6 soruda Türkiye'de ve dünyada SİHA'lar: Nasıl kullanılıyor, neden eleştiriliyor?

6 soruda Türkiye'de ve dünyada SİHA'lar: Nasıl kullanılıyor, neden eleştiriliyor?

İnsansız hava araçları (İHA) son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte daha sık kullanılır oldu.

Eğlence gibi sivil amaçlarla kullanımının yanı sıra askeri kullanımı da bulunan İHA'lar, üzerlerine silah eklendiği takdirde Silahlı İHA (SİHA) olarak adlandırılıyor.

Genelkurmay

Peki SİHA nasıl oraya çıktı? Dünyada ve Türkiye'de nasıl kullanılıyor? Neden tartışmalara yol açıyor?

Merak edilen sorulara yanıt aradık.

Kayıtlara geçen ve ilk SİHA saldırısı olarak sınıflandırılabilecek saldırı, 1849'da Avusturya İmparatorluğu tarafından Venedik'e gerçekleştirildi.

Avusturyalılar tarafından sıcak hava balonlarına bağlanan bombaların kentte patlaması hedefleniyordu.

Bombaların bir kısmı hedefini tuttursa da, rüzgarın değişmesi sonucu bir kısmı da Avusturya askerlerinin üzerine düştü.

Balonlarla bombardıman 1899'da, Lahey Barış Konferansı'nda imzalanan sözleşme ile yasadışı ilan edildi. Ancak bu tür bir yasak, ilerleyen yıllarda gelişen uçak teknolojisine uygulanmadı.

Sonraki yıllarda önce Sovyetler Birliği'ne karşı torpido atabilen insansız helikopterler geliştiren ABD ordusu, Vietnam Savaşı'yla birlikte insansız savaş uçaklarını test etmeye başladı.

Gelişen teknolojiyle birlikte SİHA'lar yaygınlaşmaya başladı. Özellikle 2000'li yıllarda, savaş uçakları gibi uçak pistlerine ihtiyaç duymayan, daha uzun süreler havada kalabilen ve eski modellere göre daha ağır bombalar taşıyabilen SİHA'lar geliştirildi.

Bugün onlarca ülkenin envanterinde SİHA bulunuyor.

Başa dön

Orduların SİHA'ları tercih etmesinin çeşitli nedenleri bulunuyor. Bunlardan biri, savaşlarda pilot kaybının azaltılması.

SİHA'lar operatör pilotlar tarafından bir kumanda merkezinden kontrol ediliyor. Kontrol merkezindeki ekranlarda uçağın üzerindeki kameralardan ve termal sensörler gibi çeşitli sensörlerden gelen görüntüleri izleyen pilotlar, uçağı yönlendirerek istedikleri bölgenin üzerinde uçabiliyor ve bir tuşla saldırı düzenleyebiliyor.

Pilot uçağın içinde bulunmadığı için SİHA'lar düşürülme riski bulunan bölgelere daha rahat gönderilebiliyor ve düşmesi durumunda pilotun ölmesi, yaralanması veya esir düşmesi gibi riskler olmuyor.

SİHA'ların bir diğer avantajı da savaş uçaklarının uçabileceğinden çok daha uzun süre havada kalma potansiyeli. Savaş uçaklarını uçuran pilotlar belirli bir süre havada kalabilirken bir SİHA, vardiyayla çalışan operatör pilotları sayesinde onlarca saat havada kalabilir.

Gelişmiş SİHA modelleri, otomatik olarak iniş ve kalkış yapabiliyor, otonom bir şekilde uçabiliyor ve merkezle iletişiminin herhangi bir nedenle kesilmesi durumunda üsse kendiliğinden geri dönebiliyor.

Yapay zekanın giderek artan etkinliği sayesinde SİHA'ların saldırılar da dahil olmak üzere tüm kararları otonom olarak alması için çalışmalar yürütülüyor.

