Ahmet Altan
(Taraf, 29 Ağustos 2012)
Herhalde, BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın cümlesi tarihe geçecek.
“Çukurca-Şemdinli arasındaki 400 kilometre PKK’nın kontrolü altında” dedi.
400 kilometre dediğiniz mesafe, İstanbul’la Ankara arasındaki mesafe kadar, Demirtaş’ın söylediğine göre böylesine geniş bir bölge PKK’nın denetiminde.
Demirtaş, o bölgede ordunun “operasyon yapmadığını, operasyonu PKK’nın yaptığını da” söyledi.
“Ordu ancak havadan karakollara lojistik destek götürebiliyor,” dedi.
Hükümet susarken ilk kez biri Şemdinli’yle ilgili bir açıklama yapıyor.
Bu açıklamaya rağmen “Şemdinli esrarı” sürüyor.
O bölgede, söylenenlere göre 700 PKK’lı var.
Yüz bin civarında da asker ve korucu.
700 kişi, yüz bin kişinin elinden 400 kilometrelik bölgeyi nasıl aldı?
700 kişi, 400 kilometrelik bölgeyi nasıl denetimi altında tutuyor?
Kilometre başına “iki PKK’lı bile” düşmüyor bu hesaba göre.
Eğer Demirtaş’ın dediği doğruysa, bu devletin bittiğini de ilan edebilirsiniz.
400 kilometrelik bölgeyi 700 kişilik bir güce kaybeden devlete “devlet”, orduya “ordu” denmez çünkü.
Ordu fiilen yok demektir.
Ya PKK 1500 kişiyle gelseydi ne olacaktı?
Ankara’ya kadar denetimi ele geçireceklerdi herhalde.
Yazıyı yazarken bir yandan da haberleri kontrol ediyorum, Demirtaş’ın açıklamalarına bir cevap gelecek mi diye.
MGK, Demirtaş’ın açıklamalarından birkaç saat sonra bir bildiri yayınladı, bildiğimiz bayat palavraların hepsini arka arkaya sıralamışlar.
Şemdinli’yle ilgili somut tek satır yok.
Bizim hükümetten beklediğimiz açıklamalar bunlar değil, beklediğimiz açıklama “Şemdinli’de ne oluyor” sorusunun cevabı.
400 kilometrenin denetimini kaybettiniz mi?
Kaybettinizse nasıl kaybettiniz?
O bölgede ordunun karakoldan dışarı çıkamadığı doğru mu?
Bütün ordu karakollara saklanmış biçimde “PKK’nın operasyonunu bitirmesini” mi bekliyor?
Bu nasıl bir ordu?
O Heronlar, uçaklar, tanklar, toplar, askerler 700 kişinin karşısında felç oluyorsa, yarın bir devletle ciddi bir savaşa girilirse ne olacak?
Otuz yıldır bu savaş sürüyor ama ben bugüne kadar Demirtaş’ın açıklaması gibi bir açıklama duyduğumuzu hatırlamıyorum, “PKK’nın 400 kilometrelik bir bölgeyi kontrol altına aldığını” söyleyen bir cümle söylendi mi bugüne dek?
Biraz aritmetik bilen herkes durumun tuhaflığını görür.
Dünya askerlik tarihinde bile bir örneğinin bulunacağını sanmıyorum.
Yedi yüz kişi bir orduyu yeniyor, karakollara hapsediyor ve bütün bölgenin denetimini ele geçiriyor.
Askerlikten anlayan biri bize bunun nasıl mümkün olabileceğini anlatsın.
Eğer Şemdinli’nin on beş kilometre ötesinde PKK’lıların BDP heyetini karşıladığını, onlarla yarım saat geçirdiğini ve ortada hiçbir askerin görünmediğini hatırlarsanız, Demirtaş’ın doğru söyleme ihtimalinin de çok yüksek olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Hükümet, Ortadoğu’da “Osmanlı İmparatorluğu” kurma hayallerinin peşinde dolaşırken kendi topraklarında 400 kilometrelik bir bölgeyi 700 kişiye kaptırmış.
700 kişinin on misli bir kalabalık yedi bin kişi ediyor, yüz misli büyük bir kalabalık 70 bin kişi ediyor, ordu orada yüz bin kişiye yakın asker tutuyor, PKK kuvvetlerinin yüz mislinden fazla.
Ben biraz askerlik tarihine meraklıyımdır, savaşlarla ilgili epey kitap okudum, epey belgesel seyrettim ama kendisinden “yüz misli kalabalık” bir orduyu yenen bir güçten bahsedildiğini hiç duymadım.
Demirtaş “bir çatışmadan” söz etmiyor.
400 kilometrelik bir bölgenin “kontrolünü ele geçirmekten” söz ediyor.
“Şikeci” askerî vesayet döneminde bile böyle bir şey görülmemişti.
En fazla karakollar basılıyordu.
Anlamadığımız bir şeyler oluyor ama olanlar bu iktidarın pek övünebileceği bir şeyler değil.
Demirtaş’ın söyledikleri doğruysa bu gerçeği bütün devletler biliyordur, gerçekleri bizden saklayabilirler ama diğer devletlerden saklayamazlar.
Eğer bu ordu 700 kişiye koca bir alanı kaptırıyorsa, Türkiye’yle sorunları olan ülkelerin ne hesaplar yapacağını bir düşünün.
Demirtaş’ın söylediklerinin ışığında baktığınızda, İsrail’in nasıl o kadar rahat Mavi Marmara’yı basıp dokuz kişiyi öldürdüğünü, Suriye’nin nasıl o kadar pervasızca uçağı düşürdüğünü de anlayabilirsiniz.
Kimden korkacaklar ki?
Uludere katliamından beri bu ülkede akla sığmaz işler oluyor.
Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti diye alkışladığımız hükümet, içeride ve dışarıda Cumhuriyet tarihinin en büyük fiyaskosuna dönmek üzere.
“Barış ve demokrasi” diye gelip sonunda “ırkçı mezhepçi” bir politikaya saplandılar ve bütün denetimi ellerinden kaçırdılar.
Sadece “400 kilometrenin” değil bütün yönetimin denetimini kaybettiler.
Şemdinli için ağızlarını bile açamıyorlar.
Generaller artık “kendi generalleri” olduğu için onları da eleştiremiyorlar.
Açıklamayı yapmak da Demirtaş’a düşüyor:
“400 kilometreyi PKK kontrol ediyor.”