"ŞAP"TAN KORUMAK İÇİN KAPLUMBAĞA KABUĞU YEDİRDİ KÜTAHYA (A.A)

-"ŞAP"TAN KORUMAK İÇİN KAPLUMBAĞA KABUĞU YEDİRDİ KÜTAHYA (A.A) - 02.08.2011 - Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde, besicilik yapan kişinin, çevrede görülen şap hastalığından korumak için, kaplumbağa kabuğunu öğüterek yedirdiği hayvanları, ölümcül Botilismus hastalığına yakalandı. Kesilen 17 büyükbaş hayvanın etleri de imha edilecek. Alınan bilgiye göre, Opanözü köyünde yaşayan Halil İbrahim Solmaz, çevredeki bir ahırda saptanan şap hastalığının, besihanesindeki büyükbaş hayvanlara bulaşmaması için atalarından öğrendiği bir yöntemi uyguladı. Arazide bulduğu kaplumbağa kabuğunu, harman makinesinde öğüttükten sonra hayvanlarının yemine karıştıran Solmaz, iki hayvanda halsizlik ve ayakta durma güçlüğü fark edince durumu veterinere bildirdi. Veteriner tarafından uygulanan tedaviye cevap vermeyen iki büyükbaş hayvan, mezbahada kestirildi. Bunu takip eden 4 günde 15 büyükbaş hayvanda daha aynı belirtiler görüldü ve bunlar da kesim için mezbahaya gönderildi. Veterinerlerce yapılan araştırmada, söz konusu hayvanların, besihane sahibi tarafından ''şap hastalığının bulaşmasını önler'' düşüncesiyle, kaplumbağa kabuğu öğütülerek yedirilmesi nedeniyle, hem hayvanlar hem de insanlarda ölümcül sonuçlar doğurabilen Botilismus hastalığına yakalandığı belirlendi. Bunun üzerine, mezbahada tutulan hayvanlara ait karkas etlerin imhası kararlaştırıldı. -UZMANLAR UYARMIŞTI- Denizli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünden geçen hafta yapılan yazılı açıklamada, fare, kaplumbağa ve yılan gibi hayvanların leşlerinden bulaşan Botilismusa yakalanan hayvanların, hastalıktan kurtulma şansının olmadığı bildirilmişti. Yaz aylarında daha sık görülen ve hayvanlarda ölümlere neden olan Botilismus hastalığına karşı, hayvan yetiştiricilerinin dikkatli olması gerektiği ifade edilen açıklamada, şöyle denilmişti: ''Botilismus, felç ile seyreden bir gıda zehirlenmesidir. Hastalık dünyanın her yerinde görülebilmektedir. Bu hastalık, başta sığır olmak üzere at ve diğer hayvanlarda da etkili olmaktadır. Hastalığın esas kaynağını doğada bulunan fare, kaplumbağa ve yılan gibi hayvan leşlerinin kalıntılarının balya, saman, yonca ve silaj gibi yem bitkilerinin hazırlanması döneminde bulaşmış olmasından veya bu yem bitkilerinin uygun olmayan ortamlarda muhafaza edilmesi nedeniyle kaynaklanmaktadır. Ayrıca, kuraklık ve çevre ısısının yüksek olması da diğer hastalığı hazırlayıcı faktörlerdendir. Hastalığın belirtileri, kaslarda felç, sinir sisteminin felci, görüş bozuklukları, çiğneme ve yutkunmada güçlük ve genel takatsizlik olarak ortaya çıkar. Başlangıçta yürümede tutukluk, kas titremeleri, dilde duyarsızlık, dil dışarıya alındığında hayvanın dilini içeriye çekmek için bir çaba göstermemesi dikkati çeker. Bazı vakalarda çene kasları iyice gevşer, dil tamamen dışarıdadır. Kalp vurum sayısı artar, buna karşın nabız zayıflar, solunum sayısı artar ve solunum güçlüğü gelişir. Bazı vakalarda kabızlık, bazılarında ishal dikkati çeker. Yürüme güçlüğü ve yürümede isteksizlik, yatmayı tercih ettikleri ve yürürken bellerini kambur tutukları görülür. Hastalığın ileri safhalarında, hayvanlar ayaklar karın altında toplanmış, baş göğse yaslanmış vaziyette yatar. Son safhada, yatarak başı bir yana eğerler ve bir daha kalkamazlar. Hastaların iyileşme şansı yoktur."