"Tek başıma 72 saat içinde dünya barışını sağlayamam"

"Tek başıma 72 saat içinde dünya barışını sağlayamam"

Ekvador eski Dışişleri Bakanı Maria Fernanda Espinosa Garces, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 73'üncü dönem başkanı olarak görevine geçen hafta başladı. Dönem başkanlığı görevine getirilen ilk Latin Amerikalı kadın olan Espinosa Garces aynı zamanda bu görevi üstlenen dördüncü kadın. 193 üye ülkenin katılımı ile Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu yıl 25 Eylül Salı günü genel görüşme yapmak üzere toplanıyor.

DW olarak Espinosa Garces ile başkanlık dönemindeki hedefleri ve BM'in küresel sorunların çözümündeki önemini konuştuk.

DW: Sayın Espinosa Garces, başkanlık döneminizdeki amaçlarınız nelerdir?

Espinosa Garces: Bu dönemin vurgusu Birleşmiş Milletler'in güçlendirilmesi ve BM'nin tüm insanlarla ilgili olması üzerinde. Bununla şunu demek istiyoruz: Organizasyonu insanlara daha da yaklaştırmak ve insanların organizasyona yaklaşması. Birleşmiş Milletler muazzam işler yapıyor. Yaptıkları her zaman yeterli değil. Ancak yaptığı iyi işler kamu nezdinde anlaşılamayabiliyor. Neden böyle? Çünkü sürekli kendine atıfta bulunan, anlaşılmaz kısaltmalardan oluşan bir dil kullanıyoruz. Yaptığımız işlerin önemini sıradan insanların anlayacağı şekilde tercüme etmeliyiz, böylece onlar da bu organizasyonun insanlığın sorunlarını çözmek için var olduğunu anlayabilsin. Bu organizasyon birlikte hareket etme yollarını bulmak ve karşı karşıya olduğumuz küresel zorluklara göğüs germek için var. Ne zaman küresel ısınma, AIDS, tüberküloz, açlık, yoksulluk ya da barışın güvence altına alınması hakkında konuşsak, aynı zamanda Birleşmiş Milletler, onun organları ve programları hakkında konuşuyoruz.

Özeleştirel yaklaşarak, şimdi artık göreve geldinize göre ilk olarak ne ile mücadele edeceksiniz? Kamuoyu nezdindeki imajını geliştirebilmek için BM'nin nerede değişikliğe gitmesi gerekiyor?

Bir reform süreci zaten başladı. Zor olan bu reformu uygulayabilmek. Kurumun özellikle barış ve güvenlik alanlarında, aynı şekilde 2030 hedefleri ve sürdürülebilirlik amaçlarını gerçekleştirebilmek için kalkınma programı alanında yeniden yapılandırılması ile ilgili reformlar söz konusu. Bu dönemde göç ve sığınmacıların barındırılmasının yanında toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin sorular ve istihdam önemli bir rol oynayacak. Bence bunlar, günümüz toplumlarının karşı karşıya olduğu en büyük zorlukların bazıları.

Birleşmiş Milletler'in Amerika Birleşik Devletleri ile özellikle de ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkisi nasıl? BM'nin en büyük finansal destekçisi, ulusalcı ve korumacı bir yaklaşım benimsiyor, diğer bir deyişle Birleşmiş Milletler'e muhalefet ediyor.

Küresel bir önemi ve boyutu olan sorunlar söz konusu olduğunda çok taraflılığın bir seçenek değil, bir zorunluluk olduğuna inanıyorum. Bu; silahsızlanma, AIDS'le mücadele, iklim değişikliği ve küresel göç dalgalarıyla mücadele konusu için geçerli. Farklı ülkelerin, farklı yaklaşımlarının olması anlaşılır bir şey. Ancak bu konulara karşı ortak önlemler gerektiğinin farkında olmalıyız. BM Genel Kurulu, insanlığın parlamentosudur. Tüm ülkeler aynı koltuklara oturup, aynı mikrofonlara konuşuyor ve aynı düğmeye basarak oy kullanıyor. Kurul, dünyadaki en demokratik platform ve umuyorum ki düşünceler arasındaki farklılık, saygılı bir diyalog çerçevesinde giderilebilir.

Ekvadorlusunuz ve Genel Kurul'a başkanlık edecek Latin Amerikalı ilk kadınsınız. Latin Amerika'da Nikaragua ve Venezuela'da iki büyük kriz yaşanıyor. İnsanlar sizden Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu krizlerin çözümüne yardımda bulunma konusunda bir şeyler yapmanızı bekliyor mu?

Genel Kurul'a başkanlık edecek, Latin Amerika'dan gelen ilk kadın olmak bir onur. Bu aynı zamanda büyük bir sorumluluk. Beklentiler çok yüksek. Bazen insanların benden 72 saat içinde dünya barışını sağlamamı ve iklim değişikliğini bir ay içinde durdurmamı beklediğini düşünüyorum. 24 saatimi Genel Kurul'a vakfedebilmek için Ekvador Dışişleri Bakanlığı görevinden istifa ettim. Ancak Genel Kurul gündemi üye ülkeler tarafından belirleniyor. Sadece Latin Amerika'daki değil, Genel Kurul'da temsil edilen 193 ülkenin kriz ve problemlerini gözlüyor ve ele alıyoruz. Kalkınma, barış, güvenlik ve insan hakları gibi Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin temel prensiplerini gözeterek bunların hepsinin çözümüne katkı sağlamaya çalışıyoruz.

Söyleşi: José Luis De Haro

© Deutsche Welle Türkçe