5 Soruda Alman Basın Konseyi

5 Soruda Alman Basın Konseyi

20 Kasım 1956 tarihinde kurulan Alman Basın Konseyi 60’ıncı yılını kutluyor. Devletin basını kontrol etmesi yerine gönüllü özdenetimi tercih eden gazeteci ve yayımcılar tarafından kurulan Alman Basın Konseyi, gazetecilik etiğine ilişkin konularda çalışmalar yapıyor. Konsey, haberde zanlının etnik kökeni yazılmalı mı, bir terör saldırısı sonrasında kurbanın fotoğrafı yayınlanmalı mı gibi sorulara yanıt arıyor; gerekirse hatalı haber yapan meslektaşlarını eleştiriyor. Berlin merkezli Alman Basın Konseyi’nin kuruluşunu ve çalışmalarını beş soruda derledik:

1. Alman Basın Konseyi nasıl kuruldu?

Federal Alman hükümeti 1950’lerin başında gazetecilik mesleğine ilişkin kuralları belirleyen bir basın yasası çıkartılmasını planlıyordu. Alman Basın Konseyi Genel Sekreteri Lutz Tillmanns’ın DW Türkçe'ye verdiği bilgilere göre, bu yasa tasarısı eyaletlerde basın konseyleri oluşturulmasını, gazeteciliğe ilişin bir yönetmelik belirlenmesini ve bunların eyalet adalet bakanları tarafından denetlenmesini öngörüyordu. Basının devlet tarafından kontrol edilmesine yönelik bu tasarı gazeteciler tarafından “basın özgürlüğüne müdahale” olarak değerlendirilerek, eleştirildi. Bunun üzerine beş gazete yayımcısı ve beş gazeteci tarafından İngiliz Basın Konseyi (British Press Council) örnek alınarak 1956 yılında Alman Basın Konseyi kuruldu.

2. Alman Basın Konseyi’nin hedefleri ne?

Alman Basın Konseyi Genel Sekreteri Tillmanns’ın verdiği bilgilere göre, kuruluş basın özgürlüğünü sağlamanın yanı sıra basının saygınlığının korunması için gazetecilik etiği üzerine çalışmalar yapıyor. Basına yönelik eleştirileri ve şikayetleri değerlendiren Alman Basın Konseyi 1973 yılında Basın Kodeksi’ni yayınladı.

3. Basın Kodeksi’nin içeriğinde ne var?

Yıllar içinde bazı maddelerinde değişiklik yapılan Basın Kodeksi, gazetecilerin uyması gereken etik kuralları, basın meslek ilkelerini içeriyor. 16 maddelik Basın Kodeksi’nde, gazetecilerin bilgi toplarken, bu bilgiler ışığında yayımladıkları haber ve yazılarda dikkat etmeleri gereken kurallar yer alıyor. Kişilik haklarının ve onurunun korunması, ayrımcılık yapılmaması, hiç bir din ve dünya görüşününün aşağılanmaması, reklam ve haberlerin birbirinden ayrı tutulması bu kuralların arasında bulunuyor. Basın Kodeksi’nde gazetecilere kendi kişisel çıkarları ve dış faktörlerin etkisinde kalmadan kamuoyunu bilgilendirme konusunda üstlerine düşen sorumluluk hatırlatılıyor. Ayrıca “meslek etiğinin herkese basını şikayet etme hakkı tanıdığı” ifade ediliyor.

4. Alman Basın Konseyi’ne hangi konularda şikayetler geliyor?

Alman Basın Konseyi’nin gösterdiği faaliyetlerin başında gelen şikayetleri değerlendirmek bulunuyor. Konseye herkes şikayette bulunabiliyor. 2015 yılında Alman Basın Konseyi’ne 2 bin 358 şikayet başvurusu yapıldı. Konseyin Genel Sekreteri Tillmanns, yerel basın veya ulusal çapta yayımlanan gazetelerdeki çeşitli haberlere ilişkin şikayet geldiğini söylüyor. Örneğin, işlenen suçlara veya görülen davalara ilişkin haberlere yönelik şikayetler geliyor veya röportaj veren bir kişi sözlerinin yanlış aktarıldığı gerekçesiyle şikayette bulunabiliyor. Tillmanns, örneğin geçen yıl Barcelona-Düsseldorf seferini yaparken düşen Germanwings uçağına ilişkin haberlere yönelik 400 civarında şikayet aldıklarını belirtiyor.

5. Şikayetler karşısında Alman Basın Konseyi’nin tutumu nasıl oluyor?

Alman Gazete Yayımcıları Birliği (BDZV), Alman Dergi Yayımcıları Birliği (VDZ), Alman Gazeteciler Birliği (DJV) ve Ücretli Çalışanlar Sendikası ver.di bünyesindeki Alman Gazeteciler Birliği’nin (dju) seçtiği üyelerden oluşan kurullar, basın etiği konusunda tartışmalarda bulunuyor ve gerektiğinde kamuoyuna açıklamada bulunuyor. Ayrıca Alman Basın Konseyi bünyesindeki üç komisyon gelen şikayetleri Basın Kodeksi’ni gözönünde bulundurarak değerlendiriyor. Şikayetler haklı bulunduğu takdirde, Basın Kodeksi’ni ihlâlin derecesine göre söz konusu gazetelere eleştiri, uyarı veya kınama gönderiliyor. İlgili gazetenin bu kınamayı yayımlaması isteniyor. Bunun bir ceza olmadığına dikkat çeken Konsey Genel Sekreteri Tillmanns, meslektaşlar arası bir eleştiri olduğunu ve bunun söz konusu yayım kuruluşlarında tartışıldığına işaret ediyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Jülide Danışman