Şairler Gazze’yi şiirleştirdi. 63 şairin ortaklaşa dizelerinden oluşan “Gazze Avazı” soruyor: Çocuklar neden yere düşmüş kırmızı bir gök...
Gazzeli Yusuf'un hikâyesi şiir oldu“Gazze Avazı; uçağı olmayanları uçaklarıyla bombalayanlara, topu olmayanları toplarıyla bombardımana tutanlara, silahı olmayanları silahlarıyla vuranlara, vicdanını, ırkçılık, milliyetçilik ve bağnazlığa satanlara, dünyanın toprağını bir türlü paylaşamayanlara, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere ayrım gözetmeden tüm canlıları çıkarları uğruna katledenlere karşı da bir çığlık...” Gazze Avaz’ını yazan şairler ortak çığlıklarını bu sözlerle ifade ettiler. Haberin devamı
GAZZE AVAZI “o zaman ben ‘onları’ değil, kendimi öldürdüm gerçi, dünya o kadar büyüktü ki çok küçük sandım o’nu” dünyanın çekirdeğini çitleyecekti çocuk tam o anda közlenmiş kalbini yiyiverdi talmud!.. kalbindeki dikeni çıkaramayan kardeşlerimin gözyaşlarıyla birleşirse belki bu yangına bir avuç su olur diye aklıma taş düşeli, saçma/sapan bir çocuk ve filistin yalnız taş duvar olalı orda, taş döşeli avlumuzda, nablus’ta çizilmiş bir haritayla dönmesini bekledim babamın; kuyular taş dolalı oysa, zulme kurulmuş bütün saatler; her şey canevinden vurulmuş gözyaşlarını bombalıyorlar şimdi külden kentler içinde çırpınırken anne yürekleri derme çatma dualarıyla çekip gidiyor çekimser tanrılar karnında bilyeleri ile çocuk olurum, sapanımın ucunda metal kuşlar ütüldüğüm sokakta babam vuruluyor! bu bendeki son düş onu vurma! - ey zûlmü çoğaltan yec’uc mec’uc yalnızlığa tutsak sabi çığlıklar, kandillerde yakılan hıçkırık ebabil kuşlarına dönüşürse bu huruç çatlayan kan taşına nasıl ve kimle yaklaşır esmer teniyle vahşi bir suç “oku, yaradan rabbinin adıyla oku” zulmetin kabuğunu kır kalbini kûh-i nurla d’oku Allah’ım, sen filistinli çocuğu taşlarını ve sapanını koru taşlar azizdir, sapan özgürlüktür, cennet yakındır anne gibi - korkma, annen yanında yatıyor uyuyor, ama taşlar uykusuz kırmızı bulutlar geçiyor bak son kez gördüğün bir oyuncak sana doğru geliyor: israil malı! ve bir parça kan düşüyor yere, nice yaraların hüznüyle yoğrulmuş... kara bir bulut, ıssız bir gece... bir umut, o kanla çocukların gözlerinde... akıp giden kan sanmayın, sizin gördüğünüz kırmızı bir devrin utancıdır riyakâr yüzlerde. akıp giden kan sanmayın, kan da susar bir çocuğun susuşudur, sustukça çoğalan utanç... akıp giden kan sanmayın, kan susmayacaktır bir çocuğun susmasıdır tarihinizdeki utanç sen susunca askıya alır birileri senin yerine senin düşlerini bak! yine bozuk çalıyor plak ortadoğu alevlerinden: seni şeytanın dölü, seni belâ kumkuması ölüm ele geçiriyor gök gözlü gazze çocuklarının yüzünü - bana bak! robert gates, hillary clinton, barack obama dahil bu amerika cahil bu boktan abin, ya silah ya havyar başka şey öğretmemiş sana israil hançer denenir; en iyi benim kanımla hançer bilenir; en