6 üye: Rejim için tehlikedir, AKP kapatılsın

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Necmi Özler, Şevket Apalak ve Zehra Ayla Perktaş’ın karşı oy yazısında, AKP’nin “demokratik rejim için yarattığı tehlikenin önemli boyutlara ulaştığı ve bu tehlikenin Hazine yardımından mahrumiyet yaptırımıyla önlenemeyeceği” belirtilerek, kapatılmasına karar verilmesi gerektiği ifade edildi. Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımlanırken, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Necmi Özler, Şevket Apalak ve Zehra Ayla Perktaş’ın AKP’nin kapatılması yönündeki karşı oy yazısında AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin işlendiği bir odak haline geldiğinin bire karşı 10 oy ile saptandığına dikkat çekildi. Altı üyenin karşı oy yazısında şöyle denildi:AKP'yi kadınlar ve AB kurtardıKılıç: Deliller yetersiz“Anayasa’nın 2. maddesinde Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan lâiklik ilkesine aykırı fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği saptanan Parti’nin, sahip olduğu oy potansiyeli ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde sağladığı çoğunluk bu Parti’nin, demokratik siyasi yaşam için oluşturduğu tehlikenin büyük boyutlara ulaştığını göstermektedir. Türbanın Yükseköğretim kurumlarında serbestçe takılmasına olanak sağlamak amacıyla Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişiklikte, belirleyici olması ve buna ilişkin yasanın Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez kuralları arasında yer alan laiklik ilkesini değiştirdiği gerekçesi ile iptal edilmesi davalı Parti’nin, lâiklik karşıtı düşüncelerini yaşama geçirme konusundaki kararlılığını, Cumhuriyetin temel niteliklerini tehdit noktasına kadar vardırabileceğini gösteren somut bir örnektir." “AKP FARKLI BİR LAİKLİK ANLAYIŞI SAVUNUYOR” AKP’nin Anayasa Mahkemesi kararlarıyla anlam ve içerik kazandırılan laiklik tanımlaması yerine farklı bir laiklik anlayışını savunduğu kaydedilen karşı oy yazısında, şu görüşlere yer verildi: “Anayasa’da Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan laiklik ilkesini geçersiz kılmaya yönelik yoğun çabaları, amacını gerçekleştirme konusundaki kararlılığını ortaya koymaktadır. Parti’nin, laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiğinin saptanmasına yol açan eylemlerinin yanı sıra, dava dosyasında yer alan ancak, karara esas alınacak eylemlerin oylanmasında da Anayasa’nın 149’ncu maddesinde öngörülen nitelikli çoğunluğun aranması nedeniyle altı oya ulaşmasına karşın, kararda dayanılan deliller arasında yer almayan eylemleri de bulunmaktadır.” “AKP’NİN REJİM İÇİN YARATTIĞI TEHLİKE ÖNEMLİ BOYUTLARA ULAŞTI” 6 Üyenin karşı oy yazısında AKP’nin rejim için yarattığı tehlikenin önemli boyutlara ulaştığı da vurgulanarak şöyle denildi: “Parti genel başkanı olan Başbakan’ın 2005 yılı Şubat ayında bir Alman gazetesine verdiği demeçte, ‘inançlı Müslümanlarız, Kuran’da kadının toplum içinde türban takması gerektiği yazıyor... Bir demokratik ülke din özgürlüğünü sağlamalı. Buna, vatandaşların dinlerini yasalara saygı koşuluyla semboller vasıtasıyla ifade etmesi de dahildir. Türban yasağı liberal değildir.’ Parti üyesi TBMM Başkanı’nın, 23 Nisan 2006’da ‘Katı laiklik uygulamasıyla insanlara sosyal hayatı bir cezaevine çevirecek anlayışlar ne kadar zararlıysa, laikliği bir barış ve özgürlük din ve vicdan hürriyeti olarak tanımak ve insanların inançlarına müdahale etmemek de o kadar toplumsal barışa hizmet edecektir’ biçimindeki beyanları. Parti üyesi Dışişleri Bakanı döneminde cemaat lideri olduğu ileri sürülen Fethullah Gülen isimli kişinin yurt dışında kurduğu okulların bir ticari şirket olarak değerlendirilip, temas ve işbirliği yapılmasının Dışişleri Bakanlığının genelgesi ile Büyükelçiliklerden istenmesi, Leyla Şahin davasında türbanın gericiliği teşvik ettiği laik eğitim ilkesine aykırı olduğu yolundaki hükümet adına gönderilen ek savunmadan 2003 Aralık başında haberdar olan Dışişleri Bakanı’nın isteğiyle bu savunmanın geri çekilmesi gibi söylem ve eylemlerin, Parti’nin başbakan, bakan, milletvekili, parti yöneticisi veya belediye başkanı konumundaki siyasal yaşamda daha etkili olabilecek üyeleri tarafından gerçekleştirilmesi, Parti’nin demokratik rejim için yarattığı tehlikenin önemli boyutlara ulaştığını ve bu tehlikenin hazine yardımından mahrumiyet yaptırımıyla önlenemeyeceğini göstermektedir. Açıklanan nedenlerle Parti’nin kapatılmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle Parti’nin Devlet yardımından kısmen yoksun bırakılması yolundaki görüşe karşıyız.”