Ağrı'da, kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Leyla Aydemir'in (4) ölümüne ilişkin yargılanan 7 sanık hakkında mahkemenin verdiği beraat kararına, aile, avukatları aracılığıyla itiraz etti.
Kent merkezinde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6'ncısı Leyla, Ramazan Bayramı için gittikleri, dedesinin yaşadığı Bezirhane köyünde, 15 Haziran 2018'de kayboldu. Bulunması için tüm Türkiye'nin seferber olduğu Leyla'nın 18 gün sonra, köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkisinde cansız bedenine ulaşıldı. Leyla'nın ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, 2'si öz amcaları olmak üzere 7 sanık hakkında dava açıldı. Ağrı 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, geçen yıl 2 Ekim'de görülen karar duruşmasında amca Yusuf Aydemir, 'çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'çocuğa karşı cebir ve hile ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan da 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Amca Musa Aydemir ile baba Nihat Aydemir'in kuzeni Mehmet Ali Aydemir, köylüleri Besim Dursun, eşi Hatun Dursun ile Yıldırım Artam ve eşi Ayşe Artam ise beraat etti.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Yusuf Aydemir ile ilgili karar, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1'inci Ceza Dairesi'nce bozuldu. Tüm sanıklar hakkında verilen hükümler bozulurken, sanık Yusuf Aydemir'in de tahliyesine karar verildi. Bozma gerekçesi, gerçek fail veya faillerin tespitinde gereğinin yapılması için Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirimde bulunulmasına karar verilmesi gerekirken, sanığın mahkumiyetinin kararlaştırılması olarak gösterildi.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı, Leyla Aydemir'in amcasının tahliyesiyle ilgili karara itiraz etti. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2'nci Ceza Dairesi'ne gönderilen başsavcılığın itiraz dilekçesinde, sanık Yusuf Aydemir'in tahliyesine yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu bildirildi.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2'nci Ceza Dairesi kararında, "Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1'inci Ceza Dairesi'nin istinaf incelenmesi sonucu 21 Aralık 2020 tarih, 2020/2803 Esas ve 2020/2781 Karar sayılı bozma hükmü kararıyla birlikte sanık Yusuf Aydemir'in tahliyesine yönelik kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen itirazın 'reddine', kararın itiraz edene Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1'inci Ceza Dairesi'nce tebliğine, dosyanın Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1'inci Ceza Dairesi'ne iadesine dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 5271 sayılı CMK'nın 271'inci maddesi gereğince kesin olmak üzere, 24 Aralık 2020'de oy birliğiyle karar verildi" denildi.
Leyla Aydemir davası, Ağrı 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görüldü. Mahkeme heyeti, 2'nci duruşmanın ardından davayla ilgili kararını açıkladı. Heyet, 7 sanığın da cezalandırılması için yeterli delil olmadığını belirterek, beraatlerine karar verdi. Mahkeme heyeti, istinaf yolunun da açık olduğunu bildirdi. Leyla Aydemir'in ölümüyle ilgili faillerin bulunması için Cumhuriyet Savcılığı'na ihbarda bulunulduğu da belirtildi.
Ağrı 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 7 sanıkla ilgili verdiği beraat sonrası gerekçeli kararın açıklanmasından sonra Aydemir ailesinin avukatı Erdoğan Tunç, itirazda bulundu. Tunç, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmek üzere davanın görüldüğü Ağrı 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği itiraz dilekçesinde, sanıkların yargılandığı davada, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1'inci Ceza Dairesi’nin bozma ilamının ardından yerel mahkemede yeniden yargılanan 7 sanığın ayrı ayrı beraatlerine karar verildiğini hatırlattı.
Yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirten Tunç, Leyla’nın bulunduğu yerin köyden yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta bulunduğunu belirtti. Leyla’nın cansız bedeni bulunduğunda üzerinde elbise ve ayakkabısının olmadığını hatırlatan Tunç, itiraz dilekçesinde şunları ifade etti:
"Yetişkin bir insanın bile o otların ve çalılıkların arasından yürüyerek köyden 2,5 kilometre uzaklaşması çok zor. Leyla kendiliğinden o kadar yolu gidemez. Olayın failleri Leyla'nın kendiliğinden yürüyerek köyden uzaklaşıp sonra da kendi isteğiyle elbiselerini çıkardığı yönünde algı oluşturmaya çalışmışlardır. Hatta elbiselerin 150-200 metre arayla bırakılması da tamamen bu algıyı pekiştirmeye yöneliktir. Elbiselerin bulunduğu iki nokta arasında mantıksal olarak bir alaka yoktur, çünkü çocuğun gidiş yönü köyden sürekli olarak uzaklaşma şeklinde olsaydı elbiseler aynı hizada ilerlediğine işaret etmeliydi. Bir başka husus ise elbiseler cesedin oldukça yakınında bulunuyor 300-500 metre, oysa ceset köyden 2,5-3 kilometre uzakta bulunuyor. Leyla, neden 2500 metre ilerledikten sonra elbiseleri çıkarsın ki?"
Leyla'nın kaybolma anıyla kayıp olduğunun farkına varılması arasında 10-15 dakika olduğunu, bu sürede kaybolduğu bölgeden çok fazla uzaklaşmasının mümkün olmadığını ve kaçırıldığını ileri süren Tunç, dilekçesinde, "Bu durumun önemi ise Leyla'nın kaçırıldığı çemberin köy içinde kalmasıdır. Olayın hemen akabinde jandarma ekipleri ve daha birçok arama kurtarma ekibi, olay yerine intikal ettiğinden dolayı o kargaşada faillerin maktulü köyden çıkarmasının düşük bir olasılık olduğunu, Leyla'nın köyde bir süre tutulduktan sonra köy dışına çıkarıldığı kanaatimizce daha güçlü bir olasılıktır. Fail veya faillerin köy ahalisinden olmaları ve özellikle mevcut sanıklar bakımından hem akrabalık hem de komşuluk ilişkilerinin olduğu bize şunu düşündürmektedir; ilk andan itibaren bu suçu işleyenler sürekli olarak veyahut zaman zaman arama kurtarma faaliyetlerine katılıp hem şüphe çekmemek hem de tüm gelişmelerden haberdar olup süreci kontrol altında tutmak istemişlerdir. Kolluk birimleri de dahil olmak üzere ilgili tüm birimlerden bilgi alarak aynı zamanda kendilerine bilgi veren suç ortakları sayesinde anbean gelişmeleri takip etmişlerdir. Arama ekiplerini yanlış yönlendirerek zaman kazanmışlardır. Böylece fiil üzerinde hakimiyet kurmaları kolaylaşmıştır" ifadelerine yer verdi.
Adli Tıp Kurumu raporuna göre Leyla’nın mide ve kalın bağırsaklarında hiçbir besin bulunmadığını, bu durumun da ölümünden önce uzunca bir süre aç ve susuz bırakıldığına işaret ettiğini kaydeden Tunç, şu hususlara dikkat çekti:
"Leyla'nın uzun süre aç bırakılması, Leyla’nın kendiliğinden yürüyüp aç ve susuz kalarak ve akabinde suya girip boğularak öldüğüne yönelik bir algı oluşturmak içindi. Leyla’nın suya atılması ise birkaç hususa işarettir. Şöyle ki; suya düşüp öldüğüne yönelik algı oluşturmanın yanı sıra delil, iz ve emarelerin suda uzun süre kalmaya bağlı olarak yok edilmesi amaçlanmıştır. Nitekim ATK raporunda da belirtildiği üzere cesetten kan ve idrar alınamamıştır. Ayrıca cesedin uzun süre suda kalmasına bağlı olarak tıbben elde edilmesi muhtemel veriler elde edilememiştir. Leyla’nın kaçırıldığı bölgenin çok yakınında derenin geçmesi Leyla’nın suya düşüp ve suyun sürükleme gücüyle köyden uzaklaştığına yönelik bir algı oluşturmaya müsaittir. Her ne kadar bu algı oluşturulmak istense de bahsi geçen derenin debisi Leyla’nın vücudunu 3 kilometre taşıyacak kadar yüksek değildir."
Aydemir ailesinin avukatı Erdoğan Tunç, dilekçesinde istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, tüm sanıklar bakımından beraat hükümlerinin bozulması, dosyanın yeniden incelenmesi ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etti. Tunç'un itiraz dilekçesi, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi'nde ilgili ceza dairesince değerlendirilecek.