"TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİĞİ STRATEJİK BİR ZARURETTİR" VİYANA (A.A)

-"TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİĞİ STRATEJİK BİR ZARURETTİR" VİYANA (A.A) - 02.05.2011 - Ali Hakan Der - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, uluslararası güç dengelerinin Doğu'ya ve Asya'ya doğru kaydığı bir konjonktürde, Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin esasen stratejik bir zaruret olduğunu ifade ederek, ''AB'nin küresel ölçekte gelişmelere yön verebilecek bir siyasi oluşum haline gelmesi arzu ediliyorsa Türkiye'nin üyeliği bu hedef doğrultusunda tarihi ve dev bir adım teşkil edecektir. Avusturya'dan bu konuda daha fazla dayanışma ve işbirliği bekliyoruz. Üstelik bu, 'ahde vefa'nın da gereğidir'' dedi. Avusturya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onuruna Hofburg Sarayı'nda akşam yemeği verdi. Yemeğe, Fischer'in eşi Margit Fischer, Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Ecvet Tezcan da katıldı. Yemeğe smokinle katılan Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasına ''Avusturya'ya geldiğimiz andan itibaren eşime, bana ve heyetimize gösterilen misafirperverlik için teşekkür ederim'' diyerek başladı. Sanatın, müziğin ve mimarinin nadide örneklerine ev sahipliği yapan Viyana'da bulunmaktan eşiyle birlikte büyük mutluluk duyduklarını belirten Gül, insanlığa mal olan bu güzide eserleri üreten sanatçılara ilham kaynağı olan bu şehrin, iki ülkenin ortak tarihi açısından da ayrı bir anlam ve önem taşıdığını söyledi. ''Türkiye ile Avusturya arasındaki köklü tarihi ilişkilere bakınca 'kahve' ve 'lale' gibi dostluk ve zarafet sembollerini görürüz'' diyen Gül, ''Ayrıca, Mozart'ın bestelediği 'Türk Marşı'' ve 'Saraydan Kız Kaçırma Operası' gibi halklarımız arasındaki etkileşimi dünya kültür mirasına altın harflerle kazıyan eserlere rastlarız. Türklerin daha iyi tanınması ve Türkçe bilen imparatorluk görevlileri yetiştirilmesi için kurulan Viyana Diplomasi Akademisi ile karşılaşırız. Bunlar, günümüzde de işbirliği ve dayanışmamızın devamı açısından çok sağlam bir temel oluşturmaktadır'' dedi. Diplomatik ilişkilerin geçmişinin 15'inci yüzyıla kadar uzandığını anımsatan Gül, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk mukim elçi atadığı başkentlerden birinin Viyana olduğunu söyledi. Türkiye-Avusturya ilişkilerinde tarihte dönemsel bazı iniş-çıkışlar yaşansa da günümüzde dostluğun sağlam olduğuna işaret eden Gül, şöyle konuştu: ''İki halk ve yöneticileri daha 19'uncu yüzyılın başlarında aralarındaki tarihi rekabeti dostluğa dönüştürmüş ve yaklaşık yüzyıl boyunca güçlü bir ittifak ilişkisi kurmayı başarmıştır. Ülkelerimiz Birinci Dünya Savaşı'nda kader birliği yapmıştır. Galiçya cephesinde birlikte omuz omuza çarpışan ve hayatlarını feda eden kahramanlarımız, iki halk arasındaki dostluğun manevi bekçileridir. Netice itibarıyla ülkelerimizi, halklarımızı, hatta Avrupa kıtasını şekillendiren ortak tarihimiz, bizleri ayıran değil, birbirine bağlayan bir köprüdür.'' -''AHDE VEFA'NIN DA GEREĞİDİR''- Türkiye ve Avusturya'nın, demokrasi, çoğulculuk, hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri, kadın-erkek eşitliği, adalet ve farklılıklara saygı gibi ortak