10'uncu yılını idrak ettiğini belirterek, AK Partinin taşıdığını idealler ve savunduğu değerler bağlamında buz dağının görünen yüzü olduğunu kaydetti. Buz dağının arkasında 10 yılın değil, yüz ve bin yılların olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu: ''Milletin egemenliği ve bağımsızlığı anlamında, AK Parti idealleri anlamında 87 yaşındadır. AK Parti, savunduğu bağımsızlık ve egemenlik idealleri anlamında cumhuriyetimizle yaşıttır. Anadolu'nun kültürel harmanlanması anlamında, buralarda yepyeni bir medeniyet ufkunun doğuşu anlamında Mevlana'nın, Yunus Emre'nin dünyası anlamında 1000 yıllıktır, bu değerlerin tarihi. Ramazan'ın değerleri ve tevhit inancı anlamında 1400 yıllıktır. Habil ile Kabil'e kadar giden adaletle zulüm arasındaki mücadele anlamında hakkın safında yer alma bağlamında insanlık tarihi kadar eskidir. Onun için savunduğumuz değerler sadece bir coğrafyayla, sadece bir tarihi kesitle, tarihi dilimle sınırlı değildir.  On yılda büyük yollar kat ettik. Çünkü, gücünü aldığımız millet büyüktü, inandığımız değerler doğruydu. Biz küçük hesaplarla yola çıkmadık. Aksine vatan toprağının her karışında yaşayan, her bir aziz kardeşimizin başı dik, karnı tok, dünyada onurlu bir yere sahip olsun diye yola çıktık. Allah'a hamdolsun, bugün bu hedeflerin bir kısmına ulaştık. Rehavete kapılmadan bu yola devam etmeliyiz. Sorumluluğumuz tarihe, bütün insanlığa ve Rabbimize karşıdır. Sorumluluklarımızı yerine getirmek için her şartta yürümeye devam edeceğiz.'' -''Dünya Türkiye ile gurur duyuyor''- Davutoğlu, Türkiye'nin ve Türk milletinin herhangi bir şekilde tarihin konjonktürel şartlarında doğmuş sıradan bir ulus devlet olmadığını belirterek, Türkiye milletinin, kökenleri tarihin derinliklerine giden, coğrafyası engin ufuklara açılan, büyük bir geçmişin mirasçısı bir millet olduğunu bildirdi. Türk milletinin ideallerinin güçlü olmak zorunda olduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Başka ülkeler için normal sayılabilecek hedefler bizim için küçük hedeflerdir. Bugün temellerini atmaya çalıştığımız ülke ve insanlık geleceği önümüzdeki yüzyıllara bin yıllara kadar uzanacaktır. Ta ki kıyamete kadar sadece adaleti ve hakkı savunan bir millet olacaktır. O milletin sözcüleri olacaktır. Bugün dünya Türkiye ile gurur duyuyor. Bugün Somali'de açlık, sıkıntı varsa, Somaliler önce yüzünü Anadolu'ya dönüyor. 'Nasıl olsa Türk kardeşlerimiz bize yetişir' diyorlar. O yüzden Somali'ye ilk inen yardım uçağı Türk uçağı olduğu gibi, Somali'ye ilk inen devlet adamı da bizim Başbakanımız olacak. Libya'da, Suriye'de, Filistin'de, Bosna Hersek'te, Afganistan'da, Pakistan'da, bir sıkıntı varsa dönüp Anadolu'ya bakıyorlar. Çünkü, onlar için Anadolu'da oturan insanların acziyeti söz konusu olamaz. Anadolu'da oturanlar muktedir, güçlü olmak zorundadır.  AK Parti, 10 yıllık olabilir. AK Parti'nin harmanın oluşturan o büyük emeklerin içinde Çanakkale'de savaşan dedelerimiz, Yemen'de, Sarıkamış'ta şehit düşen dedelerimiz, Kıbrıs'ta ve bugün vatanın değişik yerlerinde gerektiğinde canını ortaya koyan Mehmetçiklerimizin alın terleri var, kanları var. Biz o kanların hakkını vermeye çalışıyoruz. Eğer bugün AK Parti bu ideallerle yolunu devam ediyorsa, fabrikalarda çalışan işçilerimizin, maden ocaklarındaki işçi kardeşlerimizin, Avrupa'nın değişik yerlerinde zor şartlarda gurbete gidip onurla ailelerini beslemek yanından ülkemizde geçmişte bugüne döviz göndermeye işçilerimizin, dünyanın her yerindeki Türkiye sevdalılarının emeği var. Onun için güçlüyüz ve geleceği umutla bakıyoruz. Bu miras daha ileriye daha ötelere taşınacak, Türkiye bir cihan devleti olarak küresel bir güç olarak insanlığın ideallerini öncüsü olacak. Buna inancımız tamdır, bunu gerçekleştireceğiz.'' Davutoğlu, Konya'nın