699 SİVİL TOPLUM KURULUŞUNDAN "SİLVAN" AÇIKLAMASI DİYARBAKIR (A.A)

-699 SİVİL TOPLUM KURULUŞUNDAN "SİLVAN" AÇIKLAMASI DİYARBAKIR (A.A) - 21.07.2011 - Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 13 askerin şehit edildiği hain saldırıyla ilgili ortak 699 sivil toplum kuruluşunca yapılan ortak açıklamada; ''Silvan'daki olay sadece yürekleri yakmamıştır, Kürt meselesinin çözümü yerine Kürt insanının linç edilmesine meşruiyet kazandırma çabasına hizmet etmiştir'' denildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sümerpark Resepsiyon Salonunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki 699 sivil toplum örgütünce Silvan'daki saldırıyla ilgili ortak açıklama yapıldı. Hazırlanan ortak açıklamayı Mazlum-Der Diyarbakır Şube Yöneticisi Nurettin Bozkurt okudu. Açıklamada, Silvan'da 13'ü asker, 20 kişinin ölümüne yol açan son acı olayın etkisinin Türkiye'yi bir anda alev topu gibi sardığını, Cumhurbaşkanı, devletin yürütmesi olan hükümet ve bazı muhalefet partilerini temsil eden genel başkanların açıklamalarının sonrasında bunu, çoğunlukla Türkiye'nin batı kentlerinde milliyetçi söylemlerin eşlik ettiği yürüyüşlerin izlediği kaydedildi. Kimi yerlerde Kürtlere, parti binalarına, derneklere, hatta hiçbir siyasi mesajı olmayan sanatçılara yönelik saldırılar ve linç girişimleri başladığı belirtilen ortak açıklamada, şu ifadelere yer verildi: ''Bu olay ve sonraki gelişmelerin, Kürt meselesinde çözüm beklentilerine endekslenen kamuoyunda, hiçbir kesim tarafından yalanlanmayan barış konseyi ve Anayasa Konseyi haberlerinin basında yer almasından sonraya rastlaması da oldukça düşündürücüdür. Olayın ardından bir kısım medyada çıkan haberler ve gerek olay yerine giden bölgedeki sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin temas ve gözlemlerine ilişkin yayımlanan raporun ardından, olayın oluş biçimine yönelik bir kısım noktaların karanlıkta kaldığı, kuşkulu durumların bulunduğu, cevaplanması gereken sorular olduğu ortaya çıkmıştır. Bu olayın araştırılması ve hiçbir etki altında kalmadan, bilgi kirliliğine bulaşmadan salt gerçeğin aydınlatılması gerekir.  Silvan'daki olay duygusal kırılma yaratmaya, zihniyet bölünmüşlüğünü derinleştirmeye, ötekileştirmeye hizmet etmiştir. Son olayda ülke bayrağının linç kültürüne alet edilmesi, bölgemiz insanını derinden yaralamıştır. Bu duyguyu kimi siyasilerin beyanları, hele duygusal davranma hakkı olmayan bir Başbakan'ın, bölgede oy çoğunluğuna sahip ve parlamentoda grup kurma hakkı bulunan bir siyasi partiyi hedefleyerek, 'Bizden asla iyi niyet beklemesinler, onlar da siyasi uzantıları da' şeklindeki sistem dışına itmeye yönelik beyanları, bu partiye oy vermiş milyonların yanı sıra oy vermeyen kesimleri de derinden etkilemiştir. Kürt meselesinin çözülmesi ve şiddetin son bularak, barış dilinin hakim olmasına, duygusal kırılma riskini önlemeye yönelik umutları ciddi biçimde sarsmıştır. Şiddet Kürt sorunun çözümünde etkili olmamıştır. Yeni bir dil, barış dili geliştirmek zorundayız. Gelecek kuşaklara kin, öfke ve nefreti değil, barışı miras bırakma sorumluluğumuz var. Sorunların siyasi zeminde çözümünün önünü açmalıyız. Ağlayan annelerin kimlikleri evlat acısını farklılaştırmaz. Dağa çıkartmak yerine, dağdan indirmenin zeminini yaratmalıyız.''  Açıklamada, çözümsüzlüğe, tehlikeli gidişe ''dur'' demenin, başta siyasiler ve devletin, ülkedeki muhaliflerin, herkesin görevi olduğu da vurgulanarak, ''Çözümsüzlükle geçen her gün, ölen her insan, bizi ülke geleceğinden biraz daha uzaklaştırıyor. Sorunların çözümünde şiddet yerine, siyasi ve askeri operasyonlar yerine, diyaloğu esas alan bir anlayışla birbirimizi anlamaya, empati kurmaya ihtiyacımız var'' denildi.