"SANA DÖRT SEÇİM LAZIM BAY KILIÇDAROĞLU'' ANKARA (A.A)

-"SANA DÖRT SEÇİM LAZIM BAY KILIÇDAROĞLU'' ANKARA (A.A) - 29.05.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Komployla CHP'yi dizayn edenler şimdi de Amerika'dan ithal anketlerle siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Milletim bunlara aldanmasın. Milletim bu tuzaklara gelmesin. Milletim bunların boş vaatlerine kanmasın. Artık Türkiye'nin geleceğini dışarıdan birileri değil, milletin dizayn ediyor'' dedi. Erdoğan, partisinin Tandoğan Meydanı'nda düzenlediği mitingde halka hitap etti.  Başbakan Erdoğan, 2 gün önce, 27 Mayıs'ta, 1960 müdahalesinin 51. yılında, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının bir kez daha hatırlandığını anımsatarak, Menderes'in Aydınlı olduğunu ve Aydın mitinginde bu demokrasi kahramanını bir kez daha hayırla yad ettiklerini söyledi. ''Adnan Menderes, aslında Aydınlı olduğu kadar, Ankaralıydı'' diyen Erdoğan, Menderes'in ''Yeter söz milletindir'' diyerek Ankara'da milletin iktidarını tesis ettiğini; 1950'de, iktidarı devraldığı andan itibaren, çok farklı bir dış politika izlediğini; düşman değil, dost kazanmanın mücadelesini verdiğini, kardeş Ortadoğu halklarına kucak açtığını, Mısır, Suriye ve Irak ile iyi ilişkiler geliştirdiğini anlattı.  Tıpkı bugün olduğu gibi, o gün de böyle bir dış politikayı hazmedemeyenler çıktığını dile getiren  Erdoğan, şunları kaydetti: ''Adnan Menderes'in, ekonomiyi büyütmesini, Türkiye'yi büyütmesini, Türkiye'ye itibar kazındırmasını hazmedemediler. Merhum Menderes'in, milletin sevgisine bu derecede mazhar olmasını kabullenemediler. Nihayet, 27 Mayıs 1960'ta, CHP'nin çanak tuttuğu bir müdahale ile Menderes'i devirdiler. Ardından da göstermelik bir yargılama sonucunda idam ettiler iki arkadaşıyla beraber. Verilen hüküm şuydu: Bizi buraya gönderen irade böyle istediği için, böyle emrettiği için sizi idam ediyoruz... Bunlar bunun altından nasıl kalkacaklar? Bu CHP zihniyeti bunun altından kalkabilir mi? CHP zihniyetinin demokrasiyle bir alakası yok. Demokrasi CHP ile hiçbir zaman yan yana olmaz. CHP eşittir darbe. CHP eşittir darbeyi teşvik. Bunu kendileri zaten söylüyor.'' Önceki gün, 27 Mayıs'ta, İstanbul Üniversitesindeyken, ''başörtülü kızlara zulmeden, ikna odalarını kurmak suretiyle onlara sistematik psikolojik işkence uygulayan bir profesörün ''27 Mayıs'ta insanlar neredeyse göbek atacaktı'' dediğini söyleyen Başbakan Erdoğan, ''Arkasından genel başkanı çıkıyor, bu edep dışı, millete saygısızca ifadeleri temizlemek için farklı açıklama yapıyor. Yetişemezsin. Senin yaptığını temizlemeye kim yetişecek? Onların yaptığı yanlışları temizlemeye kim yetişecek?'' dedi. Bir başka profesörün de İstanbul'daki Zincirlikuyu Mezarlığı'nda yazan ''Her nefis ölümü tadacaktır'' için ''sinir bozucu'' dediğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Tabii bunun ne olduğunu bilmiyor. Herhalde zannetti ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a ait bir söz. Herhalde. İyi niyetle söylüyorum. 'Sinir bozucu' dedi. Bir araştır, bu neyin nesidir, sor soruştur. Sen profesörsün. Profesör dediğin araştırmacı olur. Halbuki soruştursa görecek. Profesör olmuş, ama profesör bilmediğini bilecek. Bunlar profesör olunca 'her şeyi bilirim' zannediyorlar. Sen bilimadamı olabilirsin, bilimkadını olabilirsin, ama arif olamazsın. Halbuki öleceğiz. Öldüğümüz zaman, musalla taşında hocaefendi tabutu koyacak. Tabutun üzerinde bir örtü var. O örtüde ne yazıyor. O örtüde işte o 'sinir bozucu' dediği var ya o ayetin Arapçası yazıyor. 