"Verdiğimiz sözlerin arkasında duralım" KIZILCAHAMAM (A.A)

-"Verdiğimiz sözlerin arkasında duralım" KIZILCAHAMAM (A.A) - 17.10.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Devletimizin şekli henüz belirlenmeden, Cumhuriyetimiz henüz ilan edilmeden kurulan ve İstiklal mücadelemizi yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi, 91 yıllık birikimiyle yeni bir anayasayı yapacak kudrettedir. Yeter ki yüz yüze konuşalım, yeter ki birbirimize ses geçirmez ideolojik duvarların ardından seslenmeyelim, yeter ki bürokratik ideolojilerin refleksiyle ya da marjinal önkabullerle meşruiyet zemininden ayrılmayalım. Millete verdiğimiz sözlerin arkasında duralım ve milletin mutluluğunda hissedar olalım'' dedi. Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen ve 3 gün süren İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın bitiminde bir değerlendirme konuşması yaptı. Yaptığı konuşmada yeni Anayasa çalışmaları konusunda değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, Türk Milletinin, hür iradesiyle egemenlik hakkını kayıtsız, şartsız kullanma yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğini ifade etti.  Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Meclisimiz, milletten aldığı bu yetkinin hakkını en doğru şekilde verecektir. Birinin veya bazı marjinal grupların söyledikleri mi doğru, yoksa bu Parlamentonun genelinin söylediği mi doğru? Eğer demokrasiyi konuşuyorsak, burada kalkıp da biz birinin, birilerinin veya azınlıkların çoğunluğa tahakkümüne evet diyemeyiz ama azınlığın hukukunu korumanın da idraki içinde olduğumuzu özellikle ifade etmek isterim.  Devletimizin şekli henüz belirlenmeden, Cumhuriyetimiz henüz ilan edilmeden kurulan ve İstiklal mücadelemizi yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi, 91 yıllık birikimiyle yeni bir anayasayı yapacak güçtedir, kudrettedir. Yeter ki yüz yüze konuşalım, yeter ki birbirimize ses geçirmez ideolojik duvarların ardından seslenmeyelim, yeter ki bürokratik ideolojilerin refleksiyle ya da marjinal önkabullerle meşruiyet zemininden ayrılmayalım. Millete verdiğimiz sözlerin arkasında duralım ve milletin mutluluğunda hissedar olalım. Mesele budur. Bunu yapalım. Millet egemenliğinin tam olarak tahakkuk etmesinin olmazsa olmaz şartı, sağlam bir temel üzerinde insanı ve toplumu esas alan, bütün kurumları hukuk zeminine çeken yeni bir anayasadır. Bakınız, mevcut Anayasaya göre devletimizin kurumları var, bir de Anayasal kurumlar var. Anayasal kurumların devletin üzerinde birer devlet görüntüsü vermesi, yıllarca bu ülkeye, bu millete büyük bedeller ödetmiştir. Vatandaşı yok sayan, vatandaşlık aidiyetini yaralayan bir anayasa ile bulunduğumuz noktadan ileriye gidemeyiz. Eski vehimleri terk edelim ve bütün vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne aidiyetlerini perçinleyelim. İki temel ilkeyi artık tam olarak hayata geçirelim. 