Financial Times (FT) gazetesinin birinci sayfasında Astana'daki Suriye görüşmelerinin perde arkasına dair ayrıntıların bulunduğu bir haber yer alıyor.
Gazetenin Orta Doğu muhabiri Erika Solomon imzasını taşıyan haberde, Astana'da tüm gözler Suriye hükümeti ile silahlı muhalif grupların bir araya geldiği Rixos Otel'deki görüşmelere odaklanmış olsa da, esas müzakerelerin gözlerden uzak, başka bir otelde yapıldığı öne sürülüyor.
Haberde, "Esas iş, yolun karşısında bulunan Marriot Otel'de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a destek veren Rusya ve İran ile isyancıların en büyük destekçisi Türkiye'nin gizlice yürüttüğü müzakerelerde yapıldı. Bu görüşmelerin olmasını sağlayan ve ABD'yi saf dışı bırakan ise Ankara ile Moskova arasındaki yakınlaşma süreci oldu. Sonunda da isyancılar ile rejimin imzalamasına bile gerek kalmayan bir ateşkes izleme anlaşmasına varıldığını ilan eden ortak bir açıklama yapıldı" deniliyor.
Rusya, İran ve Türkiye'nin desteğiyle Suriye hükümeti ve silahlı muhalif grupların temsilcileri, savaşın başladığı 2011 yılından bu yana Astana'da ilk kez aynı çatı altında buluştu.
İki gün süren görüşmelerin ardından Türkiye, İran ve Rusya, Suriye genelinde ilan edilen ateşkesin izlenmesi ve provokasyonların önlenmesi için üçlü bir mekanizma kurmaya karar verdi.
Aynı haberde, yürütülen bu üçlü mekanizma nedeniyle ABD'nin sürecin dışında kaldığına ve görüşmeleri takip eden Batılı temsilcilerin zamanlarını Rixos Oteli'nde bulunan İrlanda pubında gazetecilerle sohbet ederek geçirdikleri vurgulanıyor.
FT'ye konuşan Batılı bir diplomat, "Davet edilmediğimiz partiye zorla gelmişiz gibi... Sürecin tamamen dışındayız" diyor.
İngiliz basınının genelinde ön plana çıkan haberler arasında ise ABD'de Dow Jones endeksinin rekor kırması ve Başbakan Theresa May'in Başkan Donald Trump'la yapacağı görüşme yer alıyor.
The Daily Telegraph, ekonomi ekinin manşetine taşıdığı haberde, ABD borsasında gösterge Dow Jone endeksinin 131 yıllık tarihinde ilk kez 20.000 puan seviyesini aştığını belirtiyor.
Gazetenin haberinde, "Seçim sonrası görülen bu yükseliş, işlemcilerin ABD Başkanı'nın yerel üretim üzerindeki düzenleyici yükleri hafifleten, iki petrol boru hattının inşasının önünü açan ve ABD-Meksika sınırına 14 milyar dolarlık maliyeti olması beklenen tartışmalı duvarın örülmesini öngören idari kararnameleri imzalamasının ardından bundan sonra büyük bir mali harcama paketini gündeme getireceği beklentilerinden dolayı küresel piyasaları olumlu etkiledi" ifadesi yer alıyor.
FT de Trump yönetiminin gündeme getireceği vergi indirimleri ve mali teşvik paketinin ekonomik büyüme ve enflasyonu tetikleyeceği beklentileriyle yatırımcıların banka ve bu dönemden kârlı çıkması beklenen şirketlerin hisselerine alım yaptığına dikkat çekiyor.
May ile Trump'ın Washington'da yapacağı görüşme de İngiliz gazetelerinde geniş yer buluyor.
The Times gazetesi, May'in görüşmede Trump'a ABD'deki sürpriz seçim sonuçları ve İngiltere'deki Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma referandumunun ardından yenilenen güven ortamında "dünyaya bir kez daha birlikte liderlik" edebileceklerini söyleyeceğini belirtiyor.
Gazete, May'in Trump'ın başkanlığı ve ABD ile işbirliği konularında beklenmedik derecede iyimser bir tutum takınmaya hazırlandığına dikkat çekiyor.
Haberde ayrıca, May'in bir yıl önce Trump'ın başkanlık kampanyasındaki söylemini "bölücü, yardımcı olmayan ve yanlış" olarak nitelendirdiği de hatırlatılıyor.
The Guardian gazetesi ise iki liderin görüşmesiyle ilgili yayımladığı analizde Trump ile fazla yakınlaşmanın doğurabileceği sonuçlara yönelik bir dizi uyarıya yer veriliyor.
Analizde, Trump, "en öngörülemeyen ve Avrupa'da modern zamanların en az beğenilen ABD başkanı" olarak tanımlanıyor ve şu ifadelere yer veriliyor:
"May'in üzerinde ikili ilişkilerin zayıflamasının altında kalkamayacak olmasının baskısı var. AB ile köprüleri yaktıktan sonra İngiltere, Amerika ile ittifakının zayıflamasına izin veremez. Daha geniş anlamda, May'in ekibinin, etkisinin sınırlı kalacağı alanları tespit etmesi ve ilk toplantıda İslam Devleti'yle mücadele gibi ortak hareket edilebilecek alanlara odaklanması gerekiyor."
Fransa'da merkez sağın cumhurbaşkanı adayı François Fillon'un eşiyle ilgili yolsuzluk iddiaları da İngiltere gazetelerinde kendine yer buluyor.
The Times gazetesi, Fillon'un seçim kampanyasının, eşinin sahte bir işte kendisini çalışıyor gibi gösterip kamu kaynaklarından maaş aldığına yönelik iddialar hakkında açılan yolsuzluk soruşturması nedeniyle darbe yediğine dikkat çekiyor.
Gazete, seçimlerin favorisi olarak tanımladığı adayın eşi Penelope Fillon'un kendisini parlamentoda asistan olarak gösterdiği ancak hiçbir iş yapmadan toplamda 500 bin euro maaş aldığına dair iddialar bulunduğunu belirtiyor.
The Times, "Her ne kadar ilkbaharda yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu konunun mahkemeye taşınma olasılığı düşük olsa da muhalifleri Fillon'un başta eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy olmak üzere rakiplerini yolsuzluk skandalları nedeniyle sık sık eleştirdiğini anımsatıyor" yorumunu yapıyor.