Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun TBMM Genel Kurulu'nda okuduğu 62. Hükümet Programı'nda, 'paralel yapı'yla mücadele, çözüm süreci, yeni anayasa, Avrupa Birliği (AB) süreci ve demokratikleşme gibi pek çok konu yer aldı.
Programda, Türkiye'nin "Cumhuriyetimizin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi" olarak tanımlanan AB'ye 9 yıl sonra üye olması öngörülürken "yerel yönetimlerin başta öz gelirleri olmak üzere finansman ve hizmet imkânlarını kuvvetlendirmek" ibaresinin altı çizildi. "Çözüm sürecinde toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünü açacaklarını" belirten Davutoğlu, "yeni, profesyonel bir sınır kolluğu teşkilatının kurulacağını" söyledi.
Fethullah Gülen cemaatine yönelik kullanılan ve "paralel yapı" adıyla anılan yapılanmayla gerginliklerin miladı olarak programda 7 Şubat MİT krizi gösterildi. "7 Şubat, 17-25 Aralık hadiseleri ve takip eden gelişmeleri devlete kast eden teşebbüsler" olarak tanımlayan Davutoğlu, "Bu tür teşebbüsleri, geçmişteki vesayet odaklarının oluşturdukları kadar tehdit olarak görüyoruz" dedi.
62. Hükümet programının tam metni için tıklayın
Ahmet Davutoğlu'nun TBMM Genel Kurulu'nda 62. Hükümetin programına ilişkin yaptığı konuşmada öne çıkan çoğu siyasi ifade şöyle:
Bugün Eski Türkiye’nin tüm vesayet kurumları ve vesayetçi zihniyeti kaybetmiş, Yeni Türkiye kazanmıştır. (…)Eski Türkiye’nin vesayetçi anlayışını ve uygulamalarını değişik kılıklar altında yeniden canlandırmaya çalışanlar karşılarında milleti ve temsilcilerini bulacaklardır.
AK Parti hükümetlerinin dirayeti devlette karar alma yeteneğini geliştirdi. Fakat, şimdi o geçmiş vesayetler bittikten sonra yeni vesayet türleri çıkmaya başladı. (...) Devlet otoritesinin parçalanmasına yönelik hiçbir faaliyete asla izin vermeyeceğiz.
Demokrasimize ve ulusal güvenliğimize kasteden yapılanmalara karşı, hukuk içinde kararlılıkla mücadele etme görevi halkımızın bizlere yüklediği bir sorumluluktur.
Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce tarihdaşlık ve vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz.
Daha önce gerçekleştirdiğimiz, iç hukukumuz ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalar arasında ihtilaf çıkması halinde, uluslararası antlaşmaları esas alan politikamızla uyumlu olarak, temel hak ve özgürlükler alanında uluslararası normlar, bundan sonra da tüm politikalarımıza temel teşkil edecektir.
AB sürecine yeni bir ivme kazandırmak ve her alanda reform çalışmalarını hızlandırmak amacıyla 2014-2017 dönemini kapsayan “AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı” hayata geçirilecektir.
Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır.
Milli iradeye rağmen üretilen “kırmızı çizgiler” anlayışının, Yeni Anayasa için engelleyici bir faktör olarak gösterilmesini kabul etmediğimizi belirtmek istiyoruz.
Yeni Anayasa’nın şekil açısından kısa, açık ve her vatandaş tarafından anlaşılabilir olması da hedeflerimiz arasındadır.
62. Hükümet olarak çözüm süreci kapsamında yeni yol haritasının hedeflerini; terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünü açmak şeklinde koyacağız.
Çözüm Süreci, bölünmenin değil birleşmenin, küçülmenin değil büyümenin, parçalanmanın değil bütünleşmenin ve kalıcı bir bölgesel güç olabilmenin yegâne anahtarı konumundadır.
Bu süreç, toplumda psikolojik restorasyon yaparak, yeni bir aidiyet bilincini ortaya çıkaracak ve tahkim edecektir.
İnsan hakları alanında var olan sorunlu alanların tümü tek tek tespit edilerek çözüm için atılacak adımları içeren bir eylem planı hazırlanmış ve uygulanmaya konulmuştur. Türkiye bu alanda aldığı önlemler yönünden Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından diğer ülkelere örnek gösterilir hale gelmiştir.
Yargı alanındaki temel sorunumuz, bazı yargı mensuplarının siyasi-ideolojik bir misyon üstlenmesi ve hakem olma vasfını yitirerek taraf haline gelmesidir.
Geleneksel vesayetçi aktör ve kurumlarla yürüttüğü mücadele neticesinde hükümetlerimiz, milli iradeye dayalı demokratik bir siyasal sistemi inşa etme hedefine odaklanmışken, 7 Şubat, 17-25 Aralık hadiseleri ve takip eden gelişmelerle yeni bir vesayet odağının saldırılarına maruz kalmıştır.
