Aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir’in bulunduğu 39 baro, ortak bir açıklama yaparak KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HBB) davasında aralarında Selçuk Kozağaçlı'nın da bulunduğu 18 avukata 18 yıl 9 ay ile 2 yıl 13 ay 15 gün arasında hapis cezaları verilmesine tepki gösterdi. Açıklamada "Özetle, polis fezlekeleri mahkeme kararı haline getirilerek, meslektaşlarımız hakkında mahkumiyet kararları verilmiştir. Ceza Usul Kanununda yer alan, ceza yargılamalarında geçerli olan sözlü duruşma ve sözlü savunma yok sayılmıştır. Bağımsızmış, tarafsızmış gibi bile davranmayan, yargının görüntüsünü bile katlanılmaz kılan, adil yargılama bir yana, yargılama bile yapılmadan gerçekleştirilen bu hukuk katliamını görünür kılıyoruz. Tarihe geçsin: Bırakınız adil yargılanmayı, bu bir yargılama bile değildir!" denildi.
TIKLAYIN-ÇHD'li avukatlara ceza yağdı
39 baro tarafından yapılan ortak açıklama şöyle:
Dün, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 18 meslektaşımız hakkında, 3 yıl dokuz aydan 18 yıl dokuz aya kadar varan hapis cezaları verilmiş, iki meslektaşımız hakkındaki dosya ise tefrik edilmiştir.
Soruşturmanın en başından bugüne kadar kamuoyunca yakından izlenen süreç, olağandışı ve olağanüstü hukuk düzenlerinde bile benzerine rastlanmayan bir şekilde gelişmiştir.
Düzenlenen iddianame sonucunda yargılamaya konu eylemlerin birçoğu ile ilgili görülmekte olan derdest bir dava varken, tartışmalı bazı kanıtlar eklenmek suretiyle yeni bir soruşturma başlatılmış, meslektaşlarımız bir yıla yakın tutukluluk süresinden sonra mahkeme önüne çıkabilmişlerdir.
Günler süren duruşma sonunda, iddia makamının tutukluluğun devamına ilişkin mütalasına karşın, suçun vasıf ve mahiyetinin değişme olasılığına, AİHM’in uzun tutukluluk sürelerine ilişkin kararlarına ve yargılanan kişilerin avukat olmalarına özel vurgu yapılarak, meslektaşlarımızın tahliyelerine oybirliğiyle karar verilmiş, savcılığın itirazı üzerine, aynı mahkeme heyetince, henüz bir gün bile geçmeden, bu kez, tahliye edilen meslektaşlarımızın bir kısmının yeniden tutuklanmasına ilişkin yakalama kararı verilmiştir. Bu kararın hemen ardından, mahkeme heyeti üyelerinin bir kısmının görev yeri değiştirilmiştir.
Görev yerleri değiştirilen mahkeme heyetinin yerine, soruşturma aşamasında verilen tutuklama kararı altında imzası bulunan hakimler atanarak, doğal hakim ilkesi yerle bir edilmiştir.
Nitekim, yeni atanan heyet doğal bir heyet olmadığını devam eden duruşmalardaki tavrıyla göstermiştir.
Şubat - Mart 2019 aylarında yapılan tutukluluğun incelenmesi oturumlarında; sanık müdafilerinin, sanıkların duruşmada hazır edilmelerine yönelik talepleri reddedilmiş, bunun üzerine yapılan reddi hakim talepleri de yerinde görülmeyerek sanık müdafiileri duruşma salonundan çıkarılmış ve “sanki mahkûmiyet hükmü kurulmuşcasına gerekçelendirilerek” sanıkların tutukluluklarının devamına karar verilmiştir.
Mahkeme heyeti, duruşmalar sırasında birçok kez savunma makamını duruşma salonundan çıkartarak adeta savunmasız yargı yaratma çabası içine girmiştir.
İkinci duruşmanın ara kararıyla savunma makamına 18 Mart 2019 tarihli duruşmaya kadar kovuşturmanın genişletilmesi ve tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmalarına ilişkin süre verilmiş olmasına karşın bu sürenin bitmesi sanık ve müdafilerinin talepte bulunması beklenmeksizin dosya mütalaa icin savcılığa gönderilmiştir. Görevli savcının mütalaa vermemesi üzerine mahkemece mütalaa talebi yenilenmiş, bu talebin, duruşma savcılığınca yerine getirilmemesi üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca duruşma savcısı değiştirilmek suretiyle, yeni görevlendirilen savcı tarafından mütalaa verilmesi sağlanmıştır.
18 Mart 2019 tarihinde, henüz duruşma başlar başlamaz, yargılamayı yapan mahkeme heyeti tarafından alelacele oluşturulan ara kararla, ikinci duruşmadan sonra geçen 35 günlük sürede beyanda bulunulmadığı, makul sürede kovuşturmanın genişletilmesi talebinde bulunulmadığı gerekçe gösterilerek; celse arasında dosyanın esas hakkında mütalaa için savcılığa tevdi edildiği, tüm bu sebeplerle de kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddine karar verildiği açıklanmıştır.