'Her nefis ölümü tadacaktır' diyor. Yani hocaefendi orada 'Cumhurbaşkanı niyetine' demiyor, 'Başbakan niyetine' demiyor, 'profesör niyetine' demiyor. 'Trilyarder' demeyecek. 'Eren kişi' niyetine diyecek, 'hatun kişi' niyetine diyecek. Kefenin de atlastan olmayacak, ipekten olmayacak, patiskadan olacak. Saracaklar. Belki onu da bulamayabilirsin hiç belli olmaz. Nasıl öleceğimiz belli değil ki. Ondan sonra da iki metrekarelik mezara gömecekler, çekip gidecekler. Yakınların bile bir gün ağlar, iki gün ağlar. Ondan sonra unuturlar.'' -''UYUMSUZLUK VAR''-   ''CHP'nin her iki profesörü de susturduğunu, her ikisini de konuşturmadıklarını'' ifade eden Erdoğan, ''Çünkü vitrinle, vitrin gerisi arasında uyumsuzluk var. Vitrinde her önüne gelene elma şekeri dağıtan bir genel başkan var. Eskiden yapıyorlardı ya, o ne verdi ben beş fazlasını vereceğim. İki anahtar dağıtan vardı biliyorsunuz. Hani arabalar geldi mi, konutlar geldi mi? Neden, çünkü bunlar yalan üstüne siyaset yaptılar'' dedi. Kılıçdaroğlu'nun Çorum'da yaptığı konuşmada ''Beni Başbakan yapın Sungurlu'yu il yapayım'' dediğini söyleyen Erdoğan, ''Bir yerler oy verecek de oraları il yapacaksak yandı keten helvam. Türkiye'de artık bütün ilçelerimizi il yapmamız lazım. O zaman Türkiye'de ilden geçilmez. İlçeden ilçeye değil, bundan sonra ilden ile gideceğiz'' diye konuştu. Erdoğan, yeni bir adım attıklarını, artık Ankara'da büyükşehir belediyesinin sınırlarının mülki sınırlar olacağını söyledi. Erdoğan, böylece artık beldelerin kalkacağını, sadece ilçelerin olacağını, beldelerin ilçelerin mahallesi haline geleceğini, oralarda çalışanların beldenin değil, ilçe belediyesinin personeli haline geleceğini anlattı. ''Yeni CHP denilenin sadece içi boş bir proje, vitrin düzenlemesi'' olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Yeni CHP dedikleri, ilk yağmurda akacak olan makyaj demektir. Aslında bunların her şeyi makyajlı, her şeyi aldatmaca. Nasıl ki, Kemal Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri, yaptıkları, düşünceleri birbirini tutmuyorsa; yeni CHP'nin de görüntüsüyle muhtevası birbirini tutmuyor'' dedi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanının seçim vaatlerine değinen Başbakan Erdoğan, ''Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı, seçimlerde aman yarabbim... Elektrik bedava, su bedava, her çocuğa süt her sabah... Aradım Milli Eğitimi 'var mı böyle bir şey?' Dedi ki '500 çocuğa süt veriliyor, bunun dışında böyle bir şey yok.' 4 anaokulu kahvaltı olarak bir meyve suyu bir poğaça veriyor o kadar. Gene yalan söylüyorsun, doğru söyle. Elektrik bedava diyorsun, elektriği kim dağıtıyor, elektriği dağıtan devlet. Su bedava diyorsun, hani nerede verdin bedava su? Tam aksine zam yaptın. Zam üstüne zam. Ondan sonra da ne dedi biliyor musunuz? 