"ÜÇLÜ KOALİSYON OLABİLİR" ZONGULDAK (A.A)

-"ÜÇLÜ KOALİSYON OLABİLİR" ZONGULDAK (A.A) - 29.05.2011 - TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, AK Parti'nin iktidarı dışındaki alternatifin, en az üçlü bir koalisyon olabileceğini belirterek, ''Anayasa referandumundaki o cephe, böyle bir görüntü vermeye başladı'' dedi. Şahin, Karabük'ün Ovacık ilçesindeki Ekincik köyünde babası Abdullah Şahin'in evinin bahçesinde Kanal 24 televizyon kanalının canlı yayına katılarak soruları yanıtladı.  Meclis başkanlarının seçimlere giderken aktüel konularla ilgili görüş beyan etmesiyle ilgili soru üzerine Şahin, ''Siyasi Partiler Kanunu'nun 24. maddesinde Meclis Başkanı ve başkanvekillerinin, mensubu bulundukları siyasi partilerin Meclis içi ve Meclis dışı faaliyetlerine katılamayacaklarını öngördüğünü ancak tekrar milletvekili adayı olmaları halinde bu hükmün uygulanmayacağının açık bir şekilde belirtildiğine dikkati çekti. Kendisinin de aday olduğunu, diğer siyasi parti adaylarıyla aynı haklara sahip bulunduğunu anlatan Şahin, ''Mensubu bulunduğum siyasi partinin icraatları, hedefleri konusunda tabii ki seçmenlerle görüşlerimi paylaşıyorum, propaganda yapıyorum. Seçim sonuçları ilan edildikten sonra en yaşlı üyeye geçici olarak görevimi devredene kadar Meclis Başkanlığı sıfatım devam ediyor. O nedenle mümkün olduğu kadar bir tartışmaya girmemeye özen gösteriyorum'' dedi. Şahin, Karabük'teki genel atmosferin nasıl olduğu sorusunu ''Biz inşallah seçim sonuçlarında 2 milletvekilinin tamamını da çıkaracağız. Ben hemşehrilerime güveniyorum. 2002-2007 seçimlerinde Karabüklü hemşehrilerimiz, tüm milletvekilliklerini AK Parti'ye vermiştir. Doğrusu 8,5 yıllık süre içerisinde AK Parti'nin iktidarında Türkiye'de ve Karabük'te önemli icraatlara imza atıldığını vatandaşlar biliyor. Tek parti icraatlarını Türkiye kullanmıştır, kullanmaya devam edecektir. Çok zevkli bir seçim çalışması yapıyorum'' diye yanıtladı. -''KARARNAMELERİN SAKLANDIĞINI BİLİYORUM''- AK Parti'nin 12 Haziran'dan sonra tek başına iktidarının devam edeceğine inandığını ifade eden Şahin, şunları kaydetti: ''Bir risk görmüyorum. Bunun alternatifi ne olabilir: AK Parti'nin iktidarı dışındaki alternatif, en az üçlü bir koalisyon olabilir. Anayasa referandumundaki o cephe, böyle bir görüntü vermeye başladı. CHP, MHP ve BDP, bu 'hayır' grubu, bu seçimlerde de aslında bir ve beraber hareket ederek 'AK Parti'yi acaba iktidardan uzaklaştırır mıyız' diye çalışma yapıyorlar. Özellikle CHP ve BDP arasında görülen işbirliği, çok açık şekilde ortaya çıktı. Birçok CHP'li çok rahatsız. Özellikle Kılıçdaroğlu'nun BDP ile işte Diyarbakır'da ve Hakkari'de söyledikleri, Anadolu'da ve batıda büyük tepkilere yol açmış. Böyle bir birliktelikten son derece rahatsızlık duyuyorlar. Düşünebiliyor musunuz böyle bir koalisyonu? Geçmişte koalisyon dönemlerini yaşadım ben. Bunlarla çok zaman kaybettik. Türkiye, eğer ekonomik büyüklük itibarıyla 26. sıradan 16. sıraya yükselmişse daha da yükselme imkanı varsa bu, tek parti iktidarın uyum içindeki çalışmasının sonucudur. Koalisyon hükümeti döneminde kararnamelerin saklandığını biliyorum.'' Şahin, AK Parti'nin 1,5 yaşındayken tek başına iktidara geldiğini, halkın sağduyusunun 12 Haziran'da da sandığa yansıyacağına inandığını belirterek, ''Bizim milletimiz, hizmet edeni bilir, hizmet etmeyeni de uzaklaştırır'' dedi. -''MİLLET AFFETMEZ, SANDIKTA HESABINI SORAR''- Vatandaşların AK Parti'ye alternatifin ne olacağını değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, şunları söyledi: ''Düşündükleri alternatif, Silivri ile Kandil işbirliği gibi manzara var. Bir parti, önemli dava sebebiyle tutuklanmış cezaevinde olanları Meclise taşımak istiyor. Bu siyasi parti, birkaç aydır hiç dokunulmazlıklardan bahsetmez oldu. Her konuşmasında 'dokunulmazlıkları kaldıralım' diyordu, şimdi niye bahsetmiyorsunuz? Hani dokunulmazlıkları kaldıracaktınız? Siz, cezaevindeki kişileri cezaevinden çıkarıp dokunulmazlık zırhına büründürmek istiyorsunuz, bu ne samimiyetsizliktir. Çeteler, teslim almış. Bazı siyasi partileri, çeteler yönlendiriyor. Türk siyasi hayatında böyle bir şey görülmemiştir. Bir takım cezaevindeki kişileri oradan kurtarmak için 'yargı bırakmıyor, biz hiç olmazsa böyle bir yolla cezaevinden kurtarılım' diye siyaseti alet ediyorsunuz. Siyasete itibar kaybettiriyorlar. Siyasi yolla ülkeye hizmet etmeye çalışacaksınız, hem de bu yolla kirleteceksiniz. Bunu millet affetmez, sandıkta hesabını sorar.'' ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile grup başkanvekilliği döneminde de parlamentoda çalıştınız, büyük fark mı oluştu, o zaman da mı böyleydi'' sorusunu Şahin, şöyle yanıtladı: ''Danışma Kurulu Toplantıları ile biz grup başkanvekilleriyle haftada birkaç kez birlikte oluruz. Sayın Kılıçdaroğlu da bu toplantılara gelirdi, orada mutlaka bir grup önerisi olurdu onunla ilgili görüşme yapardık. Ben sakin biri olarak bilirim Kılıçdaroğlu'nu ama siyasete atıldıktan sonra bir değişim var, kavgacı üslup benimsedi. Maalesef ağzından zaman zaman kamuoyunun çok da yadırgadığı birtakım cümleler de döküldü, onları da tamir edemedi doğrusu, özür de dileyemedi. Siyaset, ciddi bir tecrübe ister, lider olmak kolay değildir ama çok çelişkiler içerisinde olduğunu görüyorum. Bir demeci, diğerini tutmuyor. Bir siyasi, özellikle anamuhalefet partisi lideri, Türkiye'nin her yerinde aynı üslubu benimsemelidir. Bu, vatandaşın dikkatinden kaçmıyor.'' -''ÖNCE KENDİNİZE BAKIN, NEDİR BU REZALET?''- TBMM Başkanı Şahin, kasetlerle siyasete bir müdahale olduğunu düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine şunları söyledi: ''Çok ilginçtir, istifa etmek durumunda kalan kasetleri yayımlanmış veya yayınlanacağı ifade edilmiş kişiler, hemen istifa ettiler. Demek ki hem milletvekilliğinden, hem partideki görevinden, hem de siyasi partisinden istifa etmelerini gerektiren bir şey var. Bunların bir kısmı kamuoyuna yansıdı. Ne var, kim ne yapmak istiyor, hangi sebeple bu görüntüler çekilmiş, bunun açıklanması, arkasında olanların tespiti gerekiyor. Bu konuda bu arkadaşlara çok önemli görevler düşüyor, bunlar şikayet bile etmediler biri dışında. Cumhuriyet savcıları, bunları çağırıp bilgilerine başvuracak. Bu arkadaşlarımız görüntüler nerede çekilmiştir, buralara kimler girip çıkar, anahtarı kimdedir gibi bilgileri verirse Cumhuriyet savcıları tabii emrindeki güvenlik güçleriyle, istihbaratla birlikte bunları çözebilir ama siz bilgi vermezseniz, adeta bunu unutturmaya çalışırsanız o zaman bunun üstüne gitmek de işin iç yüzünü öğrenmek de çok zor olur. Bunu, mağduriyet gibi gösterip avantaj elde etmek gibi yola girdiklerini görüyorum.'' Yanlışlıklardan hareketle bir siyasi partinin ''bunu kullanarak daha fazla oy olabilir miyiz'' demesi durumunda ciddi etik sorunu olacağını anlatan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: ''O zaman iyi bir şey yaptılar, niye istifa ettirtiniz bunları? Yani vatandaşın bu sebeple size daha fazla oy vereceğini düşünüyorsanız, kalsaydı partinizde, hatta madalya bile verin; şimdi oyunuzu artıracaksa bu işler. Madalya verin 'çok iyi bir şey yaptınız' diye. Böyle bir şey olabilir mi? Çıkıp birilerini suçluyorlar. Önce kendinize bakın, nedir bu rezalet? Siyasi partinin genel başkan yardımcılarının tamamına yakını, birtakım yanlış ve kamuoyunun yadırgayacağı işler yapmışlarsa niye başkalarında arıyorsunuz kabahati? Evet, doğru değil, bir siyasi partinin bu yolla köşeye sıkıştırılması, bunun üzerine gidilmesi tasvip edilecek şey değil ama böyle bir durumla karşılaşınca başkalarını suçlamayın.'' Şahin, MHP'nin barajı geçip geçmeyeceği tartışmaları hatırlatılarak seçimlerde CHP ve MHP için öngörünüz var mı sorusunu ''Ben barajı geçer mi geçmez mi bu konuda bir siyaset yorumcusu gibi değerlendirme yapmayayım. Siyasi rakiplerimizin herhangi birinin bu yolla yıpratılarak avantaj elde edilmesini etik açıdan hiçbir zaman doğru bulmam. Hiçbir zaman böyle bir beklenti içinde değiliz. Siyasi yarışın eşit şartlarda yapılması gerekir, buna inanıyorum. Bu kasetleri kim, hangi amaçla çıkarmıştır, bunun açıklığa çıkması lazım. İstifa edenlerden biri Recai Yıldırım ile ilgili kasetteki konuşmalar gazetelerde yayımlandı. Orada Genel Başkan Devlet Bahçeli ve yönetimi ağır şekilde eleştiren ifadeler var. Bu internet sitesinde görüntüleri yayımlayanların farklı ülkücüler var ya onların, genel merkez ve Devlet Bahçeli'yi eleştirmesiyle istifa durumunda kalanların özel görüşmelerindeki eleştirileri birbirleriyle örtüşüyor. Gazetelerde çıktığı için söylüyorum. O sayfaları takip ettiğim için değil. Yani 'parti içi çekişmelerin bir takım sonucu mudur' diye düşünmeden edemiyor. Bu işi açığa çıkaracak olan yargıdır.''