İBB, Anadolu Hisarı’nı restore ederek kent müzesine dönüştürüyor. 990'lı yıllardan beri halka kapalı olan Anadolu Hisarı, yaz sonunda müze olarak halka açılacak.
İBB Miras ekibinin kapsamlı restorasyon çalışması yürüttüğü Boğaz’ın iki bekçisi Rumeli Hisarı ve Anadolu Hisarı, ‘İstanbul Hisarlar Müzesi’ adıyla yakında açılacak. İlk açılış yaz sonunda İstanbul Boğazı’nın 780 metre genişliği ile en dar noktasında bulunan Anadolu Hisarı’nda gerçekleştirilecek.
2000’lerin başında koruma kurulundan onay alan ancak uygulanmayan restorasyon projesi, yeni yönetim tarafından 2021 yılında başlatıldı. İBB Miras ekibi tarafından kurumun kendi imkanları ile yaptığı restorasyonun maliyeti 14 milyon TL.
Yıldırım Beyazıt tarafından 1390-1395 yıllarında İstanbul’un fethine doğru giden süreçte yaptırılan, Fatih Sultan Mehmet döneminde sur duvarları eklenen Anadolu Hisarı, İstanbul ile büyük değişiklikler geçirdi. En son 1930’larda restorasyondan geçen hisar, 1990’lı yıllardan beri de halka kapalıydı.
Kültürel etkinliklerin düzenleneceği bir müzeye dönüşecek olan Anadolu Hisarı’nda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, “İstanbul’un fethine tanıklık etmiş bu eserlere dokunmak bizim için büyük bir şans. İlk etapta baş kule ve çevresi yazın sonuna doğru müze olarak açılacak. Yapısal restorasyon büyük oranda tamamlandı. İkinci etap olarak sur duvarlarının onarımı devam edecek. 2023’ün ortalarında Anadolu Hisarı’nın restorasyonunu tamamlamış olacağız” dedi.
Restorasyon bittikten sonra İBB Miras ekibinin düzenli olarak bakıma devam edeceğini belirten Özel, “Tahmin ediyoruz ki büyük bir afet olmadığı sürece Anadolu Hisarı 100-200 yıl boyunca yeniden restorasyon ihtiyacı duymayacak” diye konuştu.
Surların yıllardır ihmal edildiğini, bakımının yapılmadığını vurgulayan Özel, “Yıllardır bu uygulansaydı İstanbul’un gözbebeği bin 600 yıllık hemşerimiz olan İstanbul surları bu hale gelmezdi. Ne yazık ki her yağmurda bir yerde hasar olacak mı diye kaygılanıyoruz. Çünkü İstanbul surları ve hisarlarına 30 yıldır tek bir çivi çakılmamış. Bu tür tarihi yapılar insanla buluşmadığı sürece atıl kalıyor, yok olmaya yüz tutuyor. Böyle olmaması için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Özel, tarihi yapının büyük bir deprem riski ile karşı karşıya olduğuna da dikkat çekerek “Beklenen İstanbul depremine verebileceği hasara ilişkin bir modelleme yaptık. Baş kule ile ilgili ciddi bir risk ortaya çıktı. Beklenen büyük İstanbul depremi bu süre içinde gerçekleşse kule ağır hasar alırdı. O yüzden hemen baş kulede güçlendirme çalışmalarına başladık. 7.2 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre hisarı güvenli hale getirdik” dedi.
Özel, “Yürüttüğümüz bütün restorasyonlarda harabe estetiği kavramını ön planda tutuyoruz. Yeni malzeme ile yapılmış tertemiz yüzeyler insanların keyfini kaçıran sonuçlara neden oluyor. Biz de bundan rahatsızdık. Kötü uygulamaya müdahale ettiğimiz de oldu. Kendi yürüttüğümüz çalışmalarda harabe ruhunu bozmayacak küçük müdahaleler yapıyoruz. Yapının fiziğini bozacak büyük taş, tuğla değişimleri gibi ağır müdahalelerde bulunmuyoruz” diye konuştu.