"YASAĞA KARŞI ÇIKMA BELLİ PARTİLER İÇİN BİR SUÇLAMA" ANKARA (A.A)

-"YASAĞA KARŞI ÇIKMA BELLİ PARTİLER İÇİN BİR SUÇLAMA" ANKARA (A.A) - 07.10.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''AK Parti ve geçmişte diğer partilerin başörtüsü yasağına karşı çıkmaları anayasal bir suç olarak kabul edilmiştir ve laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmakla partiler suçlanmıştır ama bu sadece belli partiler için bir suçlamadır. Maalesef başka partiler için bu hiçbir zaman suçlama sebebi olmamıştır'' dedi.  RTÜK ve Televizyon Yayıncıları Derneğinin işbirliğiyle hazırlanan ''İyi Uykular Çocuklar Projesi'nin tanıtım toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, ''Artık garip olan, anlaşılmaz olan, dünyaya izah edemediğimiz bu yasaklardan kurtulmanın zamanıdır. Ama bu yasaklar madem anayasada, madem kanunlarda yok sadece birilerinin zihinlerinde vardır; ya onlardan kurtulacağız yani onlar artık bu konularda yasak kelimesini konuşmaktan vazgeçecekler ya da siyasi irade bu konuda onlara bakmadan kendi kararını verecektir.  Dolayısıyla AK Parti hakkında en son açılan kapatma davasının argümanları içerisinde yer alan bu konuyu yine AK Parti hakkında yeni bazı tezgahlar düzenlemeyi amaçlayan insanlara yem etmek niyetinde değiliz. bu özgürlükler hepimiz içindir. ve bunu gerçekleştirmek de elbette bütün siyasilere düşen bir görevdir. iyi günler göreceğiz dediğim zaman ta Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu adam ne demek istiyor diye kulaklarını dikmişlerdi bakın üç seneden beri Türkiye'de çok güzel şeyler oluyor. Bundan sonra da çok güzel şeyler olacak, Türkiye özgürleşiyor, Türkiye demokratikleşiyor.'' Arınç, bir gazetecinin ''yasaklar zihinlerde dediniz, yani yasal bir düzenlemeye gerek yok mu?'' sorusu üzerine, ''Orasını açık bıraktım üzerinde biraz daha çalışmanız gerekli'' diye konuştu. -''HALK MASUMDUR, TERÖR ÖRGÜTÜ VARDIR VE ZULMETMEKTEDİR'' Arınç, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın dizilerde Kürtlerin kötü ve çirkin gösterildiği tepkisinin sorulması üzerine, şunları söyledi: ''Okudum onu o önemli bir konu bir siyasi parti genel başkanı bir konuda iddiada bulunuyorsa biz bunu ciddi buluruz, değerlendiririz ve gereğini yaparız. Ancak ben bu konuda Radyo Televizyon Üst Kurulumuza yazılı bir şikayette bulunuldu mu ya da herhangi bir görüş bildirildi mi diye sordum. Sayın Demirtaşın sanıyorum o anda gazetecilere söylediği bir konudur. Şu ana kadar Demirtaş ve BDP temsilcilerinin herhangi birisinin Radyo Televizyon Üst Kurulumuza bu dizilerle ilgili bir şikayeti olmamış olabilir. Bu dizilerle ilgili vatandaşların şikayette bulunduklarını biliyorum, bazıları için de müeyyide uygulandığını biliyorum ancak ben şunu gözlemledim, orada ismi geçen dizilerden bir kısmını ben de izliyorum, bu dizilerden özellikle güneydoğu hayatını yansıtan birilerinde şu yapılmaya çalışılıyor, halk masumdur, terör örgütü vardır ve zulmetmektedir. Terör örgütü sadece masum vatandaşlara değil kendi bünyesindeki kişilere bile işkence uygulamaktadır. Terörü doğuran sebepler ve sonuçlar anlatılmaya çalışılıyor ama ben bu konuda bir itiraz varsa ve özellikle Sayın Demirtaş dikkati çekiyorsa Kürt kökenli vatandaşlarımızın tümünü ilgilendiren ve yanlış algılamalara yol açabilecek tehlikeli yönleri varsa RTÜK bu konuda göreve hazırdır. Lütfen itirazlarını yapsınlar, şikayetlerini yapsınlar, gözden kaçanlar da olabilir ama bu dizilerde temel prensibin ülkemizin birliğini, dirliğini çok önemseyen televizyonlarımız için masum halkımızla teröristi birbirinden ayırmak ve de terörü doğuran sebepleri yok etmek üzere iyi zihinlerde iyi algılamalar meydana getirmek çabası olduğunu düşünüyorum. biz kimseyi tahrik etme, kimseyi birbirini üzerine düşmanlık yükleme niyetinde değiliz. Sayın Demirtaş lütfen bu konudaki düşüncelerini bize RTÜK'e bildirirse bundan ayrıca mutlu oluruz.'' -''...SAYGI GÖSTERMEMİZ LAZIM''- ''Mademki artık bu yasak anlamsız kaçıyor, artık iş bana düştü'' diyerek birilerinin bir çaba içine girmesi gerektiğini vurgulayan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''CHP içerisinde sizler televizyonlara çıkarıp konuşturuyorsunuz, Bu yasağın devam etmesinde ısrar eden milletvekilleri var ve bunu sayın genel başkanlarına karşı bir eleştiri, bir protesto olarak götürüyorlar. Burada liderlik ön plandadır. Liderlik artık başörtüsü yasağının, türban nedir, başörtüsü nedir, bunların ayrıntılarına girmeden model vermeden konuşulmasında ve bunun bir yasa hale getirilmesinde fayda olabilir diye düşünüyorum.  Bir bayanın başını nasıl örtmesi gerektiğini, ne kadar örtmesi gerektiğini bizim tarif etmemiz kadar kepazelik olamaz. Biz kadınları kategorize etmiyoruz, başı açıklar, başı kapalılar, onlar iyi, bunlar kötü. Çok kötü bir ayrımcılık olur. Başını açana veya kendisini bu şekilde ifade edene ne kadar saygı gösteriyorsak, başını şu veya bu şekilde örten kadına karşı da aynı saygıyı göstermemiz lazım. Bunlar iyidir, bunlar kötüdür, bu alçakça bir yakıştırmadır. Hiçbir zaman böyle bir kategorizasyon içerisine girmedik ama bizim önümüze böyle bir madde getirildi. Kim tarafından getirildiğini az çok bilirsiniz, çünkü onlar bugün bile öyle bir madde olsaydı iyi olacaktı diye konuşuyorlar. Alttan bağlanacak, perçem çıkacak, böyle olacak, bu kadına karşı en büyük saygısızlıktır. Biz onlara başını nasıl istiyorsan öyle ört deme noktasındayız. Umarım bu çok daha demokratik çok daha özgürlükçü bir yaklaşım olur.''