iyi benim sevdamla hançer sınanır; en iyi benimle hançeri kanatır; en çok benim acım… füze curnataları kuşların yerinde saçaklar huzursuz saçaklar susamış birikmeye korkuyor yağmur çekiştiriyor akdeniz’i palmiyeler nara tuzu gördükçe yara bağlıyor karalar çocuklar neden yere düşmüş kırmızı bir gök neden çatırdayan tuz kadın erkek, patlayan toprak bir hınçlı köstebek! hangi kuyulardan çekiyor gücünü de unutmayı seçiyor onun için su dağları yaratan iyiliği tarihin hangi dibine atmış kalbinin gözlerini? her fidan kırıldıkça bin mısra kanamakta kan kalabalığı aklımızın çukurunda ölmeye büyümüş bir hayret... filistinli çocuk masum israilli olan da büyümesin çocuklar bir gazze olacaksa iy’ettim; bush’un kafasına / bin tane pabuç attım. fakat çaresiz - / kılıyor beni / gazze / orda ölüyor / torunum. bir yardım umar babası duymaz mı kimsecikler hani kuşlar hani bulutlar koptu uçurtmanın ipi altı yaşında halid velvil, kanlar içinde gömleği gazze’de, top oynuyor askerler! çocuklar kanıyor; ah çocuklar! vah çocuklar! papatyalar umursamaz küçük bombaları bir çocuk her zaman büyüktür bir devletten bu zulüm karşısında bir şairin çığlıklarında mezarlara mevzilenir aşk’ın aşk’ın ölüm askerleri... dünya vurgunu gözleri yok hükmünde mi olacak onların, onlarsız mı vuracak yeryüzüne yıldızların ışığı, ılık tıpırtısı güz yağmurlarının. güneş pas tuttu; farkında mı göğün yüzü sekiz başlı dragonun gettosunda yaşadılar hem diri, hem ölü ah... daha çok alanımız olsa keşke sözcüklerden (bir çiçek görsem aklım dolu çocuk olur akşam çöker karanlığa örtülü büvelek mahkumları çirkin bir buluttur korkuya ihanet...) ahtapot kolları yırttı karanlığı barutla iftar etti emzikli anneler ana sütüne bulanmış son nefesler bir kanlı kundak içinde düştü istanbul’un kalbine bebek kanı göğe akar, bebek kanı intikam kokar amma, değmeden karnımıza bıçağın ucu ve göğümüz kızarmadan dehşetin nefesiyle daha nice daha nice daha nice susacağız! yeter! gazze yaralı bir kuş, göğsümden kalkan taş olsun çocuk; duyarsız yürekler sapanına al benim esnekliğimi de kat, fırlat fırlatabildiğin kadar acının ince yollarını, özgürlüğe... bir sabahlık gibi uyanmadı hiç, motaz uda ve çok çocuk, çok çocuk... - arabım... boylu boyunca uzanan ölünü seviyorlar yalnızca esmer bir çocuk gül gibi parıldayan yarasıyla düşüyor toprağa en anlamlı taş, şiirdeki değil, elindekiydi çocuk... kandan koyudur merhametin alnındaki kir gözleri bağlı değil, kör; bağa muhtaçsa bekir... çocuk katillerinin yarattığı tufan alnının çatına yazıldı uygarlığın! bu hangi hayvan? bu hangi hayvan? çocuk salkımlarını toplamaz insan olan ben, bir afgan, bir ıraklı; filistinli bir anne… çocuğumu öldürürler; tanrı esirgemez; niye? akdeniz yürüsün kızıldeniz kan revan basra yaralı tanrılar ırmaklar kucaklasın gül yüzlü çocukları kanlı ellerin yaşamdan kopardığı bir çocuğum şimdi gazza’de bir kuşa kaptırdım