Başa dön

1990'lı yıllarda Türkiye'nin envanterine kattığı ilk insansız hava araçları İsrail yapımı Heron ve ABD yapımı GNAT modelleriydi.

2000'li yıllarda GNAT'ın gelişmiş versiyonları olan Predator ve Repaer SİHA'larının Türkiye'ye satışına ABD Kongresi'nden izin çıkmaması üzerine Türkiye, kendi SİHA'larını geliştirme sürecini hızlandırdı.

Bugün Türkiye'de kullanımda olan yerli SİHA'lar arasında Anka ve Bayraktar bulunuyor.

Bayraktar'ın üreticisi Baykar, 2015'te yaptığı açıklamada SİHA'nın 250 kilogram mühimmat taşıma kapasitesi olduğunu açıklamıştı.

Baykar'ın kurucusu ve yönetim kurulu başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünürü olan Özdemir Bayraktar. Bayraktar'ın oğlu Selçuk ile Erdoğan'ın kızı Sümeyye, 2016 yılında evlenmişti. Özdemir Bayraktar, Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu yıllarda Refah Partisi'nin İstanbul il yönetiminde yer alıyordu.

Envanterdeki diğer yerli SİHA olan Anka'nın 2016 itibariyle silah taşıma kapasitesi bulunmuyordu. Gözlem amacıyla kullanılan Anka'lara 2017 yılında ilk defa roket de eklendi.

Bayraktar ve Anka, TÜRKSAT uydularının kapsama alanında olan her yerde kullanılabiliyor.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.'nin (TUSAŞ) geliştirdiği Anka, 200 kilograma kadar silah taşıyabiliyor.

İki SİHA da Roketsan'ın geliştirdiği roketleri kullanıyor.

Yerli SİHA'ların motor gibi kritik parçaları ise yurtdışından ithal ediliyor.

Bu nedenle TUSAŞ, kendi motorlarını da geliştirmeyi hedefliyor.

TUSAŞ'ın hisselerinin sahipleri ise Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve Türk Hava Kurumu.

Türkiye'de Vestel'in geliştirdiği Karayel adlı bir SİHA modeli de geliştiriliyor. Mayıs 2017'de yapılan tanıtımda Karayel'in 120 kilogram roket taşıma kapasite olduğu aktarılmıştı.

Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir 6 Eylül'de, Türkiye'de üretilen insansız hava araçları ile bugüne kadar "doğrudan veya dolaylı olarak" 3 bin PKK mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Geçen yıl Washington'daki düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nde bir konuşma yapan Demir, ABD'nin Türkiye'ye silahlı İHA satış izni vermemesi ve Türkiye'nin kendi SİHA'larını geliştirmesi hakkında "Burada kinayeli bir şey söylemek istemem ama ABD'nin onaylamadığı bazı projeler için teşekkür ediyorum, çünkü bu durum bizi kendi sistemlerimizi geliştirmeye yöneltti" demişti.

Başa dön

Bugüne kadar çatışmada SİHA kullanan ülkelerin sayısı az olsa da her geçen yıl artıyor.

ABD merkezli düşünce kuruluşu New America'nın verilerine göre 2014 öncesinde yalnızca ABD ve İngiltere çatışmada SİHA kullanmışken 2016'ya gelindiğinde bu ülkelere Nijerya, Türkiye, Irak, İran, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan eklendi.

Henüz bir çatışmada kullanmış olmasalar da İspanya, Fransa, İtalya, İsviçre, Yunanistan, İsveç, Belarus, Ukrayna, Gürcistan, Kazakistan, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, Türkmenistan, Çin ve Tayvan'ın da SİHA'ları bulunuyor.

Bu ülkelerin yanı sıra Rusya, Avustralya ve Ürdün de SİHA geliştirdiklerine veya satın almayı hedeflediklerine yönelik açıklamalarda bulundu.

