"Türkiye'nin AB perspektifi açık olmalı"

"Türkiye'nin AB perspektifi açık olmalı"

DW Türkçe'nin Facebook üzerinden her pazartesi TSİ 18.00'de yayınladığı "Berlin Canlı" adlı programına konuk olan TÜSİAD’ın Berlin Direktörü Alper Üçok, Türkiye’deki Anayasa referandumu süreciyle ilgili olarak Türk-Alman ilişkilerinde yaşanan gerilimin iki ülke ekonomik ilişkilerine etkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

TÜSİAD’ın Berlin Direktörü Alper Üçok’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

DW Türkçe: Türkiye’deki Anayasa değişikliklerine ilişkin referandum süreci Türkiye’nin Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa hükümeti ile ilişkilerinde gerilime yol açtı. Bu gerilim Türk-Alman ekonomik ilişkilerini, Türkiye ekonomisini nasıl etkiliyor?

Alper Üçok: Ekonomik anlamda, özellikle ticaret açısından baktığımızda ilişkilerde çok fazla bir kötüleşme görmüyoruz. Hatta Türkiye’nin Almanya’ya yönelik ihracatında yüzde 10 civarında bir artış söz konusu. İthalatta biraz azalma var. Dış ticaret de minör de olsa bir artış içerisinde ama tabii ki yabancı yatırımlarda bir azalma söz konusu. Son 12 ayda Almanya’dan Türkiye’ye yapılan yatırımlarda yüzde 35 civarında azalma görüyoruz. Tabii ki turizm sektöründeki sıkıntılar da malumunuz.

DW Türkçe: Konuştuğunuz Alman işadamlarının size ilettiği kaygılar neler? Türkiye’ye bakışlarında, yatırım planlarında değişiklik gözlemliyor musunuz bu gerginlik dolayısıyla?

Alper Üçok: Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yatırımlarda bir azalma söz konusu oldu. Bunun nedeni hemen darbe teşebbüsünden sonra önde gelen yatırım ajanslarının, reyting ajanslarının Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi. Kredi notunun düşürülmesi demek bir takım yatırım projelerinin daha pahalı yapılması anlamına geliyor. Yatırım finansmanı pahalılaşıyor. Ümidimiz önümüzdeki birtakım siyasi gelişmelerden sonra tekrar Türkiye ekonomisinin bir sıçrama yapması, yatırımların artması. Yatırım yapılmasıyla ilgili bir takım projeler var ama insanlar önlerini görmek istiyor, bir takım gelişmeleri beklemek istiyor. Referandum süreci yatırımların yapılması anlamında beklemeye itiyor. Muhtemelen yazdan sonra yeniden bir hızlanma görürüz diye ümit ediyoruz.

DW Türkçe: Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki gelişmeleri "ağlanası" olarak nitelendirdi ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Berlin'de gerçekleştirdiği görüşmeyle ilgili olarak açıklamalar yaptı. Schaeuble, Şimşek'in kendisine Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu güçlükleri anlattığını, Almanya’nın Türkiye’ye destek olabileceğini ancak bu gerilimli süreçte bunun güç olduğunu söyledi. Türkiye Almanya'dan ne bekliyor olabilir?

Alper Üçok: İki konu var. Birincisi Türkiye bir kalkınma bankası kurma aşaması içerisinde. Almanya Kalkınma Bankası KfW ile bir işbirliği çerçevesinin çizilmesi konusunda Türkiye’nin talebi vardı. Türkiye kalkınma bankacılığı konusunda Almanya ile işbirliği yapmak istiyor. İkinci olarak Alman turistlere yönelik Alman devletinin bir teşviki söz konusuydu. Yunanistan ve diğer ülkelere yapıldığı gibi somut bir mali yardımın konuşulmadığını biliyorum.

DW Türkçe: Bu arada Türkiye ile Almanya arasında kurulması kararlaştırılan Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi’nin (JETCO) toplanamamasını neye bağlıyorsunuz? Bildiğimiz kadarıyla iki kez planlandı ve iptal edildi…

Alper Üçok: JETCO iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin kamusal paydaşlar tarafından tartışılacağı ve müzakere edileceği çok önemli bir platform. Kuruluşundan bu yana toplanamaması çok üzücü. İki ülkenin Ekonomi Bakanlıklarında son dönemde değişiklikler oldu ve iki kez tarih belirlenmesine rağmen son anda çıkan bazı gelişmelerden ötürü toplanamadı. En kısa sürede toplanmasının sağlanması gerekiyor. Ekonomi Bakanı Sayın Zeybekçi'nin referandum sonrasında Berlin'e ziyareti üzerinde çalışılıyor. Sanıyorum bu gerçekleşirse, JETCO'nun toplanmasına ilişkin bir kararı burada görürüz.

DW Türkçe: Türkiye’nin tam üyelik müzakereleri yürüttüğü AB'de, üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nde, referanduma sunulan Anayasa değişikliklerinin Türkiye’nin taahhütleriyle çelişiği, demokrasi ve hukuk devleti alanında gerileme ifade ettiği ve referandumda kabul edilmesi halinde bunun hem Avrupa Konseyi’nden hem de AB üyelik müzakerelerinde sonuçları olabileceği belirtiliyor. Sizce Türkiye bir yol ayrımında mı?

Alper Üçok: Bir yol ayrımı demekten ziyade Türkiye-AB ilişkileri yeni bir evreye girebilir. Biliyorsunuz Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun da referanduma sunulan Anayasa değişiklikleriyle ilgili bir raporu var. Halkın vereceği bir kararla karşı karşıyayız. Sonuçta Türk halkının karar vereceği bir referanduma gidiliyor. Tabii ki AB müktesebatlarının en önemlilerinden biri de idari kapasite yani yürütmenin görülmesi, sonuçta referandum kararından sonra AB 'acaba nasıl bir yürütme yapılacak bundan sonra' diye görmek isteyecektir. Sayın Cumhurbaşkanı da '16 Nisan’dan sonra oturup konuşacağız' dedi… Sonra her iki taraf da müzakere yapacak, farklı bir evreye gireceğimiz açık…

DW Türkçe: Başbakan Yardımcısı Şimşek referandum sonrasında Avrupa ile yeniden pozitif bir gündeme dönüleceği mesajını vermişti. Diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreciyle ilgili bir referandum düzenlenebileceğini duyurdu. Türkiye’nin AB üyelik perspektifinden vazgeçmesi gibi bir durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alper Üçok: Siyaseten birçok şey konuşuluyor. Ama biz TÜSİAD olarak tam üyelik perspektifinin devam etmesini destekliyoruz. Ama bu tek taraflı konuşulacak bir konu değil. AB’nin de buna inanması gerekiyor. AB’nin de Türkiye’nin AB perspektifinin açık olması ve ilerlemesinin Avrupa’nın çıkarına olduğunu görmesi gerekiyor. Sonuçta Türkiye’nin AB perspektifi ilerlemediği zaman AB’nin ne kadar zor durumda kalacağı da herhalde şu anda anlaşılmaktadır. Bu perspektifin açık olması gerekir ama bunun sonlanması ya da farklı bir yönelimle yeniden tanımlanması her şeyin sonu demek değildir.

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Değer Akal