HÜLYA KARABAĞLI T24/ ANKARA
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Avukat Canan Güllü, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’le 19 Eylül tarihinde sivil toplum örgütleriyle yapılan toplantının en özel ayrıntılarını rapor yaptı.
Emniyet kanadından verilen çarpıcı bilgiler rapora girdi. Buna göre, aile içi şiddet eğitiminden geçirilen 40 bin polisin bir bölümü eğitim gördükleri alanda çalışmadı. Polisler, ‘hırsızlık’ ya da ‘cinayet’ gibi masalarda görevlendirildi. Emniyet verilerine göre, 2011 yılının 6 ayında 26 bin aile içi şiddet vakası yaşandı.
Bakanlığın adında 'Kadın' olmalıTKDF Başkanı avukat Canan Güllü, 19 Eylül Ankara toplantısıyla ilgili hazırladığı raporu T24’e özetledi. Bakan Fatma Şahin’in, STK’lara önem verdiğini ve kadına karşı şiddet konusunda ivedilikle yasa çıkmasını istediğine dikkat çeken Güllü, katılımcıların ‘kadın’ sözcüğünü bakanlığın adında görmek istediklerini söyledi.
“Zihniyet dönüşümü şart” diyen Güllü, bunun sağlanmasına yönelik proje ve uygulamalar yapılmasını istedi. Başkan Güllü’ye, bu dönüşüm sağlanmadığı takdirde kadın sadece rakamlardan ibaret olacak.
Yeni yasama yılında TBMM’den jet hızıyla geçirilmesi planlanan “Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına’ ilişkin Kanun Tasarı Taslağı için toplantıda gündeme gelen görüş ve öneriler şöyle:
Namus kavramı yasadan çıkarılsın- Yasanın adı, ‘Kadın –Çocuk ve Aile Bireylerine Karşı şiddet’ olmalı.
-Namus kavramı yasalardan çıkarılmalı. Yasada, uluslararası sözleşme dayanağı güçlü biçimde vurgulanmalı.
-Temel ilkelerde, cinsel kimlik, sağlık durumu, medeni hal, yaş, göçmenlik, mülteci konumu ne olursa olsun kadınlar koruma mekanizmaları dışında bırakılmamalı.
-Koruma süresi 6-8 ay olmalı. Özel durumlarda ayrı koruma kararı verilmeli. Gerektiğinde tekrar koruma kararı verilmeli.
-Koruma kararı tebliği zorunlu olmaktan çıkarılmalı. Fail, her şiddetten sonra koruma kararı alınacağını bilmeli.
-Koruma kararının erteleme ve başka bir cezaya (para cezası) dönüştürülmesinin cezai yaptırımın etkinliği açısından engellenmeli.
-Hakimin tutuklama konusunda ‘takdir’ yetkisi olmamalı. Kararın kesin olması önemli.
-Adli tatil için özel bir düzenleme yapılmalı. Ceza gecikmeleri önlenmeli.
-İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Avrupa Konseyi’nin ‘Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Sözleşmesi’ acilen TBMM de onaylanmalı.
Basit darptan ceza verilmesin-Failin alınan tedbirlere uymaması halinde kolluk kuvvetleri tarafından uzaklaştırılabilir ibaresinin “uzaklaştırsın” şeklinde değiştirilsin.
- ‘Basit darp’ maddesinden ceza verilmemeli. Mahkeme kararını ihlalden de ceza uygulanmalı.
-Şiddeti uygulayana, sağlık kontrolü ve tedavi süreci zorunlu olmalı.
-Şiddet uygulayan babanın çocuğu ile görüştürülmesine izin verilmemeli.
-Sığınma evine gitmeyen ama şiddet görenler de aynı gizlilik hakkından yararlanmalı.
-18-25 yaşındaki ailesinden şiddet gören erkekler için barınma yeri sağlanmalı.
-Yasal yükümlülüğü olduğu halde sığınma evi hizmeti vermeyen belediyelere ceza-i müeyyide uygulansın.
-Kamu misafirhaneleri gerektiğinde geçici sığınma mekanları olarak kullanılabilir.
-Yasaya, tedbir kararının ‘şiddet uygulayana, yardım edene’ uygulanacağına ilişkin hüküm konmalı.
-Nafaka kararının hemen ardından adli veznesinden ödeme yapılması sağlanmalı.
-Acil koruyucu tedbirlere hangi durumlarda hangi karar verileceğinin netleşmeli.