'Benim elimde sihirli değnek yok' dedi. Bunların genlerinde dürüst olmamak var'' şeklinde konuştu. -''OYUNU ATABİLİRSE BUNU BAŞARI SAYACAK''- ''Yeni CHP'nin siyaset mühendislerinin, çetelerin tasarımı'' olduğunu bildiren Erdoğan, şunları söyledi: ''Yeni CHP'nin genel başkanı, müşterek olarak bu tasarımın bir ürünüdür. İşte, eski genel başkanlarına, Deniz Baykal'a kurulan komplolar tek tek açığa çıkıyor. Kimlerin nasıl komplolar kurdukları tek tek ifşa ediliyor. İş dünyasından kimlerin neler karıştırdığı ortaya çıkıyor. Komployla CHP'yi dizayn edenler, şimdi de Amerika'dan ithal anketlerle siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Milletim bunlara aldanmasın. Milletim bu tuzaklara gelmesin. Milletim, bunların boş vaatlerine kanmasın. Artık Türkiye'nin geleceğini dışardan birileri değil, milletim dizayn ediyor milletim. Olay budur.  Kılıçdaroğlu, Batman'a gidiyor, 'genel af' diyor, Ankara'ya geliyor, 'ben öyle bir şey söylemedim' diyor. Hakkari'ye gidiyor, 'özerklik' diyor. Ama Hakkari'de karşısında konuştukları CHP'liler değil, BDP'liler. İçlerinde de ne yazık ki birçok terör eylemlerine karışmış olanlar da var. Aralarında anlaşma yapıyorlar. Alanda sadece CHP bayrağı var, aralarında bir tane Türk bayrağı yok. İşte CHP'nin yeni versiyonu bu. Niye? Çünkü BDP'linin eline Türk bayrağı veremezsin ki.  Ne oldu? İki gün sonra BDP'li eş başkan yardımcısı 'Kılıçdaroğlu'nu biz karşıladık, alanda olanlar da bizim insanlarımız' dedi. Buyurun. Demek ki Güneydoğu'da BDP ile CHP el ele kol kola. Geliyoruz Orta Anadolu'ya ve Batı'ya, burada da CHP, MHP, BDP el ele kol kola. Dün İzmir'de ilk kez  doğru bir şey söyledi. Ne dedi? 'CHP'yi birinci lige çıkarmaya hazır mıyız?' dedi. Ben daha başta ne dedim, 'Sen amatör kümede oynuyorsun, dur bakalım' dedim. Ama amatör kümeden hemen birinci lige çıkamazsın. Daha dur bakalım. Amatör ligden sıyrılacaksın, üçüncü lige çıkacaksın, ikiye çıkacaksın, Bank Asya'ya çıkacaksın, ondan sonra ancak Süper Lig'e çıkabilirsin. Onun için de sana dört seçim lazım Bay Kılıçdaroğlu. Öyle hesaplar yapıyor ki, dikkat edin yüzde 50'leri, yüzde 40'ları konuşmuyor. Diyor ki, 'kimin oyu düşerse genel başkanlıktan o çekilsin'. Ben de teklif ettim 'Eğer benim partim birinci parti olmazsa ben genel başkanlıktan çekileceğim, ama siz olmazsanız çekilecek misiniz? 'Kimin oyu azalırsa' diyor. Yani birinciliğe oynamıyor, muhalefeti kabul etmiş. O hala 20,9'un üzerine bir oy fazla koyarsam 'tamam' diyor. 'Ben kazandım'. Ama hesap uzmanıydın ya sen. Madem hesap uzmanısın daha büyük hesapları niye yapamıyorsun? Çünkü bu hesap uzmanlığı laf. Bunun önüne bir tane bordro koymuşlar, bordroda ne yazıyorsa onu okuyor, onu yazıyor, onu çiziyor. Çırak deyince kızar, sinirlenir; acemi deyince kızar, sinirlenir; aynı ligde oynamıyoruz deyince kızar, sinirlenir. İşte kendisi itiraf ediyor aynı ligde oynamadığımızı. Kendisinin tek hedefi var, CHP'nin oyunu bir tane artırabilmek. Eğer sandığını bulursa, kaydolmuşsa, oyunu atabilirse, bunu başarı sayacak. Çünkü belediye başkan adayıyken İstanbul'da maalesef, Kağıthane'nin yeri Kağıttepe. Sordular, 'Nerede oturuyorsun?' 'Kağıtepe'de' dedi. Halbuki İstanbul'da böyle bir ilçe yok. Ne yazık ki oturduğu ilçenin adresini bile bilmiyor. Kaydını da yaptırmamış. Herkese 'oy kullanın' derken kendisi oy kullanamadı garibim, geldi Ankara'dan seyretti.  CHP, MHP ve BDP üzerinden oynanan bu projeye karşı uyanık olmanızı sizlerden rica ediyorum. Siyaset mühendislerinin komplolarıyla şekillendirilmek istenen bu siyaset tarzını elinizin tersiyle bir kez daha itmenizi sizlerden rica ediyorum.''