Uluslararası bağlantıları da değerlendirildiğinde, bu yapılanmalar sadece hükümetimize yönelmiş bir tehdit olarak değil, devletin varlığına kast eden, onun yapısını çökertmeyi hedefleyen bir ulusal güvenlik sorununa dönüşmüştür. Bu tür teşebbüsleri, geçmişteki vesayet odaklarının oluşturdukları kadar tehdit olarak görüyor ve her türlü vesayete karşı mücadelemiz çerçevesinde ele alıyoruz. Bu konuda kararlı ve dirayetli duracağımız konusunda hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Sınırlarımızın korunmasından sorumlu olacak yeni, profesyonel bir sınır kolluğu teşkilatının kurulması için çalışmaları sürdürüyoruz.
Bütün polis merkezleri ve jandarma karakolları gerçek anlamda modernize edilmiş, şeffaf hale getirilmiştir.
Kolluk teşkilatlarının fonksiyonları gözden geçirilecek, kamu yararı ve kolluğun asıl misyonu gözetilerek yeniden düzenlenecektir.
İlk defa kamu yöneticileri için etik kurallar getirdik ve denetim mekanizmaları kurduk.
Hükümetimiz, Türkiye’nin 2023 yılında amaçladığı ekonomik ve siyasal açıdan öngörülebilir, şeffaf, demokratik manada tahkim edilmiş ve yolsuzluklara karşı sıfır toleranslı Türkiye hedefine yönelik mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.
Kamuda “kâğıtsız ofis” dönemini başlatacak ve yazışmaların elektronik ortamda gerçekleştirilmesini yaygınlaştıracağız.
Yerel yönetimleri daha da güçlendirmeye yönelik yasal ve kurumsal düzenlemelerimiz devam edecektir.
Yerel yönetimlerin başta öz gelirleri olmak üzere finansman ve hizmet imkânlarını kuvvetlendireceğiz.
Hükümetlerimiz döneminde gerçekleştirilen önemli yeniliklerden bir diğeri de özel dershanelerin özel okula dönüştürülmesidir.
Büyük önem atfettiğimiz ve üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığımız diğer bir konu da YÖK reformudur. Demokratik, özgürlükçü ve evrensel değerlere uygun bir üniversite tasavvuru ana önceliklerimizden bir tanesidir.
Hükümetimiz ve Merkez Bankası tarafından enflasyon hedefleri üç yıllık vadede belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacaktır.
Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir.
Faizsiz bankacılığın geliştirilmesi için kamu sahipliğinde katılım bankalarının kurulmasına yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payının artırılmasına ve nükleer santrallerin kullanılmasına yönelik başlatılan çalışmalara kararlılıkla devam edilecektir.
12 yıllık kazanımlarımızdan hareketle, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyoruz.
12 yıllık iktidarımızın en büyük başarılarından birisi dış politikayı milletimize mal etmemizdir.
(…)Türkiye’nin bu insani ve vicdani duruşundan geri adım atması mümkün değildir.
Artık olaylara seyirci kalan değil, yön veren bir ülke olarak Türkiye’nin dış politika tercihleri tüm dünya tarafından yakından takip edilmektedir. Kendi tarihi ve coğrafyası ile barışık ve bunları stratejik bir değer olarak gören dış politikamızı sürdürmeye kararlıyız.
Kıbrıs sorununun, Ada’daki her iki halkın asli kurucu iradelerini, siyasi eşitliklerini ve Ada’nın ortak sahibi olmalarını temel alan müzakere edilmiş adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için garantör ülke olarak yapıcı katkımızı sürdüreceğiz ve Birleşmiş Milletlerin bu yöndeki çabalarını destekleyeceğiz.
Irak’taki siyasi istikrarsızlık ve kutuplaştırıcı politikalar, Suriye’de devam eden çatışmanın da olumsuz etkileriyle ülkede mezhep ayrımlarını keskinleştirmiştir. Her iki ülkedeki siyasi otoritenin halkın meşru siyasi taleplerini dikkate almaması nedeniyle, oluşan boşluğu doldurma ve toplumsal beklentileri karşılama iddiasındaki terör örgütleri ve şiddet yanlısı gruplar bu ülkelerde zemin kazanmıştır.
Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, ülkede güvenlik ve istikrarın tesisi, demokrasinin güçlendirilmesi, iç barışının sağlanması, komşularıyla ve uluslararası toplumla bütünleşerek bölge açısından güvenlik ve refah yaratan bir devlet haline dönüştürülmesi Irak’a yönelik dış politikamızın temel ilkeleridir.
Türkiye, meşru talepleri bastırılmaya çalışılan Suriye halkının yanında ve rejim mezaliminin karşısında olmaya devam edecek, Suriye halkının demokrasi, hukukun üstünlüğü ve evrensel değerlere dayalı yeni bir Suriye kurulmasına yönelik talepleri karşılanıncaya kadar Suriye halkıyla mevcut dayanışmasını kararlılıkla sürdürecektir.
Ülkemizin ev sahipliğini yaptığı ve İslam ülkeleri arasında kalkınma alanında bilgi ve tecrübelerin paylaşılmasına, anlayış birliğinin oluşturulmasına ve politikaların yakınlaştırılmasına hizmet eden İSEDAK’ı önümüzdeki dönem daha da güçlendireceğiz.