"TELEKULAK HÜKÜMETİ BUNLAR" YALOVA (A.A) 

-"TELEKULAK HÜKÜMETİ BUNLAR" YALOVA (A.A) - 11.05.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Onlar vatandaşı değil, vatandaşın telefonunu dinliyorlar, telekulak hükümeti bunlar'' dedi.  Yalova'daki Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de değişimi, dönüşümü, demokrasiyi, özgürlüğü getirmeye halk hazırsa kendisinin de hazır olduğunu söyledi. ''Bu güzel ülkeyi dokuz yıldır yönetmeye kalkanların, Türkiye'yi nerelere getirdiğinin görüldüğünü'' ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Terörde, işsizlikte, yoksullukta nereye getirdiler? Laf aramızda YGS'de nereye getirdiler? Hepiniz biliyorsunuz. Bir sınavı dahi beceremeyen bir hükümet, koskoca 80 milyonluk bir Türkiye'yi güzel yönetebilir mi? Ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz yönetemez. Onlar kendileri için Türkiye'yi yönetmeye kalktılar, halk için değil. Onun için 12 Haziran'da inşallah sizin desteğinizle haramilerin iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız'' diye konuştu. Yalova'nın turizm merkezi yapılacağı ve kentte turizmin patlayacağı yönündeki sözleri hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:  ''Birileri merak eder diye söylüyorum; 19 Mart 2004, 23 Temmuz 2010. Turizm patladı mı? Ama Recep Bey'e göre yabancı turistten Yalova geçilmiyor. Doğru mu? O zaman Recep Bey yanlış şeyler söylüyor. 12 Haziran'da Yalova'ya bir görev düşüyor, ampulü patlatmak. Şimdi Yalova'da ilginç bir tartışma var; 'AKP Yalova'da üniversite kuruyormuş da CHP engel olmuş.' İnanıyor musunuz buna? Bari söylerken kulakların duysun, üniversiteyi isteyen biziz. Hangi tarihte kanun teklifini vermişiz? 2003. Reddettiler. Baktılar ki, Yalova'ya giremeyecekler, 2008'de çıkardılar. Yalova'ya üniversiteye 'evet' dedik. 12 Haziran'dan sonra halkın iktidarını kuracaksınız, göreceksiniz üniversitelerin kampüsleri nasıl kısa sürede bitiyor.'' Kılıçdaroğlu, üniversite sınavını kazanan hiçbir gencin annesinin babasının gözünün arkada kalmayacağını ifade ederek, en geç 2 yıl içinde Türkiye'de yurt sorununu bitireceklerini söyledi.  Yalova'nın aslında çok güzel bir kent olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Mustafa Kemal'in kenti. Burada rahat etti, burada huzur buldu. En mutlu günlerini burada geçirdi. Onun için burası Mustafa Kemal'in huzur bulduğu bir kent'' dedi.  Kılıçdaroğlu, güzel mutlu bir Türkiye'yi yaratmayı hedeflediklerini ifade ederek, ''Öfke, kin, ayrışma bizim kitabımızda yok. Herkesi, hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklayacağız. Benim bir sözüm var, size sözüm var; benim kitabımda yandaş yok, sadece ve sadece vatandaş var'' diye konuştu. ''Yalova'dan bir milletvekili çıkartırız. Bir tane yetmez'' diyen Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'yi Grup Başkanvekili yaptıklarını belirterek, ''Yanına ikinci birisi lazım. Söz mü? Siz söz verdiyseniz Yalova, Türkiye'de bir tarih yazacaktır. Yalova'da yazın, bütün AKP okusun, bütün Türkiye gururlansın'' dedi. AK Parti'nin Yalova'ya umut vermediğini, ancak hiçbir şey yapmadığını söylemenin doğru olmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''AKP, bir olan icra dairesi sayısını ikiyi çıkardı. Niçin? Millet borç batağında'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, 2003'te icra dairelerindeki dosya sayısının 7994 olduğunu, bu sayının 2010'da 19 bin 178'i bulduğunu belirterek, şunları söyledi:  ''Eğer 7 binden 19 bine çıkmışsa, yüzde 240 artış olmuşsa icra dairelerindeki dosyada... Recep Bey buraya gelecek değil mi? Yalovalılara konuşacak. Yine diyecek ki, 'istikrar sürsün.' Senin istikrarın bu. Bu istikrar sürsün diyor. 