kalbimin bir ucunu bir ucu bende kaldı kuş uçtu gitti ta uzaklara şaşılacak şey kalbimin bende kalan ucuyla bir gökkuşağı kuruldu aramızda gazze’deki çocuklarla bir sabah, küle bulanmış gazze’de namlunun ucunda göveriyor kan çiçeği damağın pembe şekerindeki sevinç çocuklar, mavi ve sürgün, gül yanığı filistin güz yaprakları gibi, adı eksik çocuklardı / tamam iken sığ soluk... ayakların arasında hışırtıyla ezildi. havada kaybolmuş çocuk kokusu ince beden / tenleri / örter ama, kocaman- kundak diye bildiği / anne sütü toprağı! çocuk ol bakalım sen de gazze’de çocuk olabilecek misin ey moşe yazılan yazılardan alınan azıklardan boyanan bir gül bir gül kalkıyor şimdi ortadoğu’nun kalbinden gelin tellerinden taşan sevinç olmasın çocuklar ölecekse orada, parçalanmış bir zıbında doğmalı insanlık bir daha ruhumu mülkün arsızları kuşattı. dinmiyor dalgın nüshalarda çölün kanaması! babaların kolları kısa kalmış çocukların üstünü örtememiş anneler - kundağımı bozdum! dilimi koydum dişlerimin yerine! kevgirler mi, en dolu yanlarım! her defasında kışkırtılmış soğanlar bıraktım kapılarına! ölelim! ve bitsin bu karahummalı hayat gazze’nin tayları kırılıyor bir bir; bir ananın emzirdiği çocuk vatan adına sırtından bıçaklarken bir başka ananın çocuğunu ve masumların gözyaşı üzerine kurulmuş uygarlığımız dalgalanırken bayrak niyetine babalar, kahraman yetiştirdik diye öğünecekler. seni sevmiyorum beyaz insan! karalara büsbütün boyanmışlığım bundan... kan olmasın diye bütün kelimelerin altında vicdanımı ve namusumu bağlıyorum gazze’deki çocuğun gözyaşlarına yine Kerbela, yine matem, çocuklar şehit yetiş Hazreti Şah’ım yetiş eyle niyaz zalimin her yerde adı yezit, kavmi yezit Gazze yanık, Gazze susuz, Gazze avaz avaz - o bıçağı saplayacağım yüreğime yitireceğim hiçbir şey yok düşlerimi yanıma aldım, değişimin mahşerine ya insan kalmak ya da onursuz bir dünya!
GAZZE AVAZI’NI YAZAN ŞAİRLER A.Hicri İzgören, Abdülkadir Budak, Adnan Gül, Ahmet Günbaş, Ahmet Uysal, Ali K. Metin, Altay Ömer Erdoğan, Aydın Şimşek, Bedrettin Aykın, Beşir Sevim, Betül Tarıman, Bülent Güldal, C. Mehmet Eren, Cafer Keklikçi, Cuma Duymaz, Emel İrtem, Emir Özsoy, Ercan Y. Yılmaz, Eren Aysan, Fatih Yavuz Çiçek, Fergun Özelli, Fuat Çiftçi, Gülümser Çankaya, Güngör Gençay, H. İhsan Sönmez, Hamdi Özyurt, Haydar Ergülen, Hayrettin Geçkin, Hayri K. Yetik, Hidayet Karakuş, Hulki Aktunç, Hülya Deniz Ünal, Hüseyin Alemdar, Hüseyin Peker, İbrahim İspir, İhsan Topçu, Kadir Aydemir, Koray Feyiz, M. Mahzun Doğan, Mehmet Sarsmaz, Murat Soyak, Mustafa Erdem Özler, Mustafa Ergin Kılıç, Mustafa Nazif, Mustafa Ökkeş Evren, Nisan Serap, Nurduran Duman, Onur Caymaz, Oresay Özgür Doğan, Özcan Erdoğan, Perihan Baykal, Said Ercan, Selahattin Yolgiden, Serap Erdoğan, Serdar Ünver, Sina Akyol, Sinan Özdemir, Süavi Kemal Yazgıç, Şehmus Ay, Tekin Gönenç, Volkan Hacıoğlu, Yaşar Bedri, Yelda Karataş.