"Tespih tanesi gibi yollarda kalacaktık" ÇANAKKALE (A.A)

-"Tespih tanesi gibi yollarda kalacaktık" ÇANAKKALE (A.A) - 04.12.2011 - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, ''Eğer bu bölünmüş yollar olmasaydı bırakın yolda konforlu bir sürüş yapmayı, şehir içindeki gibi tespih tanesi gibi dizilerek yollarda hareketsiz kalacaktık'' dedi. Binali Yıldırım, Çanakkale'nin Gelibolu ilçesindeki AK Parti İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, denizleri şenlendirdiklerini söyledi.  ''Denizde kullanılan yakıttan özel tüketim vergisini kaldırdıklarını'' belirten Yıldırım, bu sayede Marmara'da yolcu taşımacılığının yüzde 100, araç taşımacılığının ise yüzde 59 artığını bildirdi. Yollardaki kamyonların artık Marmara'yı kuzeyden güneye geçtiğini, böylelikle yollardaki trafik sıkışıklıklarının azaldığını belirten Yıldırım, ''Eğer bir insanın bile hayatını kurtarmak için bir hizmet ortaya koyduysanız bu bile kendi başına yeter. Çünkü bir insan bir cihana bedeldir. Bölünmüş yollar Türkiye'nin bir medeniyet projesidir. Cumhuriyet tarihinde 79 yılda yapılan yol miktarı sadece 6 bin 100 kilometre. Bu 6 bin 100 kilometrenin üzerine 15 bin 500 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Böyle bir rekor dünyada yok. Artık Türkiye'nin doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi bölünmüş yollara donatılmış durumda'' diye konuştu. Bölünmüş yolların hayat kurtardığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti: ''Türkiye'de son 5 yılda motorlu araç ve vasıta sayısı iki katına çıktı. 8 milyondan 16 milyona yükseldi. Yolculuk miktarı 50 milyar kilometreden 82 milyar kilometreye çıktı. Bu, yollarda daha çok trafik, daha çok kaza demek. Eğer bu bölünmüş yollar olmasaydı bırakın yolda konforlu bir sürüş yapmayı, şehir içindeki gibi tespih tanesi gibi dizilerek yollarda hareketsiz kalacaktık. İşte bu bölünmüş yollar sayesinde trafiğin, araç sayısının iki kat artmasına, kazaların 500 binden bir milyonun üzerine çıkmasına rağmen ölümlü kazalardaki oran yüzde 34 azaldı. Amacımız ve hedefimiz hiç ölümlü kaza olmasın.'' -Kazaların nedeni ihmal ve ihlal- Bölünmüş yollara rağmen kazaların neden meydana geldiğini görmek istediklerini ve bir araştırma yaptıklarını anlatan Yıldırım, araştırmadan çıkan sonucu ''ibret verici'' olarak nitelendirdi. Yıldırım, şunları kaydetti:  ''İki şeyden kaza olduğu tespit edildi, iki hata... Birisi ihmal, birisi ihlal. İhmal bilmeden trafikte hata yapmak. İhlal daha kötü, bilerek yapmak. Kazaların yüzde 86.7'si ihmalden ve ihlalden meydana geliyor. Bu çok acı bir şey. Eskiden yol kusurundan meydana gelirdi, şimdi yol kusurundan meydana gelen kaza oranı yüzde 9.4 ile beşinci sırada. Demek ki insana daha fazla yatırım yapmamız lazım. Bölünmüş yollara 50 katrilyon yatırım yaptık, helal olsun milletimize. Ama şunu gördük. Bölünmüş yollara yatırım yapmak yetmiyor. Biz de AK Parti olarak yola çıkarken ne dedik? Şeyh Edebali'nin Osmanlı kurulurken söylediği o söz, bizim de düsturumuz oldu. (İnsanı yaşat ki devlet yaşasın).'' İnsanın mutluluğunu görmeyen, insanı yüceltmeyen hiçbir sistemin geçerli olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti: ''Bakın ABD'ye. Paraya, paranın gücüne dayalı sistemler Avrupa'sı, Amerika'sı teker teker krizden çöküyor. Eskiden bankalar batıyordu, şimdi ülkeler batmaya başladı. Neden? İnsanı odak almayan, insanı merkeze koymayan hiçbir sistemin başarılı olma şansı yoktur. Bu coğrafyalardaki otokratik yönetimler, krallıklar vatandaşın taleplerini, isteklerini hep erteleye erteleye saltanatlarını sürdürmeye gayret ettiler. Ama artık iletişim dünyada o kadar gelişti ki, bugün 2.5 milyar insan gece gündüz, 24 saat, yaz kış birbiriyle iletişim halinde. İletişim, dünyamızı küçük bir kasaba, köy haline getirdi. Şimdi artık insanlara pembe yalanlar söyleyerek, peri masalları anlatarak, iktidarınızı sürdüremezsiniz. İşte AK Parti, 9 yıllık iktidarında hep vatandaşı ön plana aldı. Çünkü o partinin başında sizin aranızdan gelen, halkın içinden gelen, sessiz yığınların sesi Recep Tayyip Erdoğan vardı. Halkının derdini bilen, derdiyle dertlenen, keyfiyle keyiflenen, gece gündüz demeden ülkesi için sağlığını bile ihmal eden bir genel başkan, Tayyip Erdoğan vardı. Allah şifasını tez günde verecek inşallah. Kendisi gayet iyi, bir an önce de işinin başına