Ancak, yargılama yapan mahkemenin, bir önceki celse kurmuş olduğu ara kararında yer almamasına ve tevsii tahkikat talepleri sunulmamış ve henüz tevsii tahkikat hususunda karar verilmemiş olmasına rağmen, mahkeme heyeti tarafından adeta zorla mütalaa aldığı gerçeği gözlerden kaçmamıştır.
Özetle, mahkemece, sanık meslektaşlarımız ve müdafileri tarafından, gerek UYAP üzerinden ve gerekse duruşma sırasında kovuşturmanın genişletilmesi talepleri konusunda değerlendirme yapmak bir tarafa, okumaya dahi gerek duymaksızın “makul sürede beyanlarda bulunulmadığı” gerekçesiyle, savunma makamının bütün talepleri reddedilmiştir.
Mahkeme heyeti adeta kendi hukukunu yaratmış, ceza usul hukukuna, olmayan bir makul süre kavramı hediye etmiştir.
16'sı Baro Başkanı, üçü TBB Yönetim Kurulu üyesi olmak üzere, yüzlerce avukat arasından, her bir sanık için sadece bir avukata 'lütfen' söz verilmiş, dile getirilen ısrarlı talepler yine mahkeme heyeti tarafından reddedilmiştir.
Duruşmanın ikinci gününde söz verilen sanıklardan Av. Selçuk Kozağaçlı, "Arama tutanağında yer almayan delillere dayalı olarak yargılama yapılmaya çalışıldığını, 20’yi aşkın belgenin sahte olduğunu, sahte belgelerle karar verilemeyeceğini, hakimlerin devletin emrinde ve devlet erki içinde yer aldığını fark ettiğini; ama, bu erkin yargı erki olmadığından emin olduğunu, bu sebeple hakimleri reddettiğini" ifade etmiş, bunun üzerine mahkeme başkanı sanık ve müdafilerini duruşma salonundan çıkararak duruşmaya ertesi güne kadar ara vermiştir.
Dün de duruşma salonunda sanık ve müdafileri olmaksızın, boş salona mahkumiyet hükümleri açıklanmıştır.
Özetle, polis fezlekeleri mahkeme kararı haline getirilerek, meslektaşlarımız hakkında mahkumiyet kararları verilmiştir. Ceza Usul Kanununda yer alan, ceza yargılamalarında geçerli olan sözlü duruşma ve sözlü savunma yok sayılmıştır. Bağımsızmış, tarafsızmış gibi bile davranmayan, yargının görüntüsünü bile katlanılmaz kılan, adil yargılama bir yana, yargılama bile yapılmadan gerçekleştirilen bu hukuk katliamını görünür kılıyoruz. Tarihe geçsin: Bırakınız adil yargılanmayı, bu bir yargılama bile değildir!
Bu nedenle 20.03.2019 tarihinde açıklanmış olan mahkeme ilamı hukuka aykırı tesis edilmiştir. Adil yargılanma hakkı ile ceza usul kanunu ve mevzuat hükümleri mahkeme heyeti tarafından defalarca ihlal edilmiştir. Adalet arayışında olduğumuz bugünlerde meslektaşlarımız hakkında kanunsuz yöntemlerle hüküm kurulduğundan, bu açıklamayı yapma zaruretimiz doğmuştur. Savunma susmayacak, susturulamayacaktır. Kamu oyuna saygı ile duyurulur.
Adana Barosu Başkanı Veli Küçük
Ağrı Barosu Başkanı Mehmet Salih Aydın
Amasya Barosu Başkanı Melik Derindere
Ankara Barosu Başkanı R.Erinç Sağkan
Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan
Artvin Barosu Başkanı Ali Uğur Çağal
Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt
Balıkesir Barosu Başkanı Erol Kayabay
Batman Barosu Başkanı Abdülhamit Çakan
Bingöl Barosu Başkanı Hanifi Budancamanak
Bolu Barosu Başkanı Sabri Hendekçi
Burdur Barosu Başkanı Ramazan Gedik
Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun
Çanakkale Barosu Başkanı Bülent Şarlan
Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan
Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın
Düzce Barosu Başkanı Azade Ay
Eskişehir Barosu Başkanı Mustafa Elagöz
Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı
Giresun Barosu Başkanı Soner Karademir
Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez
Isparta Barosu Başkanı Ünsal Çankaya
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel
Kırklareli Barosu Başkanı Turgay Hınız
Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin
Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan
Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz
Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun
Muş Barosu Başkanı Abdulbaki Çelebi
Ordu Barosu Başkanı Haluk Murat Poyraz
Siirt Barosu Başkanı Nizam Dilek
Şanlıurfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel
Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi
Tekirdağ Barosu Başkanı Sedat Tekneci
Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez
Tunceli Barosu Başkanı Kenan Çetin
Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar
Yalova Barosu Başkanı Fedayi Doğruyol