Onur Erem
ABD Başkanı Donald Trump'ın bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmede ana gündem maddelerinden birinin ABD'nin, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlerin oluşturduğu silahlı güç olan Halk Savunma Birlikleri'ne (YPG) silah desteği vermesi olması bekleniyor.
ABD, Rakka operasyonu öncesinde YPG'ye silah yardımı yapmayı kararlaştırmıştı. Türkiye'nin PKK'nın bir kolu ve terör örgütü olarak tanımladığı YPG'ye verilen bu desteğe Türk hükümetinden tepki gelmişti.
ABD'nin yanı sıra Suriye'deki bir diğer önemli aktör olan Rusya da YPG'ye destek veriyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün bir açıklama yaparak, Suriyeli Kürtleri silahlandırmaya gerek görmediklerini ancak Kürtlerle çalışmaya devam edeceklerini söylemişti.
Trump - Erdoğan görüşmesi öncesi bu iki ülkenin YPG ile ilişkilerini beş balıkta inceledik.
ABD, Suriye'deki önceliği olan IŞİD'i yok etme planında YPG'yi sahadaki en etkili ortak olarak görüyor.
Fakat ABD'nin eski başkanı Barack Obama'nın asistan yardımcısı ve ABD'nin eski başkan yardımcısı Joe Biden'ın ulusal güvenlik danışmanı olan Colin Kahl, bunun her zaman böyle olmadığını söylüyor.
Georgetown Üniversitesi Güvenlik Çalışmaları Bölümü'nde dersler veren Kahl, geçen hafta Foreign Policy dergisine yazdığı makalede Joe Biden'ın 2014'teki Türkiye ziyaretine eşlik ettiğini ve ABD'nin o dönemde Suriye'nin kuzeyinde IŞİD'e karşı Türk ordusuyla bir operasyon düzenlemeyi teklif ettiğini, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yaptıkları görüşmede kabul edilen bu teklifin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları görüşmede reddedildiğini yazmıştı.
Kahl'a göre Türkiye'nin IŞİD'e karşı mücadele amacıyla Suriye'ye girmeyi reddetmesi, ABD'nin YPG'yle çalışmasına yol açtı ve bu ilişki yıllar içinde gelişerek ABD'nin sahada vazgeçemeyeceği bir seviyeye ulaştı.
Türkiye'nin Suriye'deki YPG hedeflerine saldırı düzenlemesinin ardından ABD bölgedeki askerlerini YPG ile Türkiye arasında bir bariyer olarak konuşlandırdı, ABD askerlerinin YPG'lilerle birlikte yer aldığı fotoğraflar yayınlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu fotoğraflara "Ne yazık ki YPG paçavralarının yanındaki ABD bayrağı bizi üzdü. 16 Mayıs'ta yapacağımız görüşmede Sayın Trump'a fotoğrafları buyurun diyeceğiz göstereceğiz" sözleriyle tepki gösterdi.
Bugüne kadar adlarını gizli tutarak basına konuşan ABD'li yetkililerin açıklamalarına göre YPG'ye verilecek silahlar içinde makineli tüfekler, zırhlı araçlar, mühendislik ekipmanları, havan topları, omuzdan ateşlemeli silahlar ve bunlara ait mühimmatlar olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, silah yardımı konusunda 12 Mayıs'ta şunları söylemişti:
"Asla biz terör örgütünü Amerika'nın yanına veya Amerika'yı terör örgütünün yanına yakıştıramıyoruz. Bunu doğru da bulmuyoruz.
"Şu anda Amerika hala bir geçiş sürecini yapıyor. Bu geçiş sürecini yaşaması sebebiyle de bizim burada çok daha dikkatli, çok daha hassas olmamız gerekir. Bizim bütün temennimiz, şu anda ABD'den, daha önceden gelen bazı işlemler var. İşte bunlar YPG'ye verilen silah destekleri.
"Bunlar ağır silahlar, sıradan silahlar değil. Bunların bütün belgeleri elde, bunu kendileri de kabul ediyor. Bu tabii bizim ABD ile olan stratejik ilişkilerimize, stratejik mutabakatımıza ters düşen gelişmeler. Biz tabii bunların olmasını arzu etmeyiz, bunları ifade edeceğiz, bunları görüşeceğiz."
YPG ve Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlerin oluşturduğu Demokratik Birlik Partisi (PYD) ABD'nin yanı sıra Rusya'dan da destek görüyor. Bazı Batı ülkelerinde Rojava Özerk Yönetimi Temsilciliği gibi isimlerle misyonları bulunan bu örgütlerin Moskova'da da bir ofisi bulunuyor.
