6 CHP’li vekilden ‘Silivri kararlarını tanımıyoruz’ bildirisi

6 CHP’li vekilden ‘Silivri kararlarını tanımıyoruz’ bildirisi

Ankara

 

CHP Milletvekilleri, Süheyl Batum, Dilek Akagün Yılmaz, Birgül Ayman Güler, Şevki Kulkuloğlu, Gürkut Acar ve Nur Serter, “Uyanışa Çağrı” başlıklı yayınladıkları bildiride, “Silivri kararlarını tanımıyoruz” dedi. Bildiri şöyle:

Ergenekon Davası 5 Ağustos 2013 günü sona erdi. Hukukun tüm ilkeleri çiğnenmiş, sahte dijital deliller davanın esası olmuş, savunma hakkı yok edilmiş, Danıştay cinayeti sanıkları aklanırken elinde kaleminden başka bir şeyi olmayan aydınlar ‘cebir ve şiddetle hükümeti yıkmak’ mahkûm edilmişlerdir.

 

Silivri kararlarını tanımıyoruz

 

Bizler, Türk Milletinin milletvekilleri olarak teröristleri tanık diye kabul eden, canileri beraat ettiren, yurtsever aydın ve komutanları ise dayanaksız biçimde mahkum eden Silivri mahkemesinin kararlarını tanımıyoruz.

Çünkü, her şeyden önce, mahkumiyet kararları veren mahkemenin kendisi, hukuken yok hükmündedir. Bu, yalnızca Ergenekon Davası’nın görülmesi için devam ettirilmiş bir Özel Yetkili Mahkeme’dir. Yargının siyasallaşmasının en uç son örneği olan bu mahkemede adeta düşman hukuku uygulanmış, “Türk Milleti adına” verildiği iddia edilen kararlar Türk Milletinin vicdanını çok ağır bir şekilde yaralamıştır. İktidar, güvenlik güçleri eliyle yalnızca duruşma salonunu değil yolları ve tarlaları kuşatma altına alarak, duruşmanın aleniyetini ortadan kaldırmıştır. Duruşmayı izleme yasağı, anayasal seyahat hakkının açıktan açığa gasp edilmesine ve ülke genelinde fiili sıkıyönetim ilanına dönüşmüştür.

 

Savrulan tehditler, faşist diktatörlüğün ayak sesleridir.

 

Şimdi iktidar, anti-demokratik uygulamalarına karşı direnen, boyun eğmeyen her kesimi, intikam yargılamalarına dahil etmeye çalışmaktadır. Hedef tahtasına da Cumhuriyet Halk Partisi’ni yerleştirmiş durumdadır.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Ergenekon Davası’nda verilen kararın meşruiyeti yoktur” diyen Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu “beğenmediğin mahkemelerin huzuruna çıkmak durumunda kalabilirsin” diyerek tehdit edebilmektedir. Mehmet Ali Şahin, yalan namelerle mahkûm ettikleri milletvekillerimizin “CHP’den ihraç edilmesi gerektiğini” söyleyebilmektedir. Gericiliğe, din istismarına, rantçılığa, baskı ve zulme karşı başkaldıran Gezi Direnişi’nde, daha fazla gencin katledilmesini ve yaralanmasını önlemek için saldırılara kalkan olan milletvekillerine soruşturma açılmaktadır.

Bütün bu tehditler, hak – hukuk, demokrasi – sandık çığlıkları içinden yükselen faşist diktatörlüğün ayak seslerinden başka bir şey değildir. Özü ve yönü açığa çıkmış olan bu iktidarın hiçbir tehdidine boyun eğmeyeceğimizi, faşizme geçit vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.

 

İntikamcı iktidarlar ‘demokratik anayasa’ yapamaz

 

AKP yasamayı adeta askıya almış, yargıyı emrine çekmiş, basın – yayın kurumlarını felç etmiştir. Şimdi, ana muhalefet partisi başta olmak üzere tüm yasal siyasal yapıları tehdit etmektedir. Böyle bir iktidar, üstelik PKK ile müzakereler temelinde iş görerek, anayasa yapmaya çalışmaktadır.

AKP’nin “Demokratik Anayasa” yapmak gibi bir niyeti de, bunun için açık ve demokratik bir toplumsal uzlaşma sağlama şansı da yoktur. ‘Mazlum AKP’ maskesi düşmüş, sinsi gerçek ortaya çıkmıştır. Bize düşen görevin, ülkemizi tehdit eden karanlık Anayasa Oyunu’nu halkımızın ve dünya kamuoyunun gözleri önüne sermek olduğu inancındayız.