T24 - Stern: "Akdeniz'in kuzeyi çok yüksek risk altında. Hiçbir şey değişmezse yüzyılın sonunda Türkiye'nin Sahra Çölü'ne benzeme riski var."
Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü Başkanı ve London School of Economics Profesörü, Akbank Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Lord Nicholas Stern, Türkiye'nin de iklim değişikliğinden kaynaklanan riskler açısından çok hassas bir noktada olduğunu belirterek, 'Akdeniz'in kuzeyi çok yüksek risk altında. Hiçbir şey değişmezse yüzyılın sonunda Sahra Çölü'ne benzeme riski var'' dedi.
Dünya genelinde 2000 yılında başlatılan, geçtiğimiz yıl Brezilya, Çin, Kore ve Hindistan'da hayata geçirilen Karbon Saydamlık Projesi (Carbon Disclosure Project-CDP), Türkiye'de Akbank ve Sabancı Üniversitesi işbirliğiyle hayata geçirilecek. Proje, hisseleri İMKB'de işlem gören ve İMKB-50 endeksine dahil şirketlerin karbon künyelerini çıkararak kurumsal yatırımcıların bilgisine sunacak.
Stern, projenin tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, yüksek karbona dayalı şu andaki iş modelleri ve süreçlerinin devam etmesi halinde dünyanın bu yüzyılın sonunda çok ciddi sıcaklıklar yaşayacağını, Avrupa'nın güneyinin Sahra Çölü gibi olacağını, dünyanın güneyinin ise sular altında kalacağını, fiziki olarak dünya coğrafyasının değişeceğini söyledi.
Atmosferdeki ortalama ısının, sanayi devrimi dönemindeki ortalamasından en fazla 2 santigrat derece üzerinde sınırlandırılması hedefine işaret eden Stern, işlerin eski şekilde devam ettirilemeyeceğini, 2 santigrat derecenin 5 santigrat dereceye kadar gitmesinin ''büyük bir felakete'' yol açacağını belirtti.
Emisyon hacminde şu anda 50 milyar tona yakın bir rakamın söz konusu olduğuna işaret eden Stern, hacmin 2050'ye kadar 20 milyar tonun altına çekilmesi gerektiğini, bunun da şirket bazında bireysel olarak karbon salımının 7,5-8 kat azaltılmasını gerektirdiğinin altını çizdi. Stern, ''Bu, rakamsal bir enerji devrimi anlamına gelir. Yüksek karbonlu büyüme ile ekonomilerde aslında büyümeler değil, düşüşler göreceğiz. Yüksek karbonlu büyüme, kendi sonunu hazırlayacaktır. Düşük karbon ekonomisine geçiş tek yapabileceğimiz şey. Bu nedenle aslında bir çatala gelmiş durumdayız. Bir tarafta tehlikeli ve aptalca bir yol. Diğer tarafta çekici bir yol... Düşük karbon ekonomisi bize çok şey sağlayabilir'' şeklinde konuştu. Düşük karbon ekonomisine geçişin ekonomi tarihinin en dinamik dönemlerinden birinin gerçekleşmesi için fırsatlar sunduğunu vurgulayan Stern, şu anda bunun için gerekli olan en önemli unsurun siyasi irade ve uluslararası düzeyde işbirliği olduğunu, insanların giderek daha fazla sorumsuzca olduğunu düşündükleri şirketlerden uzaklaşacaklarını söyledi.
Aralık 2009'da Danimarka Kopenhag'da yapılan Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nde alınan kararların olumlu ve olumsuz taraflarının olduğuna dikkat çeken Stern, "Bu toplantıya 100'e yakın devlet adamının katılması önemli bir gelişmedir" yorumunda da bulundu.
"Türkiye, çok kritik konumda!"
Konuşmasında Türkiye'ye de değinen Stern, şöyle konuştu:''Türkiye de iklim değişikliğinden kaynaklanan riskler açısından çok hassas bir noktada. Akdeniz'in kuzeyi çok yüksek risk altında. Hiçbir şey değişmezse yüzyılın sonunda Sahra Çölü'ne benzeme riski var. Kimsenin bunu çocuğu ve torunu için isteyebileceğini düşünmüyorum. Güneş ve hidro enerji, Türkiye'ye çok büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye, temiz enerjide önemli ihracat ülkesi olabilir. Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. Şimdi yoksul ülkeler çok etkileniyor. Ancak zengin yoksul herkesin emisyonları azaltması gerekir. Türkiye de bu noktada daha güçlü bir politika geliştirmelidir. Daha önemli bir siyasi role büründüğü için bunu yapmalıdır.''
Projenin ilk yıl sonuçları Ekim ayından yayımlanacak Karbon Saydamlık Projesi Başkanı Paul Dickinson ise projenin iklim değişiklikleri risklerinin şirketler tarafından nasıl yönetildiğini küresel çapta raporladığını, Çin, Hindistan, Kore ve Brezilya'da uygulanan proje kapsamında geçen yıl dünyada 3. 700 şirkete talepte bulunduklarını, iklim değişikliğiyle ilgili ankete katılan şirket sayısının 2.500'e yaklaştığını ve Türkiye'yi de bu projeye dahil etmek istediklerini anlattı.1 Şubat itibarıyla 4.700 şirkete projeye katılmaları yönünde talep göndereceklerini belirten Dickinson, bunların arasında Türkiye'den İMKB-50 içinde yer alan şirketlerin de yer alacağını, karbon salımları ve iklim değişikliğiyle ilgili politikaların açıklanmasına davet edilecek projenin ilk yıl sonuçlarına ilişkin raporun Ekim 2010'da yayımlanacağını bildirdi.
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer de bankanın kurulduğu günden bu yana faaliyetlerinde sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir değer yaratma bilinciyle hareket ettiğini, faaliyetlerin ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerinin bu bilinçle yönetilmesinin esas öncelikleri arasında bulunduğunu vurguladı.
Çevre ile ilgili konuları da bankanın öncelikli gelişme alanlarından biri olarak belirlediklerinin altını çizen Dinçer, karbon gazları salımı konusunun Türkiye'nin artan büyüme hızıyla beraber giderek yakından kontrol edilmesi gereken bir alan haline geldiğini söyledi.