4 bin yıllık tohum çimlendi

4 bin yıllık tohum çimlendi
Kütahya Seyitömer Höyüğü'ndeki kazıda bulunan üç tohumdan biri ekildiği saksıda filiz verdi.Kütahya Seyitömer Höyüğü’nde, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünce yürütülen kazıda bulunan ve 4 bin yıl öncesine ait olduğu belirlenen üç tohumdan biri, ekildikten sonra çimlendi.Kazı grubu Başkanlığını da yürüten DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen, il merkezine yaklaşık 27 kilometre uzaklıktaki alanda geçen yıl yapılan kazıda bir yapının içerisindeki kapta bitki tohumları bulunduğunu hatırlattı. Orta Tunç Çağı dönemine ait olduğunu tespit ettikleri katmandaki tohumların yaklaşık 4 bin yıllık olduğunu belirten Prof. Dr. Bilgen, tohumların bir kapta olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bilgen, höyükte çok sayıda tohum bulduklarını, ancak birçoğunun yandığını gördüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:“Son bulduğumuz üç tohum, kabın bir kısmının dışına taşmıştı. Kap kırıldığı için bu şekilde bulduğumuzu düşünüyoruz. Tohumlardan bazılarını incelemeye almıştık. Yaklaşık iki yıldır bu çalışmayı yürütüyoruz. Geçen yıl yaptığımız çimlendirme denemesinden olumlu sonuç alamadık ve başarılı olamadık. Bu yıl bu tohumlardan birini yeşertmeyi başardık. Bu tohumdan çimlenen bitki, canlı halde bilim dünyasına sunulmak ve üzerinde  analizler yapılmak üzere inceleniyor.”Kazı ekibinin tohumu ekip çimlendiren üyesi, DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nüket Bingöl. Bingöl höyükte bulunan üç tohumdan birini geçen yıl toprağa ekti, ancak tohum çimlendiği halde kurudu. Diğeri ise yağ analizlerinin yapılması amacıyla İstanbul’a gönderildi. Üçüncü tohumu yaklaşık üç ay önce toprağa eken Bingöl, tohumun çimlenmesiyle ortaya çıkan süreci şöyle anlattı:“Bilimsel olarak yolun başındayız. Öncelikle diğer tohumlarla beraber bunların yaş tayininin yapılması ve günümüzde yetişen mercimeklerle karşılaştırılması gerekiyor. Ancak çimlenmesi çok büyük bir gelişme. Günümüzde bilinen mercimek bitkileri gibi çok kuvvetli değil, oldukça cılız bir bitki. En kısa zamanda tek beklentimiz çiçeklenip tohum üretebilmesidir. Çiçeklenip tohum üretebilirse son zamanlarda çok güncel olan organik ve Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) özelliğini taşıyan bitkiler açısından bizim elimizde çok önemli bir veri olacak. Çok eski zamanlara ait, hiç genetiğiyle oynanmamış, bir değişikliğe uğramamış, organik olarak elde edilmiş tohumların ilki olacak.”Nüket Bingöl, bu tohumun bir mercimeğe ait olduğunu belirlediklerine işaret ederek, mercimeğin çok fazla suya ve sıcaklığa ihtiyaç duymadan yetişebildiğini kaydetti.  “Arpa, mercimek, buğday, bunların hepsi Anadolu kökenli bitkilerdir ve orijini Anadolu’dur. O yüzden bizim için bu tohumları burada bulmamız çok sürpriz olmadı. Tohumu canlı bulmamız bizim için sürpriz oldu. Bu da tamamen höyüğün yapısından kaynaklanıyor. Höyükte yangın çıkıyor, çöküyor ve tohumlar içerisinde canlı kalabiliyor.  Şu an için bu tohumların mercimek olduğunu söyleyebiliyoruz, ancak yine de normal mercimekten morfolojik bazı farklılıkları var.Tohum vermesi halinde organik, hiçbir şekilde genetiğiyle oynanmamış, orijinal bitki olacak. Her zaman için orijinal tohumlar diğerlerine göre daha zayıftır.  ”Bingöl, yüzyıllar öncesinden bitki tohumlarının yeşerdiğine ilişkin daha önce örnekler bulunduğunu hatırlattı.