Başa dön

Türkiye, PKK mensubu olduğunu öne sürdüğü vatandaşlarını Türkiye sınırları içerisinde SİHA ile hedef alıyor.

Bu dünyada nadir karşılaşılan bir durum olsa da Türkiye tek örnek değil.

New America'nın verilerine göre dünyada kendi vatandaşlarını SİHA ile öldüren ilk ülke ABD oldu.

ABD, El Kaide'nin İngilizce dergisi Inspire'ın editörü olan Suudi Arabistan doğumlu ABD vatandaşı Samir Khan'ı 30 Eylül 2011'de Yemen'de öldürerek kendi vatandaşını SİHA ile öldüren ilk ülke olarak tarihe geçti.

2015 yılında ise İngiliz vatandaşları Mohammed Emwazi, Reyaad Khan ve Ruhul Amin Suriye'de Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından öldürüldü.

Bu iki ülkenin dışında Pakistan, Taliban üyesi vatandaşlarına karşı; Irak, IŞİD üyesi vatandaşlarına karşı; Nijerya da Boko Haram üyesi vatandaşlarına karşı kendi toprakları içinde SİHA saldırıları düzenledi.

İsrail ise Gazze'de "terörist" olduğunu öne sürdüğü Filistinlileri SİHA'larla hedef alıyor. Ancak öldürülenlerin sıklıkla, çocukların da dahil olduğu siviller olması gerekçesiyle bu askeri politika eleştiri topluyor.

Başa dön

SİHA'ların kullanımına hukuki, insani ve felsefi açılardan çeşitli eleştiriler getiriliyor.

Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği, SİHA'larla insanların yargılanmadan hedef alınarak öldürülmesini ABD anayasası ve uluslararası hukuka aykırı olarak niteliyor.

Glasgow Üniversitesi'nde Uluslararası Hukuk Profesörü ve Birleşmiş Milletler'in İşkence Özel raportörü olan Nilse Melzer, Uluslararası Hukukta Hedef Alarak Öldürme adlı ödüllü kitabında bir kişinin hedef alınarak öldürülmesinin yasalara uyması için "insan hayatlarına yönelik hukuksuz bir saldırı gerçekleştirme tehdidi bulunan kişinin öldürülmesinden başka bir yol olmaması gerektiğini" söylüyor.

Bir çatışmaya doğrudan katılan bir sivile karşı daha zararsız ya da daha az ölümcül bir hamle yapılması ihtimalinin bulunması durumunda hedef alarak öldürmenin uluslararası yasalara aykırı olacağını belirten Melzer, buna İsrail Yüksek Adalet Mahkemesi'nin aynı yöndeki kararını örnek olarak gösteriyor.

Öte yandan SİHA kullanımını destekleyen devletler ise SİHA'larla hedef alınan kişilerin imkan bulmaları ihtimalinde insanları öldürme hedefi güden "teröristler" olduğunu, bu kişileri gözaltına alma veya dur ihtarı yapmanın mümkün olmadığı için öldürülmelerinden başka bir seçenek bulunmadığını savunuyor.

Newcastle Üniversitesi'nden akademisyen Stephen Graham ise "Vertical: The City from Satellites to Bunkers" adlı kitabında SİHA operatörlerinin bilgisayar oyuncuları arasından seçildiğini ve SİHA'ları bilgisayar oynar gibi kullandıklarını söylüyor.

Drone Teorisi kitabının yazarı Fransız felsefeci Grégoire Chamayou'yu alıntılayan Graham, SİHA saldırılarıyla ilgili "Daha önce hiçbir devirde şiddet uygulayan taraf kendisini tamamen görünmez ve şiddet ile yanıt verilemez kılmamıştı. SİHA kullanan biri için öldürürken ölmek imkansız hale gelmiştir" diyor.