Kulu ilçesinde seçim kampanyası için gezerken İsveç'te çalışan bir Kululunun yanına yaklaştığını anlatarak, şunları kaydetti: ''Yanıma gelen vatandaş, 'Sayın Bakanım, size, Başbakanımıza ve hükümetimize teşekkür borçluyum. Biz eskiden İsveç sokaklarında dolaşırken, bir topluluğa girdiğimizde Türk olduğumuz anlaşılmasın diye çaba sarf ederdik, gizlemeye çalışırdık. Çünkü, Türkiye'den gelen haberler hep acı dolu olurdu. Ekonomik krizler, siyasi istikrarsızlıklar, IMF'den beklentiler... Son yıllarda nereye gitsen, ben Türküm diye haykırmak içimden geçiyor' dedi. Bir milletin verebileceği en büyük teşekkür, en büyük heyecan verici teşvik bu.  Bundan sonra hiçbir gücün bu aziz milletin başını önüne eğdirmeye gücü yetmeyecek. 'Büyük bir imparatorluğun mirasçısıyız' dedim. O imparatorluğun dağılmasını ardından 3 restorasyon çalışması oldu, bu topraklarda. Birisi Tanzimat ile... Daha sonra ikinci büyük restorasyon Birinci Dünya Savaşı sonrasında, imparatorluğun dağılım süreci sonrasında Balkanlar'dan Kafkaslar'dan Anadolu'ya geri dönen insanların buradaki kardeşlerime kaynaşıp İstiklal harbini gerçekleştirmesinin ardından cumhuriyetle yaşandı. Üçüncüsü, İkinci Dünya Savaşı sonrasında demokrasiye geçişle sağlandı. 1950 yıllar Anadolu insanının Türkiye'nin kaderine ağırlığına koymasını getiren çok partili seçimlerin başladığı dönemler oldu.'' -''Kimse artık milletten almadığı bir gücü kullanamayacak''- AK Parti'nin, imparatorluğun dağılmasının ardından dördüncü büyük restorasyonu gerçekleştirdiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: ''Bu gerçek büyük restorasyon. Bu restorasyonda 100 yıllık bir meydan okumanın karşılığı var. Geri kalmışlığın zincirlerini kırma çabası var. Soğuk savaş sonrasında dünya değişirken Türkiye, 90'lı yıllarda, siyasi istikrarsızlıklarla, koalisyon hükümetleriyle, ekonomik krizlerle büyük enerji kaybetti. 2001 yılına yani AK Parti'nin kuruluş dönemine geldiğimizde Türkiye'nin tablosu, bizi ürperten bir tabloydu. Siyasi iktidar, iktidarını kullanamıyordu. Kabine uzun aralıklar toplanabiliyordu ve belli aralıklarla krizler aşılmaya çalışılıyordu. Herkes, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarını bekliyordu. Sivil otorite zayıflamış, demokrasi dumura uğramıştı. 2001 ekonomik kriziyle birlikte vatandaşlar, Başbakanlık önünde hesap makinelerini kırıyordu. IMF'nin kapısında birkaç milyar dolar için talepte bulunuyorduk. 'Dileniyorduk' demeyi gönlüm almıyor, 'talepte bulunuyorduk' diyorum.  Dış politikada krizleri peşinden takip edebilecek bir halde değildik. Şimdi, 10 yılın içinde Türkiye, son 150 yılın en büyük restorasyonunu gerçekleştirmiştir. Bugün kimse 'hangi arka kapılar arkasında Türkiye'nin geleceğiyle ilgili kararlar alınıyor' diye düşünmüyor. Çünkü, her pazartesi düzenli toplanan bir Bakanlar Kurulu var. Bu milletini geleceğiyle ilgili kararlar bu milletin seçtiği bakanlar tarafından Sayın Başbakan, başkanlığında Bakanlar Kurulu'nda alınır, başka hiçbir yerde alınmaz. Kim ne andıcı yayınlarsa yayınlasın, kim ne planlar yaparsa yapsın, herkes biliyor ki nihai otorite ve irade 12 Haziran'da halkın yüzde 50'sinin desteğini almış AK Parti'nin kurduğu hükümet tarafından Ankara'da Başbakanlık Merkez Binasında alınıyor. Bundan sonra da hep böyle olacak. Kimse artık millet adına milletten almadığı bir gücü kullanamayacak.'' Davutoğlu, yeni Anayasa yapmak için çalıştıklarını belirterek, ''1876'da Kanun-i Esasi ile başlayan Anayasa geleneğini inşallah önümüzdeki dönemde milletin seçtiği milletvekilleri tarafından sadece ve sadece insan hakkına ve onuruna dayanan, devleti insan için var olarak kabul eden yeni bir Anayasa ile buluşturacağız. Bundan sonra anayasamızın ve devletin esası insan onuru ve hakkı olacak'' dedi.