evrensel değerleri paylaştığını ifade eden Gül, ''Bahse konu müşterek değer ve idealler Avrupa Birliği'ne tam üyelik vizyonumuzu stratejik bir tercih haline dönüştürmektedir. Bu, sadece şimdiki neslin tercihi değil, milletimizin yüzyıllara dayanan yöneliminin bir neticesidir'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, ''Avrupa'daki bazı dostlarımızın, üyeliğimizin AB'nin iç uyumunu bozacağı endişesini taşımaları yersizdir. Türkiye, iç dayanışması, işbirliği ve entegrasyonu en üst seviyedeki bir Avrupa Birliğine üye olmak istemektedir. Esasen 1912 yılında Anayasası'nda İslamiyeti resmen tanıyan Avusturya, önyargıların ve Avrupa kamuoyularında estirilmeye çalışılan korku ve endişelerin ne denli yersiz ve yanıltıcı olduğunu en iyi takdir edecek devletlerden biridir'' diye konuştu. Türkiye'nin üyesi olacağı Avrupa Birliğinin daha zayıf değil, daha güçlü olacağını belirten Gül, ''Zira, uluslararası güç dengelerinin Doğu'ya ve Asya'ya doğru kaydığı bir konjonktürde, Türkiye'nin AB’ye üyeliği esasen stratejik bir zarurettir. AB'nin küresel ölçekte gelişmelere yön verebilecek bir siyasi oluşum haline gelmesi arzu ediliyorsa Türkiye'nin üyeliği bu hedef doğrultusunda tarihi ve dev bir adım teşkil edecektir. Avusturya'dan bu konuda daha fazla dayanışma ve işbirliği bekliyoruz. Üstelik bu, 'ahde vefa'nın da gereğidir'' dedi. -''EŞİT VATANDAŞLARDAN SÖZ EDİYORUZ''- Avusturya'da yaşayan ve yaklaşık yarısı Avusturya vatandaşı olan 220 bin Türk'ün, iki ülkeyi birbirine kenetlediğini ifade eden Gül, siyaset ve sanattan spora, bilimden iş dünyasına kadar uzanan geniş bir yelpazede önemli başarılar sağlayan Avusturya'daki Türkler'in, iki ülke arasında güçlü bir bağ oluşturduğunu söyledi. Bu etkileşimin diğer ayağında, her yıl Türkiye'yi ziyaret eden 500 bin Avusturya vatandaşının yer aldığını belirten Gül, ''Bu münasebetler, halklarımızın birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamaktadır. Ayrıca, karşılıklı şüphe ve önyargıların bertaraf edilmesine yardımcı olmakta ve Türkiye ile Avusturya arasındaki dostluk ilişkilerini daha da pekiştirmektedir'' diye konuştu. Gül, ''Bu bağlamda, özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasında emeği geçen Avusturyalı mimar, sanatçı ve bilim insanlarını da takdirle anıyoruz'' dedi. Avusturya'da yaşayan Türklerin en iyi şekilde eğitim almalarını kararlılıkla desteklediklerini söyleyen Gül, yeni nesillerin hem Türkçe hem de Almanca iki anadilli olarak yetişmelerini ve Avusturya yasalarına saygılı biçimde hayatın her alanında pozitif katkı sağlamalarını teşvik ettiklerini vurguladı. Avusturya'daki Türk toplumu içinde çok sayıda başarı hikayesinin mevcut olduğunu belirten Gül, ''Hedefimiz, bunların arttırılması olmalıdır. Zira, günümüzde artık 'misafir işçiler'den değil, hemşehri ve eşit vatandaşlardan söz ediyoruz. Ortak çabalarımızla ötekileştirmeye yönelik tasarrufları boşa çıkartabileceğimize yürekten inanıyorum. Bu sayede yeni nesillere daha mutlu ve uyumlu bir gelecek bırakacağımıza güveniyorum'' diye konuştu. Gül, ziyaretinin Türkiye'nin Avusturya'da daha iyi tanınmasına ve ülkeler arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğinin güçlendirilmesine katkıda bulunmasını temenni etti.