Rusya bugüne kadar Suriye'de YPG'ye çeşitli destekler verdi. Rusya'nın Afrin bölgesinde muhaliflerle çatışırken zaman zaman Rusya'dan hava desteği aldığı belirtilirken Türkiye'nin başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından Rus bayrağı taşıyan araçlar Türkiye destekli muhalifler ile YPG kontrolü altındaki bölgeler arasında tampon görevi gördü.
YPG sözcüsü Redur Xelil 20 Mart'ta da Rusya ile bir anlaşma imzaladıklarını ve bu anlaşma kapsamında Rusya'nın Afrin'de üsleneceğini söylemişti:
"Rus ordusu birliklerinin Efrin Kantonunun Cindirês ilçesindeki varlığı, güçlerimiz ile Rusya ordusu arasında yapılan anlaşma sonucu gerçekleşmiştir. Söz konusu anlaşma teröre karşı mücadele ortalığı temelinde ve Rus ordusunun savaşçılarımıza askeri eğitim vermesi üzerine yapıldı. Rusya ile doğrudan ilişkilerimiz bulunmaktadır."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Mayıs'ta yaptığı bir konuşmada ise Suriyeli Kürtleri silahlandırmaya gerek görmediklerini ancak Kürtlerle çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
Resmi bir ziyaret için bulunduğu Çin'de Pazartesi günü konuşan Putin, "Diğer ülkelerin aksine Kürt oluşumlara herhangi bir silah teslimatının duyurusunu yapmıyoruz. Böyle bir şeye başlamanın gerekli olduğunu düşünmüyoruz" dedi.
ABD'nin aksine Rusya PKK'yı da bir terör örgütü olarak tanımlamıyor.
Türkiye YPG'yi PKK'nın bir kolu ve terör örgütü olarak görüyor ve YPG'ye verilen silahların PKK'nın eline geçerek Türkiye'ye karşı kullanılmasından endişe ediyor.
Türkiye, son yıllarda ülke içinde gerçekleştirilen bombalı saldırılarda YPG'nin de rolü olduğunu da söylüyor.
Fakat bu her zaman böyle değildi. PYD lideri Salih Müslim önceki yıllarda Ankara ve İstanbul'da Türk yetkililerle görüşmüştü. Müslim, sonradan yaptığı açıklamalarda Ankara'nın Suriye'de Esad'a karşı savaşmalarını istediğini, kendilerinin böyle bir şey yapmayacaklarını söylemişti.
Colin Kahl'a göre ABD ile Türkiye'nin anlaşmazlıklarını azaltıp bir uzlaşmaya varması iki ülkenin de çıkarına olacak. Aksi takdirde Türkiye'nin YPG'ye yönelik saldırılarına devam etmesi durumunda yapılacak bir hata sonucu ABD askerlerinin yaşamını yitirebileceğini, bunun da iki NATO üyesi Türkiye ve ABD'yi askeri çatışmaya sürükleyebileceğini söylüyor Kahl.
Kahl'ın uzlaşma önerisi ise 5 aşamalı bir plan:
ABD, Rakka operasyonunu YPG ile yürütmenin, örgütün militanlarını Türkiye sınırından uzakta tutacağı gerekçesiyle Türkiye'nin de çıkarına olacağını, ABD'nin YPG'ye desteğini çekmesi durumunda Rusya'nın bu boşluğu doldurmasının Türkiye için daha zararlı olacağını anlatmalı.
Trump, YPG'ye vereceği destek konusunda Erdoğan'a tamamen şeffaf olmalı, gönderilen silahları ve mühimmatı takip ederek PKK'nın eline geçmesini engellemeli ve Rakka operasyonun ardından ağır silahlar geri alınmalı.
Trump yönetimi YPG ile Türkiye arasında yeni bir uzlaşma aramalı, YPG'nin Suriye'deki etkisi ve kontrol edeceği toprakları net bir şekilde sınırlandırmalı. Menbiç, Türkiye'nin de kabul edeceği gruplar tarafından yönetilmeli, Fırat'ın doğusundaki kentlerin yönetimlerine de Türkiye'nin de kabul edeceği PYD dışı ve Kürt olmayan gruplar dahil edilmeli.
Donald Trump, YPG'nin PKK ile bağlarını koruması durumunda Rakka operasyonu sonrasında ABD - YPG ilişkisinin sürdürülemeyeceğini açıklamalı. YPG'nin kendisini PKK'dan uzaklaştırması karşılığında Türkiye de gelecekte Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin bir çeşit özerklik alacağını kabul etmeli ve Kürtlerin El Bab'dan geçerek kantonlar arası ulaşım sağlamasına izin vermeli.
