Amerikan ekonomisindeki toparlanma işaretleri, dünya ekonomisinde dengeleri değiştiriyor. Amerikan merkez bankası Fed’in tahvil alımlarını azaltma politikası nedeniyle aralarında Türkiye’nin de bulunduğu kalkınmanın eşiğindeki ülkelerde şiddetli türbülanslar yaşanmaya başladı. Para birimleri değer kaybederken Türkiye gibi bazı eşik ülkeleri faiz artırımı silahına sarıldı. Ancak faiz ayarlaması ekonomiyle ilgili endişeleri gidermeye yetmedi. Yabancı yatırımcının sırt çevirmeye başladığı eşik ülkelerinde yabancı sermayeye bağımlılığın dezavantajları su yüzüne çıktı.
Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi kalkınmanın eşiğindeki ülkeler şu sıralar, yabancı yatırımcıların para akımlarının ne kadar hızlı yön değiştirebildiğine dair acılı bir deneyim yaşıyor. Brezilya Merkez Bankası Başkanı Alexandre Tombini geçen ay Davos’ta, yabancı sermayenin eşik ülkelerinden çekilişini "bir elektrikli süpürge" etkisine benzetmişti. Eşik ülkelerinin yabancı sermayeye olan ihtiyacını uyuşturucu bağımlılığına benzetenler de var.
Bankacılar ve yatımcılar arasında "Kırılgan Beşli" deyimi giderek yerleşmeye başladı. Bu beşli, Güney Afrika, Türkiye, Brezilya, Hindistan ve Endonezya’dan oluşuyor. Bu ülkelerin ortak sorunu ise giderek daha da yükselen cari açıkları. Gelirlerinden fazlasını harcayan bu ülkeler yabancı sermaye akışlarına aşırı derecede bağımlı.
Amerikan merkez bankası Fed’in geçen yaz tahvil alımlarını azaltacağı açıklaması bile eşik ülkelerinde para birimlerinin değer kaybetmesine yol açtı. Endonezya para birimi Rupiah, Amerikan Doları karşısında geçen yıl yüzde 20 değer kaybetti.
Alman Commerzbank’ın baş iktisatçısı Jörg Krämer, Deutsche Welle’ye yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Bu şok reaksiyonu tabii ki pek çok eşik ülkesinin ABD’den daimî sermaye akışına bel bağlamış olduğunu gösterdi. Ve şimdi paranın artık eskisi gibi akmadığını fark ettiklerinde korkuya kapıldılar. Bu, ABD’den gelen ucuz paraya ne kadar bağımlı olduklarını gösteriyor.”
2000’li yılların başlarında eşik ülkelerine yılda yaklaşık 200 milyon dolar gidiyordu. Batılı sanayi ülkelerindeki düşük faizler ve krizler sonucu yabancı sermayeden bu ülkelere akış hızlandı. Küresel faaliyet gösteren büyük bankaların çatı örgütü, Washington merkezli Uluslararası Finans Enstitüsü’nün verilerine göre 2010’dan itibaren her yıl ortalama bir trilyon doları aşkın para eşik ülkelerine aktı. Ancak milyarlarca doların düzenli olarak ekonomiye akışı, bu ülkelerdeki politikacıların reform hırsını törpüledi.
Amerikan ekonomisinden toparlanma işaretlerinin gelmesiyle birlikte yatırımcının paranın akış yönünü ABD’ye çevirmesi, pek çok eşik ülkesindeki reform eksikliklerini ve köklü sorunları yeniden su yüzüne çıkardı. Commerzbank baş iktisatçısı Jörg Krämer, on yılı aşkın bir süredir büyük potansiyeliyle yatırımcının gözünü kamaştıran Hindistan’ın geri planda kalan karanlık yüzünü şöyle özetliyor:
“Hindistan yolsuzluklara batmış durumda. Rekabet çok sınırlı, eğitim fırsatları çok kötü. Sokaklar, caddeler, demiryolları köhnemiş durumda. Ve girişimcilerin faaliyetlerini geliştirebilmesi için, ekonomik büyümenin birkaç yıl önceki oranlara geri dönebilmesi için, yoksullaşan halkın bu yoksulluktan çekilip çıkarılabilmesi ve orta sınıfın büyüyebilmesi için devletin altyapıyı acilen iyileştirmesi gerekiyor.”
Deutsche Bank’a bağlı varlık yönetimi şirketi DWS’in Asya’daki eşik ülkelerinden sorumlu yöneticisi Hian-Boon Tay da Hindistan’ın yatırımlar için daha iyi çerçeve koşulları yaratma baskısıyla karşı karşıya olduğunu söylüyor:
“Hindistan’ın ana sorunu, bir adım ileri, iki adım geri gitmesi. Hukuk sistemi bir sorun ve önümüzde seçimler var. Hükümet de uzun süredir reformları hayata geçirebilecek güce sahip değil.”
Hindistan gibi Endonezya’da da bu yıl seçimler var. Hian-Boon Tay yine de Endonezya için umutlu bir tablo çiziyor:
“Son dönemde gördüğümüz tüm bu türbülanslara rağmen pek çok şirket Endonezya’da yatırıma hevesli. Endonezya yaklaşık 220 milyonluk büyük bir nüfusa sahip ve büyük bir ülke. Ekonomik büyümede bir patlama beklentisi var ve potansiyel de mevcut.”
Diğer eşik ülkelerinden farklı olarak Endonezya’da seçimler sonrasında reformlara hız verilmesi daha muhtemel görülüyor. Morgan Stanley’nin “Kırılgan Beşli” ile ilgili güncel bir araştırmasına göre seçimlerden sonra reform şansının en yüksek olduğu ülke Endonezya. Reform beklentisinin en düşük olduğu ülke Güney Afrika. Araştırmada Türkiye ve Brezilya'daki reform şansıyla ilgili "belirsiz" değerlendirmesi yapılırken Hindistan için durumun kestirilemediği belirtildi.