ABD'nin 2010'da Afganistan'da sivilleri öldürüldüğü bir SİHA saldırısı sırasında operatörler arasında kaydedilen konuşmaların analizine değinen Graham, SİHA operatörlerinin araçlara ve insanlara ateş açmak için can attığını, birbirleri arasında "Şu araç güzel bir hedef olur", "Aracın arkasında bir genç var ama gençler de savaşabilir" gibi ifadeler kullandıklarını belirtiyor.

Buna karşın Guardian gazetesine konuşan felsefeci Bradley Strawser ise hem pilot hayatının riske edilmemesi hem de istatistiklere göre SİHA saldırılarının savaş uçakları saldırılarına göre daha hatasız gerçekleştiği varsayımı üzerinden SİHA'ların savaş uçaklarına kıyasla daha yaygın kullanımını savunuyor.

Genellikle bombaladıkları yerlerin üzerinden uçup geçen savaş pilotlarının aksine SİHA operatörleri arasında stres, travma ve bunlardan kaynaklanan psikolojik sorunlar da sıklıkla görülüyor. Pilotların aksine SİHA operatörleri öldürdükleri kişilerin görüntülerini uzun süre ekranlarında görüyor.

Bir diğer eleştiri konusu ise SİHA'ların her geçen yıl otonomlaşması ve gelecekte hedeflere saldırı kararlarını otonom bir şekilde alma potansiyeli.

SİHA kullanarak sivilleri öldürme eleştirisiyle en sık karşılaşan ordulardan biri olan İsrail Silahlı Kuvvetleri'nde 2004'e kadar 10 yıl boyunca Uluslararası Hukuk Departmanı'nı yöneten Albay Daniel Reisner, 2009 yılında Haaretz gazetesine "bu konudaki uluslararası hukukun değişmekte olduğunu" söylemişti:

"Eğer bir şeyi yeterince uzun süre yaparsanız dünya bunu kabul etmeye başlar. Bütün uluslararası hukuk, bugün yasak olan bir eylemin yeterince ülke tarafından yapılması durumunda yasal olacağı fikrine dayanır.

"Uluslararası hukuk, ihlallerle ilerler. Biz hedef alarak suikast tezini geliştirdik ve bunu savunmamız gerekti. İlk başta yasal kalıplara sokmakta zorlandığımız çıkıntıları vardı ama bugün bu kavram meşruluğun merkezinde oturuyor."

SİHA kullanımını siyasi açıdan inceleyen Almanya'daki Bundeswehr Üniversitesi'nden Frank Sauer ve Peace Research Institute'den Niklas Schörnig, Security Dialogue akademik dergisinde yayınlanan makalelerinde ülkelerin çıkarları için SİHA kullanmalarının uzun vadede demokrasiye zarar verebileceğini ve savaş ihtimalini artıracağını söylüyor.

Pakistan ise ABD'nin ülkelerindeki SİHA kullanımı eleştiriyor, ABD'nin Pakistan'daki İslamcı militanlara düzenlediği SİHA saldırıları için kendilerinden izin almasını talep ediyor. Ancak ABD, Pakistan'ın bu talebini kabul etmiyor.

ABD'nin eski başkanı Barack Obama, Pakistan'da çeşitli SİHA saldırılarıyla sivillerin öldürülmesini "yürek burkan bir trajedi" olarak tanımlamış, ancak SİHA saldırılarını savunmuştu.

Obama, 2016 yılında yaptığı açıklama ile o güne kadar Pakistan, Yemen ve Somali gibi ülkelerde SİHA saldırılarıyla 116 sivil öldürmüş olabileceklerini, ancak saldırıların doğası gereği gerçek sayının asla bilinemeyeceğini söylemişti.

The Bureau of Investigative Journalism'e (Araştırmacı Gazetecilik Bürosu) göre ise Obama'nın 8 yıllık iktidarı boyunca gerçekleşen 563 SİHA saldırısında 384 ile 807 arası sivil yaşamını yitirdi.

Başa dön