Trump Erdoğan'ın PKK'ya yönelik endişelerini daha fazla gidermek için Suriye dışında PKK'ya karşı daha fazla işbirliği önermeli, PKK'nın Sincar'dan çıkarılmasını desteklemeli.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, YPG'ye verilen silahların Türkiye'ye dönmemesi ve PKK ile mücadelede daha fazla işbirliği gibi sözlerin Türkiye'yi tatmin etmesinin mümkün olmadığını söylüyor.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde öğretim üyesi olan Ufuk Ulutaş "Bir kere silah verdikten sonra o silahların nereye gittiğini takip etmeniz, o silahlar çok sofistike silahlar değilse mümkün değil" diyor ve ekliyor:
"Daha önce de müttefiklerin verdikleri silahların PKK tarafından Türkiye'ye karşı kullanıldığını gördük.
"ABD'nin bugüne kadar PKK'ya dair Türkiye'ye verdiği sözlerin tutulmadığını da gördük, özellikle Menbiç'te."
Ulutaş, ABD'nin çok daha somut adımlar atması gerektiğini düşünse de Trump - Erdoğan görüşmesinde ABD'nin YPG'ye yönelik tavrının değişmesini beklemiyor. Ulutaş'ın beklentisi ise Rakka operasyonu sonrasına yönelik:
"Rakka'nın kurtarılmasından sonra nasıl idare edileceği ele alınabilir. Rakka'nın Rakkalılar tarafından yönetilmesi, YPG'nin çekilmesi ve demografinin korunması konuşulabilir.
"Suriye'de DAİŞ'le (IŞİD) mücadele geniş bir mücadele, sadece Rakka'yı içermiyor ve DAİŞ'le mücadelenin diğer ayaklarında daha somut işbirliğini içeren bir teklifte bulunabilir ABD."
Suriye'de IŞİD'in YPG ile yenilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Ulutaş, bir askeri zafer kazanılsa bile Irak'ta olduğu gibi yer altında örgütlenen ve yıllar sonra ortaya çıkabilen yapılar olabileceğini uyarısında bulunuyor:
"Rakka'nın kurtarılmasından sonra uzun vadede ABD'nin PKK ile çalışmaktaki zorlukları göreceğini ve bu konuda bir takım geri adımlar atacağını düşünüyorum.
"Burada sorun ABD yönetiminden ziyade CENTCOM (ABD Merkez Komutanlığı). CENTCOM PKK ile birlikte çalışma alışkanlığı geliştirdi ve buna devam etmek istiyor. Ama Rakka sonrası asıl krizin o zaman başladığını gördükleri zaman YPG'ye olan destekleri azalacaktır. Bu yüzden Rakka operasyonu sonrasında YPG'nin etkisi azalacaktır."
Rusya'nın da YPG'yi desteklediğini ama ABD - YPG ortaklığı varken bunun daha düşük seviyede bir destek olarak kaldığını belirten Ufuk Ulutaş, ABD'nin YPG'ye desteğini azaltması durumunda bu sefer Rusya'nın daha fazla destek verebileceğini söylüyor:
"Rusya doğrudan YPG'nin sahadaki hizmetlerinden ziyade rejime oluşturduğu tampon bölge sebebiyle değer vermekte şimdilik. Fırat Kalkanı'nda Türkiye'nin dikkatini dağıtan bir unsur olması, muhalefetle rejim arasında tampon olması nedeniyle dirsek mesafesinde tutmak istiyor.
"Rusya'nın YPG'ye olan ilgisi Afrin'e odaklanıyor. YPG'nin Afrin çevresinde sunduğu hizmetlerden faydalanmak istiyor ve gelecekteki olası bir İdlib operasyonunda YPG'yi kullanmak istiyor."
Rusya'nın Türkiye'nin YPG'ye yönelik endişelerini gidermek için şimdilik bir adım atmayacağını düşünen Ulutaş, gelecekteki olası adımların da Türkiye - Rusya ilişkilerinin seyrine bağlı olacağını belirtiyor:
"Rusya'nın PKK konusunda bir fikir değişikliğine gideceğini sanmıyorum.
"Gelecekte bir iyi niyet göstergesi olmak üzere PYD'nin Moskova'daki ofisine yönelik bir sembolik adım atabilir.
"Ama Türkiye'nin asıl istediği Rusya'nın sahada Türkiye saldırılarına karşı canlı kalkan rolü üstlenmesinin sonlanması."