19 bin hacizli yetmedi, 23 bin hacizli; 23 bin yetmeyecek, 33 bin hacizli; 33 bin yetmeyecek, bütün Yalova hacizli. Bunun adına 'istikrar sürsün' diyorlar. 'Al o istikrarı çal başına' diyeceksiniz.'' -''TELEKULAK HÜKÜMETİ''- Emeklilerin durumuna da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:  ''Açın Meclisin internet sitesinden tutanaklara bakın, ne zaman emekliden, emeklinin derdinden söz etsek bir AKP yetkilisi kürsüye çıkıyor, efendim 'emekliye şunu verdik, bunu verdik, emekli iyi geçiniyor. Sizin emeklilerden haberiniz yok' diyorlar. Şimdi soruyorum; emeklinin durumu iyi mi? Umarım Ankara'dakiler duymuştur. Niçin Ankara'dakiler diyorum? Çünkü onlar vatandaşı değil, vatandaşın telefonunu dinliyorlar, telekulak hükümeti bunlar. Emekli kardeşim; telefonla konuşurken cümleye şöyle başlayın; 'sevgili Başbakan durumumuz iyi değil, eğer bunu bir köşeye yazarsan memnun oluruz.' Ondan sonra derdinizi anlatın. Emekliye milli gelir artışından pay vereceğiz. Emekli, ikinci sınıf vatandaş durumuna getirildi. Ayrıca emeklinin yıllardır beklediği intibak yasasını da çıkaracağız. 9 milyon emekli var, 9 milyon emeklinin oyunu istiyorum. Çünkü benim kadar emekliden söz eden yok. Emeklinin derdine çözüm getiren benim gibi bir genel başkan da yok...'' Kılıçdaroğlu, sandığa gitmeden önce bir şeyin iyi düşünülmesi gerektiğini belirterek ''80 küsür yıllık Cumhuriyet tarihinde hangi siyasi iktidar, yurt dışından ithal kurbanlık koyun getirdi? Bunu bir düşünün ve kendinize şu soruyu sorun; bu memleketin yaylaları mı, meraları mı, suyu mu, güzel insanları mı yok'' dedi. Bir yılda tarım ürünlerinin ithalatına ödenen paranın 10 milyar dolar olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, 10 milyar doların 5 milyar dolarının çiftçiye ödenmesi halinde, bütün Ortadoğu'yu besleyeceğini ifade etti.  CHP'nin üç büyük devrime imza atmış bir parti olduğunu, Cumhuriyeti kurduğunu, çok partili rejimi getirdiğini ve sosyal demokrasiyi getirerek, demokrasiyi kökleştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Şimdi dördüncü büyük devrime imza atmak için sizden yetki istiyoruz. Özgürlükleri ve demokrasiyi Türkiye'ye getireceğiz. Sabahın köründe kapınızı polis çalmayacak...'' diye konuştu. -BEDELLİ ASKERLİKTEN YURT YAPACAĞIZ Kılıçdaroğlu, gençlerin askerlik süresini 15 aydan önce 9 aya sonra, aşamalı olarak 6 aya indireceklerini de belirterek, gençlerin daha kısa süre askerlik yapacağını, ama onun öncesinde bedelli, bedelsiz kısa süre askerlik olacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, parası olan ve ailesinin durumu iyi olmayandan almayacaklarını kaydederek, bedel olarak aldıkları parayı ise Milli Savunma Bakanlığının bütçesine değil, Milli Eğitim Bakanlığının bütçesine koyarak, öğrencilere yurt yapacaklarını bildirdi.   Üniversite gençlerine de istedikleri takdirde yaz tatillerinde askerlik yapabilecekleri müjdesini veren Kılıçdaroğlu, okul bittiğinde askerlik borcunun da biteceğini anlattı. Kılıçdaroğlu, buna önce itiraz edildiğini, ''Efendim bunu kiminle görüştünüz? Bu olmaz. Askerlik 9 aya inerse memleketi kim savunacak?'' denildiğini hatırlattı.  Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Yalova meydanından söylüyorum; senin çocuğun, 21 gün Burdur'da el bebek gül bebek, valinin gözetiminde askerlik yaparken, 'Memleketi kim savunacak?' diye aklına geldi mi? Şimdi vatandaşın oğlu askerlik yapacak, üstelik 9 ay, 'Efendim, memleketi kim savunacak? Buradan söylüyorum; o memleketi, yani bu güzel ülkeyi, yani Türkiye Cumhuriyetini düşmandan korumak varsa, dişimizle tırnağımızla, iman gücümüzle, biz yeniden koruruz. Bu beyefendi unutmasın, bizde Kuvayı Milliye ruhu var. Biz Kuvayı Milliye'den geliyoruz. Yedi düvele karşı mücadele ettik. Yeri gelirse 4 yıl yeri gelirse 9 ay askerlik yaparız. Yeri gelirse ömür boyu askerlik yaparız.'' -''BİR SINAVI BECEREMEYEN TÜRKİYE'Yİ YÖNETECEKMİŞ''- Özellikle YGS sınavına giren gençlerden  ve annelerden isteğinin bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, annelerin yemeyip yedirdiği, içmeyip içirdiği, giymeyip giydirdiği, hazırlayıp dershaneye gönderdiği çocukların sınavlara girdiklerini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:  ''Sınavlar şifreli çıktı. 