-"Patlama teröre verilen tavizin sonucu'' TBMM (A.A) - 20.09.2011 - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, bugün Ankara'da yaşanan patlamayı değerlendirirken, ''Bu aslında bir sebep-sonuç ilişkisi. Teröre verilen tavizin sonucu'' dedi. Vural, TBMM'de düzenlediği basınla sohbet toplantısında, Ankara'da bugün yaşanan patlamaya değindi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, konuya ilişkin, ''(Patlama oldu) diye geldi. Patlama sonucunda araç yanmış, içinde bomba olduğu tespit edilmiş veya biliniyor'' şeklindeki açıklamasını anımsatan Vural, ''Bu aslında bir sebep-sonuç ilişkisi. Teröre verilen tavizin sonucu'' dedi. Vural, terörle mücadelede ülkenin geldiği noktanın ''ibretlik'' olduğunu savundu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Almanya ziyareti sırasında bir konuşma öncesinde, ''güvenlik sağlanamıyor'' gerekçesiyle 2 saat bekletilmesinin kabul edilemez olduğunu ve kınadıklarını belirten Vural, ''Sayın Cumhurbaşkanı, 'teröre taviz verenlerin, boyun eğenlerin sonu gelir' diyor. Bundan büyük ibret olur mu? Teröre verilen tavizlerin Ankara'da bugün tetiği çekenlere cesaret kaynağı olduğunu görmesi gerekiyor'' iddiasında bulundu. ''Tavizler nerelere kadar geldi. Birilerinin bunun hesabını vermesi gerekiyor'' diyen Vural, şöyle devam etti: ''Uyardık, 'taviz vermeyin' dedik. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı, 'daha fazla demokratik ortamdan'' faydalananlardan şikayet ediyor. Taviz terörü, terör tavizi... Duble yol döşediniz. Bunlara, 'terör örgütü değil suç örgütü diyelim' dediniz. İşler bu noktaya geldi. Suçlu gözüyle bakıyor. 'İnsani' yaklaşıyormuş. Atı alan Üsküdar'ı geçiyor, bedelini milletim ödüyor. Sayın Cumhurbaşkanı, 'teröre taviz verilemez' diyor. Aynı tavrı, terör örgütüyle görüşenlerle ilgili bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, 'terörün bitirilmesi için herşey yapılır' diyor. Allah aşkına bu devletin koruyacağı bir hukuku yok mu? Yani 'terörü bitireceğiz' diye birliğimizden bütünlüğümüzden taviz mi verelim? Milletin kabul etmediği şeyler için değerlerini peşkeş çekmek terörü bitirmek için bile olsa meşru mu? Faili meçhuller de meşru o zaman.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''terör örgütünün elebaşları serbestçe ülkelerinizde dolaşıyor, adamları yakalamıyorsunuz'' diye AB ülkelerinden şikayetçi olduğunu ifade eden Vural, ''O zaman sormazlar mı 'sen de görüşüyorsun, sen neden yakalamıyorsun?' Zübeyir Aydar ve Sabri Ok'un, 'uyuşturucu ticareti yaptıkları' gerekçesiyle ABD'deki mal varlıkları donduruluyor. Bunlarla konuşulması kanınıza dokunmuyor mu? Müzakere bunlarla yapılıyor'' şeklinde konuştu. ''Senin talimatınla görüşmeye 'özel temsilci' olarak giden kim' sorusunu yönelten Vural, ifadelerini şöyle sürdürdü: ''(Şerefsizlik) ve 'alçaklıkla' ilgili ifadedeler, kartvizitine yapıştı. Onlarla dolaşıyor. Özel temsilci gidiyor, sonra, 'yok şu görüştü, yok bu görüştü' Nasreddin Hoca gibi ayıbını örtmek için gıcırdıyor ama ağzına yakışıyor bunlar. Şeref, haysiyet cellatlığı yapıyor sonra çıkıp pişkince siyaset dersi vermeye kalkıyor. Devleti yöneten sanki kendisi değil. Kendisi çoban oldu, milleti koyun yerine koyuyor. 'Devlet ayrı, hükümet ayrı' diyor. 9 yıldır bunlar yönetmiyor mu devleti? O zaman TOKİ konutlarını sen mi yapıyorsun? Duble yolları sen mi yapıyorsun? Senin makine parkın mı yapıyor? Devlet yapıyor. Çıkıp övünmeyi biliyorsun. Bunun adı münafık siyasettir.'' -''İmralı filozof olmuş''- MİT ile terör örgütü arasında yapıldığı iddia edilen görüşmenin, ''siyasi olarak ortaya konulduğunu'' ileri süren Vural, ''İmralı'daki filozof olmuş zaten. Bir filozof ile siyasetçi arasındaki diyaloglar. 'Suçluyu tespit etmek için görüşüyorlarmış' Hala suçlu bulunamamış yani. İmralı suçlu değil mesela. Ben söyleyeyim; aradığın suçlu PKK, örgütü yönetenler de görüştüklerin'' dedi. ''Oslo görüşmelerini olağan gibi yutturmaya çalışan medya mensuplarının bulunduğunu'' ileri süren Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu görüşmeler normalse neden gizli yapılıyor? Ortaya çıkınca neden panik oluyorsun? Burada ihanet kokusu var. 'Öcalan asla muhatap alınamaz' diyenler bir bakıyoruz temsilcilerini göndermişler. Bunu çıkıp göğsünü gere gere söylüyor. Yüzün kızarsın. Sana oy verenlerin şimdi boynu bükük. Bir cesaret madalyası da bölücüyle, PKK'ya hizmetten dolayı almayı hak etti. Yok mu bunların maskesini düşürecek insanlar? Görüşmeyi hazmettirmek istiyor. Sana oy verenler bunu hazmetmezler. İnfiali aza indirmek için köşe yazarlarını kullanıyor. Bunun özünde İmralı'nın serbest bırakılması ve özerklik var. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Şimdi bir soru, Adalet Bakanı'nın KCK yöneticileriyle görüştü mü? Sayın Başbakan'a tavsiyem, yönettiği devletin ne olduğunu öğrensin. 'Devlet yapıyor' derken, Genel Başkanımızın ismi de Devlet ya onu suçlayacak noktaya da gelir bunlar.'' -''Rol kapmaya çalışıyorlar''- Açıklamasının ardından bir gazetecinin, ''Sayın Hüseyin Çelik, yeni anayasa çalışmaları çerçevesinde parti gruplarından randevu isteyeceklerini açıkladı. Sizin yanıtınız ne olur'' sorusu üzerine Vural, ''Ehud Barak'ın sözcüsü Hüseyin Çelik mi? Barak'ın yaptıklarını savunup, bize, 'onun kadar bile olamıyorsunuz' diyen birine ne yanıt verilir? Bu konuda top TBMM Başkanı'nda değil mi? Bunlar galiba TBMM Başkanı'nın önünden rol kapmaya çalışıyorlar'' diye konuştu. Vural, bu yönde gelecek bir talebi Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin değerlendireceğini belirterek, ''PKK ile müzakere edilen anayasa değişiklikleriyle milletin önüne çıkmasınlar. Şerefle tamamlanması gereken en ağır görev hayattır. Sayın Başbakan'a bunu hatırlatmak isterim'' ifadesini kullandı.