"Türklerden intikam almanın zamanı geldi"

"Türklerden intikam almanın zamanı geldi"

Srebrenitsa, Temmuz 1995... Bosnalı Sırpların ordusu kenti ele geçirir. General Ratko Mladiç kurmaylarıyla kent merkezinde buluştuğunda kent bomboştur. Zafer sarhoşluğuyla kameraların karşısına geçen komutan Sırp televizyonuna şöyle der: "Bu bölgede Türklerden intikam almanın zamanı nihayet geldi.”

Ratko Mladiç'in bu sözleri söylemesinden birkaç gün sonra Srebrenitsa'da yaşları 13 ile 94 arasında değişen 8 bin Müslüman erkek katledilir. Srebrenitsa katliamından sağ kurtulanlardan biri Nedzad Avdiç. Srebrenitsa’nın 65 kilometre kuzeyindeki Petkovci köyünde katliamın düzenlendiği yeri gösteren Avdiç "İnfaz burada yapıldı. 14 Temmuz-15 Temmuz 1995 gecesi buraya getirildim ve burada bana ateş edildi” diyor.

O gün 17 yaşında olan Avdiç'in çileli yolculuğu Ratko Mladiç hakkında düzenlenen iddianameye de geçti. Nedzad Srebrenitsa düştüğünde birçokları gibi ormana kaçar ancak Sırp askerler tarafından yakalanır. Birçok farklı yerde tutulan Nedzad dövülür, işkenceye maruz kalır ve sonunda o meşum kamyonlardan birine bindirilir. Yanındaki erkeklerle birlikte bir çayıra getirilen Nedzad’a yer yatması söylenir.

"Ondan sonra ateş etmeye başladılar. Bana mermi sağ taraftan isabet etti, karnıma, koluma sonra da sol ayağıma. Etrafımdaki insanlar ölüyordu ve o anda ben de sadece ölmek istedim."

Ağır yaralanan Nedzad şans eseri hayatta kalır. Geceyi bekler ve katliamdan kurtulanlarla hemen yakındaki ormana sığınır. Ertesi sabah katliam alanına dönüp bakar.

"Tepeden ölülerle dolu tarlaya baktığımda bu dünyanın tüm vahşetini gördüm. İnsanların başka insanlara neler yapmaya hazır olduklarını… Hem de ortada herhangi bir meşru sebep yokken… O zamanlar öyleydi.”

Mladiç'in oğlu: O görevini yaptı

Soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suçun da aralarında olduğu 11 ayrı suçtan hüküm giyen Ratko Mladiç'in oğlu Darko Mladiç ise anlatılanlara inanmıyor. Belgrad'da enformasyon teknolojileri uzmanı olarak çalışan Darko Mladiç babasını şu sözlerle savunuyor:

“O bir cinayet emrini vermedi, bir asker olarak olabilecek en doğru şekilde görevini yaptı. Bence herhangi bir çömez maceracı yerine Ratko Mladiç gibi bir subayın o pozisyonda olması Boşnakların da şansıdır. O durumda savaş çok daha kanlı olurdu.”

Ratko Mladiç 1942'te Bosna’nın doğusunda bir partizan ailesinde dünyaya geldi. 23 yaşında Yugoslavya Halk Ordusu'nda subaylık kariyeri başladı. Mladiç silah arkadaşları tarafından disiplinli, sert bir subay olarak tasvir ediliyor ve kendi askerleri arasında da seviliyor. Orduda hızla yükselen Mladiç 1992 yılında Bosnalı Sırpların yeni kurlan ordusunda başkomutan oldu. Muhtemelen en geç bu tarihten itibaren de inandığı Yugoslavya'dan vazgeçip Sırpların yaşadığı tüm bölgeleri kapsayan Büyük Sırbistan düşüncesini benimsedi.

11 ayrı suçtan yargılanıyor

Bosna Savaşı sırasında Mladiç komutasında bir dizi savaş suçu işlendi. Srebrenitsa katliamının yanı sıra Saraybosna kuşatması sırasında 10 bin ölüm, başka cinayetler, tehcirler, tecavüzlerde de Mladiç’in sorumluluğu bulunuyor. 75 yaşındaki eski general 2011 yılından beri Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suçun da aralarında olduğu 11 ayrı suçtan yargılandı. Mladiç birçok Sırpın gözünde ise hâlâ bir kahraman. Babasının Sırbistan'da ve Bosna-Hersek’i oluşturan iki özerk entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti'nde hâla anıldığını söyleyen Darko Mladiç sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Ratko Mladiç İkinci ve Birinci Dünya Savaşı'nda başımıza gelenlerin tekrar yaşanmasını engelleyen bir savaş yürüttü, ki o zamanlar Sırp halkı korkunç kayıplar ve ağır bir soykırım yaşamak zorunda kalmıştı. Ve şimdi birileri bu savaşın simgesini yargılayarak Sırp halkını kurban olmaktan fail durumuna sokmaya çalışıyor.”

Srebrenitsa katliamından sağ kurtulan Nedzad Avdiç, Ratko Mladiç ismine bu kadar önem atfedilmemesi gerektiğini belirtiyor ve ekliyor:

"Mladiç bu siyasetin sadece bir simgesi ve sanıyorum mahkemenin kararı da Sırp siyasetçilerin soykırımı inkar etmekten vazgeçmesine, hukuki gerçekleri kabul etmelerine ve buna göre davranmalarına katkı sağlayacak. Ve elbette bizim nihayet barış içinde, çocuklarımızın başına benzer bir şey geleceği korkusu olmadan yaşayabilmemize de katkısı olacak. Ama dediğim gibi bu şu anda sadece bir ümitten ibaret.”

Srdjan Govedarica (ARD)

©Deutsche Welle Türkçe