'Adalet mülkün temelidir' sözü, artık sadece mahkeme duvarlarında kalmasın. Unutmayalım ki buradaki mülk, devlettir. Devlet ise milletindir, millete aittir. Bunun için diyoruz ki: Yeni bir anayasa ile her vatandaşımızın hukukunu güvenceye almak zorundayız. Bunun için diyoruz ki bu ülkede kimse ama kimse 'kiracı' değildir, herkes ev sahibidir ve bu devletin sahibidir. İstiyoruz ki 'Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir' ilkesi de artık sadece TBMM Genelkurul salonunu süsleyen bir cümle olmasın. Millet, egemenlik hakkını kendi eliyle kullansın ve korusun.'' -''Bu ülkede yaşayan 74 milyon canın emaneti bizim omuzlarımızdadır''- AK Parti ailesinin; Türkiye'yi hak ettiği aydınlık yarınlara, milletin hayali olan mutlu ve müreffeh geleceğe taşıma azmiyle, sevdasıyla yola çıkan bir siyasetin temsilcileri, bir büyük ailenin mensupları olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, dertlerinin milletin derdi, sevinçlerinin de yediden yetmişe bütün milletin sevinci olduğunu dile getirdi.  AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu: ''Batıdan doğuya, kuzeyden güneye Türkiye'nin meselesi bizim meselemizdir. Bu sebeple bu salonu dolduran mümtaz topluluğun sayısı fiziki imkanlarla sınırlı olsa da inanıyorum ki milletimizin her bir ferdi, ruhuyla, kalbiyle, umut ve heyecanlarıyla burada bizimle birliktedir. Sadece Ankara değil, İstanbul değil; Kars da Muğla da Ordu da Sivas da Tekirdağ da Şırnak da Kilis de bütün beklentileri, bütün umutları ve hayalleriyle buradadır. Çünkü AK Parti, sadece batının ya da doğunun değil, sadece güneyin ya da kuzeyin değil, sadece kıyının, kumsalın, köşenin değil, 780 bin kilometrekarelik bu büyük vatanın her bir karışının partisidir. AK Parti, sadece Türkiye'nin partisi değil, dünyanın partisidir. Mogadişu'dan Saraybosna'ya, Şam'dan Üsküp'e, Sana'dan Bişkek'e, Abu Dabi'den İslamabad'a, Gazze'den Bingazi'ye, Priştina'dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne dünyanın neresinde bir mazlum varsa AK Parti onun yanı başındadır. Biz böyle bir partiyiz. Türkiye'deki seçim sonuçları sadece 81 vilayetimizde değil, kalbi kırık olan uçsuz bucaksız bir coğrafyada yüz milyonlarca insan tarafından coşkuyla takip edilmiştir. İnanıyorum ki AK Parti'ye gönül veren herkes, bu büyük sorumluluğu ruhunun derinliklerinde hissediyor. Öyle olmasaydı bu kadar geniş bir coğrafya ile gönül köprüleri kuramazdık. AK Parti, birlikten, bütünlükten yana olduğu için, ufkunu geniş tuttuğu için milletimiz tarafından coşkuyla sahiplenmiştir. Bu gerçek 12 Haziran'da bir kere daha ortaya çıkmış, AK Parti bu ülkenin her şehrinden, her bölgesinden, her köşesinden oy almış, destek almış, teveccüh görmüştür. Her yaş grubundan, her gelir grubundan, her inanç grubundan tüm insanımızın ortak umudu, ortak coşkusu ve heyecanı olmuştur. Dolayısıyla her vekil arkadaşım sadece bölgesinin değil, bir uçtan bir uca bütün Türkiye'nin milletvekilidir. Kendimizi, kendinizi öyle görüyoruz. Bu ülkede yaşayan 74 milyon canın emaneti ayrım yapmaksızın bizim omuzlarımızdadır. Bu emaneti taşımak kolay değildir. Çünkü burada sevda var. Bu yük, ağır bir yüktür. Ancak bu büyük mesuliyet, dirayetle yerine getirebilenler için başka hiçbir şeyle kıyas edilemeyecek bir onur kaynağıdır. 9 yıllık iktidar dönemimizde milletimiz artan bir teveccühle bize bu bahtiyarlığı fazlasıyla yaşattı. Biz de gece gündüz demeden çalışarak onların beklentilerini karşılamanın, hayallerini gerçeğe dönüştürmenin gayreti içinde olduk. Allah'a hamdolsun ki mahcup olmadık. Milletimizin umutlarını, hayallerini kırmadık. Yine milletimizin büyük desteği ve fedakarlığıyla Türkiye'yi girdiği karanlık girdaplardan el birliğiyle çıkardık, bugünlerden çok daha parlak bir geleceğin eşiğine getirdik.''