gelecek.'' -''Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz''- Yıldırım, Çanakkale'den, Ayvacık'a, Ezine'den, Edremit Körfezi'ne ve İzmir'e kadar olan bölgeyi tamamen bölünmüş yol haline getirdiklerini söyledi. Bunları yaparken, sit kurullarında biraz yorulduklarını, zaman kaybettiklerini, ancak onları da aştıklarını anlatan Yıldırım, ''Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Bir prensibimiz var; 'zor olan hemen yapılır, imkansız biraz zaman alır'. Böyle çalışıyoruz. Eğer böyle yapmasaydık ne bölünmüş yollarda başarılı olabilirdik, ne hava yolunu halkın yolu yapabilirdik, ne Türkiye'yi hızlı trenle buluşturabilirdik, ne de Türkiye'yi iletişim ağlarıyla havadan ve karadan donatabilirdik. Bu kararlılıkla, bu azimle çalıştık'' dedi. Tek başına, güçlü siyasi bir irade geldiğinde Türkiye'ye de hizmet geldiğini ama zayıf iktidarlarda, koalisyonlarda hep zaman kaybedildiğini ifade eden Bakan Yıldırım, şöyle konuştu: ''Kaybedilen bu zamanı telafi etmek ve ülkemizi büyük Atatürk'ün bize işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için 'daha çok çalışmalıyız' dedik, daha çok çalıştık. Hava yoluyla seyahat eden kişi sayısını 33 milyonda aldık, 103 milyona çıkardık. Hedefimiz 2023 yılında Cumhuriyet'imizin 100. yılında 350 milyon yolcuya çıkarmaktır. Türkiye'ye yakışır mı? Yakışır. Türkiye'ye her şey yakışır, bu millete yakışır. Çünkü bu millet aziz millet. Türkiye, 1970 yılından beri hızlı treni konuştu. Ben o zaman üniversiteye yeni başlamıştım. Seçim meydanlarında o anlı şanlı siyasetçiler, 'Ankara-İstanbul arasında hızlı tren olacak, seyahat süresi 3 saate inecek' dediler. Ne oldu? 13 tane hükümet, 21 tane bakan geldi geçti. Yolda değişen bir şey oldu mu? Olmadı. Geçmiş olsun. Hızlı tren özlemini kim giderdi? Recep Tayyip Erdoğan giderdi. Önce Ankara-Eskişehir, şimdi Ankara-Konya... 2013'ün sonunda da Ankara-İstanbul hizmete girecek. 2015 yılının sonunda Ankara-Sivas-İstanbul, 2016'nın sonunda Ankara-İzmir, 2017'de de Bursa-İzmir-İstanbul hizmete girecek. Çanakkale'ye de böylece hızlı tren yaklaşmış olacak.'' -''Hizmet mevzuubahis olunca, siyaset teferruattır''- Yerel yönetimlerle merkezi yönetim farklı siyasi partilerden olunca kıskançlıkların başladığını, kendilerinin bir prensibi olduğunu belirten Yıldırım, ''Yönetimde kim olursa olsun, ister belediye AK Partili olsun, isterse başka partili olsun, bizim prensibimiz şudur; hizmette siyaset olmaz. Hizmet mevzuubahis olunca, siyaset teferruattır. Bu anlayışla çalışıyoruz. Bu Gelibolu için de geçerli, Çanakkale için de geçerli, İzmir için de geçerli, Türkiye'nin her yeri için de geçerli. Siz siyasi görüşünüzü ön plana çıkararak vatandaşı mağdur edemezsiniz. Siyaset meydanlarda yapılır'' diye konuştu. Yıldırım, AK Parti'nin kuruluşunun üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğini, kuruluşundan sonra 1,5 yıldan kısa sürede tek başına iş başına geldiğini hatırlatarak, partilerinin hizmeti getirdikçe, vatandaşın gönlüne yol yaptıkça büyümeye devam ettiğini vurguladı. İktidarların aşındığını, yıprandığını, güç kaybettiğini, ama Türkiye'de AK Parti iktidarında bunun tersi yaşandığını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu: ''Neden? Vatandaşımız öyle duygusal değil. Yapılan işe bakıyor, işi yapanlara bakıyor, sonuca bakıyor, adalet terazisinde altın tartar gibi tartıyor, herkesin hakkını veriyor. Herkese hak ettiğinden bir gram da fazla vermiyor. Her terazi şaşar. Neler yaptılar? Parti kapatmaya kalktılar, yargıyla, bürokrasiyle önümüzü kesmeye kalktılar. Ama dayandık, mücadele ettik, 'adalet' dedik, 'kalkınma' dedik. 2007 yılı dönüm noktasıydı. Neydi o? Cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde hukuk icatları, hukuk mucizeleri bu toplumun önüne konulmaya çalışıldı. Onun cevabını verdi mi millet? 'Siz Cumhurbaşkanı seçemiyorsanız, biz seçeceğiz' dedi. Mührü vurdu, 'haydi yolunuza' dedi. Bunlar yine utanmadılar, yine yılmadılar, bu sefer de yüzde 47 halkın oyunu almış, iktidar partisini kapatmaya kalktılar. Millet yine sessiz, vakur ve onurlu. 'Getir kardeşim sandığı önüme, ben söyleyeceğimi söyleyeceğim' dedi. Getirdik mi? Anayasa reformunu vatandaşın önüne getirdik, yüzde 58 ile Türkiye'nin adalet reformunun, özgürlüklerin önünün açan yolu da vatandaşımız yaptı. Bölünmüş yollar bizim işimiz, adalet yolları da sizin işinizdir. Siz de işinizi yaptınız, biz de işimizi yaptık.''