"YÖNETMELİK TAPDK'NIN KENDİ ÇALIŞMASI" ANKARA (A.A)

-"YÖNETMELİK TAPDK'NIN KENDİ ÇALIŞMASI" ANKARA (A.A) - 16.01.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunun (TAPDK), alkollü içkilerle ilgili yönetmeliğini değerlendirirken, ''Bu tamamen kurulun kendi inisiyatifiyle başlattığı bir çalışma. Onlara herhangi bir talimat vermemiz söz konusu değil'' dedi. Babacan,  katıldığı bir televizyon programında gündeme ve ekonomiye ilişkin soruları yanıtladı.  Son dönemde benzin fiyatlarının artışına yönelik bir soru üzerine Babacan, bu artışın dünyadaki petrol fiyatları, döviz kurundaki dalgalanmalar, dağıtım şirketlerinin karı ve vergilendirmeyle ilgili unsurları içerdiğini anlattı. Petrol fiyatları arttıkça akaryakıt fiyatlarının kaçınılmaz olarak arttığını ifade eden Babacan, ''Bazen haberlere bakıyorum sanki bir kamu kuruluşu ya da devletin bir kurumu oturmuş zam kararı vermiş böyle değil. Serbest piyasa artık. Sadece bizde değil akaryakıt fiyatları bütün dünyada artıyor'' dedi. Devletin artık bu işin içinde olmadığını, TÜPRAŞ'ın ve akaryakıt dağıtım şirketlerinin özelleştirildiğini, özel sektörün de bu akaryakıtı döviz ödeyerek ithal ettiğini ifade eden Babacan, ''Yani zam geldi, zam yapıldı derken biraz da öyle bir hava oluşturuluyor ki haberlerde, manşetlerde (yine bunu hükümet yaptı) gibi algılanıyor. Böyle bir şey yok. Tamamen özel sektör yürütüyor bunu'' diye konuştu. Babacan, petrol fiyatlarının, döviz kurunun ve dağıtım şirketlerinin kar oranlarının arttığını ancak 2010 yılının başından bu yana akaryakıttaki verginin sabit tutulduğunu ve artmadığını söyledi. 2011 sonuna kadar da akaryakıt vergisini artırmayacaklarını açıkladıklarını ifade eden Babacan, verginin yüksek olduğunu ancak bunun 2002 yılından önce de böyle olduğunu kaydetti. Ali Babacan, ''Vergiyi düşürme durumu söz konusu olabilir mi'' sorusunu yanıtlarken bütün giderlerin arttığı bir dönemde akaryakıttaki vergi oranını sabit tutarak aslında reel anlamda bir miktar düşüş sağlamış olduklarını söyledi. Bütçe dengelerinin çok önemli olduğunu, bütçe dengelerini sarsıcı, bütçede açığı büyütücü adım atmalarının mümkün olmadığını kaydeden Babacan, şöyle konuştu: ''Bu konuya bir kapı araladığınızda bu açık büyüyecektir. Bu açık kadar devlet daha fazla borçlanacaktır. Bu daha yüksek faiz olarak gelip tekrar vatandaşa dönecektir. Burada birinci öncelik şudur. Akaryakıt Türkiye'de bol miktarda, her an bulunuyor olması, isteyenin istediği kadar akaryakıt alıyor olması bu temel öncelik. Olmayan enerji en pahalı ve en kıymetli enerjidir. Türkiye yaşadı bunu. Benzinin karneyle satıldığı günleri unutmamamız lazım. Ben şuna üzülüyorum; petrol fiyatı artıyor, kur artıyor, bayi karı artıyor, vergi sabit duruyor, dönüp niye vergi düşmüyor deniliyor. Bu tamamen kolaycılığa kaçmak. Bu vergiyi sabit tutmak dahi bugünün dünya şartlarında bugünün ortamında gerçekten reel anlamda bir kaybı içeriyor. Vergi indirimlerinin karşılığını nereden nasıl bulacağınızı açıkça ortaya koymadan böyle bir şeyi yaptığınızda bugünkü dünya ortamında bunun bedeli çok ağır olur.'' ''Benzin fiyatlarının düşmesi için akaryakıt bayilerine hükümet olarak uyarıda bulunamaz mısınız'' şeklindeki soruya Babacan, bu konunun bağımsız bir kurum olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) yetkisinde olduğu yanıtını verdi. İşin o noktaya gitmesini istemediklerini ifade eden Babacan, sektörün bunu kendi içerisinde dengelemesi gerektiğini belirtti.  -BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI- Vergi borçları ve diğer borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili tasarının hangi aşamada olduğuyla ilgili soru üzerine de Babacan, söz konusu tasarının içeriğinin genişletildiğini, sadece borçlarla ilgili değil, istihdamla, bankacılıkla, esnafla, iş gücü piyasasıyla ve bir çok konuyla ilgili düzenlemeler getirildiğini söyledi. Babacan, tasarının genel kurulun gündemine alındığını ve son aşamaya geldiğini kaydetti. -TAPDK YÖNETMELİĞİ- Alkol konusunda yasaklamalar getirildiği yönünde son günlerde yapılan eleştirilerin hatırlatılması üzerine Babacan, bu düzenlemeleri bağımsız bir kurum olan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Denetleme Kurumunun yaptığını söyledi.  Burada 7 kurul üyesinin anayasa, mevzuat ve dünya uygulamalarına bakarak alkollü içecekler ve sigara piyasasıyla ilgili düzenlemeler yaptıklarını anlatan Babacan şöyle konuştu: ''Son yaptıkları ve çok tartışılan yönetmelikle ilgili söylüyorum. Bu tamamen kendi inisiyatifleriyle başlattıkları bir çalışma. Ben kurumla ilişkili bir bakan olarak söylüyorum onlara herhangi bir talimat vermemiz söz konusu değil. Kurul her bir yönetmelik maddesini oylayarak bu yönetmeliği hazırladı.  Kurul karar alıyor ve sadece Resmi Gazetede yayımlanma aşamasında Başbakanlığa geliyor. Bugün gelişmiş bütün ülkelerde alkol ve sigarayla ilgili düzenlemeler bulunuyor.'' Bugün ABD'nin bazı eyaletlerinde süpermarketlerde çocukların girip çıktığı ortamlarda içki satışının yasak olduğunu ifade eden Babacan, ''Öyle bir hava oluşturuluyor ki sanki Türkiye bunu ilk defa yapıyor ve bu Türkiye'deki özgürlük alanını daraltıcı, kısıtlayıcı, Türkiye'yi farklı bir rejime sürüklemeye çalışan bir adım olarak değerlendiriliyor'' dedi. Kurulun söz konusu yönetmelik üzerinde 7-8 ay çalıştığını, her aşamada sektörle istişarelerde bulunulduğunu anlatan Babacan, şöyle devam etti: ''Şu olabilir, bu düzenleme uygulamaya girdikten sonra öngörülemeyen çok ciddi çok sıkıntılı yada anayasaya yasalara uyumsuzluk gösteren yönleri varsa bunlara kurul tekrar bakar. Ama açıkçası ciddi bir sakınca, problem ben görmüyorum. Bence yerinde bir düzenleme. Burada hükümetin talimatla böyle bir şey yaptırması mümkün değil çünkü Kurul bağımsız.  Bugün belli yaşın altındaki gençlerimizin çocuklarımızın kötü davranışlara, kötü sonuçlara sebep olabilecek alışkanlıkları kazanmasını önlemek ancak belli bir olgunluğa belli bir yaşa ulaştıktan sonra kendi hür iradesini kullanmasına izin vermek gayet tabii bir yaklaşım. Burada bizim kaygılarımız toplumsal kaygılardır. Onun ötesinde bir niyet yoktur.  Yeni düzenlemeye tek tek bakın sadece Türkiye'de uygulanan bir madde bulamazsınız. Hangi maddeye bakarsanız bakın en azından 5-10 ülkede vardır bunlar. Bizim türettiğimiz icat ettiğimiz uygulamalar değil. Burada İran'dan, Suudi Arabistan'dan bahsetmiyoruz, gelişmiş demokrasilerden bahsediyoruz, ABD'den Avrupa'dan gelişmiş ülkelerden örnekler bunlar.''