1 milyon 700 bin çocuğun günahı iktidardakilerin boynuna. 'Önce şifre yok' dediler. Sonra 'Sehven yok' dediler, sonra 'şifre var' dediler. Aynı koltukta oturuyorlar. Her yerde söylüyorum, yine söyleyeceğim; o koltukta ancak ar damarı patlamış birisi oturabilir. Ahlakı olmayan birisinin o koltukta yeri yoktur. Şimdi de geliyorum o çocuklardan ve ailelerden isteğime; o gençlere söylüyorum, haksızlığa uğradığınıza inanıyorsanız, şifreli sınav sonucu haksızlığa uğradığınıza inanıyorsanız, annenize babanıza, teyzenize, amcanıza, dayınıza, dedenize gideceksiniz, 'Bu sınavda bana haksızlık edildi, haksızlık eden adamı koruyan bu iktidar, sırtını sıvazlayan bu iktidar, oraya getiren bu iktidar, 'Bu iktidara oy verirseniz, önce benim uğradığım haksızlığı onaylamış olursunuz' diyeceksiniz. 'İktidara oy vermeyin' diyeceksiniz. Bir sınavı beceremeyen Türkiye'yi yönetecekmiş, bunların yönetim anlayışı bu. Eskiden ÖSYM, yani öğrencilerimizi sınava alıp, üniversiteye yerleştiren merkezden, herkes güven duyardı, kimse o merkezle ilgili bir kaygıya kapılmazdı. Allah aşkına bunların getirdiği noktaya bir bakın. 1 milyon 700 bin çocuğun umuduyla oynamak doğru mu? Bunlar bizim geleceğimiz, onlar bizim umudumuz değil mi? Onlara güveneceğiz umutlarını tüketmeyeceğiz. Tam tersine onlar bizim umudumuz olmaya devam etmeli ve onların önünü açmaya devam etmeliyiz. Onlar geleceğin milletvekili, bakanı, valisi, kaymakamı, doktoru, her şeyi onlar...'' -''BU TABLO ANNELERİN HAK ETTİĞİ BİR TABLO DEĞİL''- Annelerin ellerinden öptüğünü, ancak kendilerine iki çift lafı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Size seçme ve seçilme hakkını getiren parti CHP'dir. Önce bunu bir köşeye yazın. İki, eğer bir evde tencere kaynamazsa o evde huzur olmaz. Bir evde anne, çocuğu işsizse huzur içinde olamaz. Bir evde herhangi bir kişi çalışmıyorsa o evde huzur olamaz. O evde huzurun yolu akşam tencerenin kaynaması, sabahleyin çocuklara kahvaltı vermek, akşam da huzur içinde oturup, yemeği yeyip, televizyonun başına geçmek'' diye konuştu.  Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bakınız 2,5 aylık Kübra, annesinin kucağında açlıktan öldü, Denizli'de çocuğu sokağa bırakırken, hastanede bırakıp kaçarken bir not bırakıyor. Diyor ki; 'Bu çocuğu size emanet ediyorum, ben bakamıyorum. Polis bulduğu için, polisin adını koyuyorlar, adı Yunus oluyor. Yunus bebeğin de ellerinden öpüyoruz ve diyoruz ki o Yunus bebeğin şahsında; sana bu kaderi çizen, seni annesiz, geçimsiz bırakan, gelir güvencesi olmayan bir anneyi 21. yüzyılın Türkiye'sinde bizim karşımıza çıkaran bu tabloya son vereceğiz. Bu tablo annelerin hak ettiği bir tablo değil. Bu tabloyu değiştirmeye kararlıyız...'' Kılıçdaroğlu, tabloyu nasıl değiştireceklerine ilişkin ise şunları kaydetti:  ''Benim öyle uçuk kaçık projelerim yok, benim projelerim insan üstüne, insanın mutluluğu üstüne. Size seçme seçilme hakkını getirdik, bu birinci adımdı, şimdi ikinci adıma imza atacağız. Her yoksul ailede kadının banka hesabına 600 lira para yatıracağız, o kadını ele güne namerde muhtaç etmeyeceğiz. Kimse onun yoksul olduğunu bilmeyecek. Bunun adı aile sigortası, unutmayın. Her ailenin sigortası olacak. Her aile rahat bir nefes alacak...''