Çevre kirliliğini ve doğanın yükünü bir nebze olsun azaltmak için getirilen ücretli poşet uygulamasının ardından şimdi de kağıt, plastik ve metal kullanılarak yapılan ambalajlarda depozito sistemi geçerli olacak. Ambalaj iade edildiği takdirde ücreti geri verilecek.
Depozito İade Sistemi'ni Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu ve özel bir üniversitede Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Duygu Erten, hem çevreyi koruyacak hem de ülke ekonomisine katkı sağlayacak uygulamayı Hürriyet'e değerlendirdi.
Yavuz Eroğlu: Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek uygulamayla birlikte tüketiciler, ürünleri satın alırken ürün bedeliyle birlikte belirlenen depozito iade ücretini de satış noktasına ödeyecek. Depozito sistemi, tüketiciyi ürünün fiyatı dışında ödenen bedeli geri alabilmek için sistemin belirlediği market veya diğer toplama noktalarına yönlendirecek, tüketici depozito bedelini geri alabilmek için atığı iade edecek.
Depozito sistemiyle birlikte tüketici için parasal değer ifade edecek atıklar, çevreye çöp olarak atılmayacak, depozito iade merkezlerine götürülüp, geri dönüştürülerek hammadde olacak. Hem çevre korunacak hem ülke ekonomisi kazanacak. Depozito uygulaması, temiz ve geri dönüşüme uygun hammadde elde edilmesine olanak sağlayarak sektörün gelişimini hızlandıracak.
Sistemin işleyişi ve denetiminde en önemli rolü bu amaçla kurulan ‘Çevre Ajansı’ üstlenecek. Türkiye’deki genç nüfusun tüketim alışkanları sebebiyle her yıl kullanılan içecek ambalajı miktarı arıyor. Rakamlar kişi başı yılda 279, toplamda ise 20 milyar adet. 2030 başlarında rakamın toplamda 30 milyara çıkacağı öngörülüyor. Dolayısıyla çevreyle uyumlu büyüme modeli için depozito sistemi aslında bir zorunluluk.
Duygu Erten: Genel olarak, bu çözüm PET şişelerde uygulanan depozito sisteminin benimsenmesini içeriyor. Cam, plastik ve alüminyum hedeflenen malzemeler. Depozito sistemi müthiş bir sistem. ABD, Almanya, İsrail gibi birçok ülke 2000’li yılların başından beri bu sistemleri kurudu ve başarıyla kullanıyor.
Daha yüksek geri dönüşüm oranlarına çıkmayı sağlamasına ek olarak, bu sistemler belediyeler için maliyet tasarruflarının yanı sıra sera gazı emisyonlarını ve çöpleri azaltmada da etkili. Bugün özellikle dünya çapında Covid-19 sonrası ekonomik toparlanma çabalarına trilyonlarca yatırım yapan ülkelerde depozito sistemleri kurmak, yeni iş dalları yaratılmasına da destek verecektir. Çevresel sorunların atık tarafında azalmasını sağlayan büyük bir adım. Döngüsel ekonomiye geçiş için de en iyi örnek projelerden birisi.
Yavuz Eroğlu: Depozito sisteminin tüketici davranışı olarak 3 alternatifi olur: Birincisi ürünü satın alırsınız, kullandıktan sonra atığını iade edip depozito bedelinizi geri alırsınız. İkincisi ürünü alırsınız, kullandıktan sonra iade etmezsiniz ve depozito bedeli sisteme yani devlete kalır. Devlet o parayı, geri dönüşüm sisteminin büyümesi ve çevrenin korunması için kullanır. Üçüncüsü ise ürünü alırsınız ve kullandıktan sonra iade etmesiniz ama depozito bedeli için atık toplayan birilerine verirsiniz. O kişi de depozito bedelini almak için atığı toplama merkezine götürür ve depozito iade parasını kendisi alır.
Her üç şıkta da ambalajların etrafa atılması engellenerek çevrenin korunması sağlanırken hem tüketicinin hem geri dönüşüm sektörünün kazandığı sistem çalışmış olur. Özellikle ikinci ve üçüncü alternatifte farklı senaryolar devreye girebiliyor. Tüketici tarafından iade edilmeden doğaya bırakılan atıkları toplayıp, bunları depozito noktasına getirip, depozito parasını almak isteyenler çıkacaktır.
Yavuz Eroğlu: Depozito iade noktaları manuel veya makine ile otomatik sistemde (depozito otomatları) olabiliyor. Depozito sisteminin uygulandığı ülkelerde, sistemin ilk başlangıcında manuel iade noktaları ağırlıktayken, yıllar içinde otomatik makineler arttı. Örnek vermek gerekirse bugün Almanya’da depozito iadesinin yüzde 80'i otomatik makinelerle, yüzde 20'si manuel yapılıyor. Dolayısıyla tüketici sahilde içtiği gazlı içeceğin kutusunu ya da şişesini yanında taşıyıp iade etmek için markete de gidebilir, yahut sistem çalıştıkça sayısı sürekli artacak olan özel depozito makinelerine de gidebilir.
Yavuz Eroğlu: Depozito makineleri içine atılan pet, cam şişeler ve metal kutuları üzerindeki barkodlarından tanırlar. Bu otomatlar pet şişeler ve metal kutuları sıkıştırarak özel haznelerinde depolarlar, cam şişeleri ise otomat içerisindeki özel hassas sistemler sayesinde kırmadan ayrı bir bölümde depolarlar. Ürünün barkodu ve içlerindeki hassas denetim mekanizmalarıyla tasnifi yapıp, atık iade eden tüketiciye, ettiği atık miktarı ve türüne göre para karşılığını belirten fişi teslim ederler. Bu fişle tüketici satış noktasından parasını alabilir.
Yavuz Eroğlu: Türkiye’de yılda toplam 20 milyar adet ambalajlı içecek tüketiliyor. Bunun kırılımına baktığımızda yaklaşık 8,5 milyar pet şişe, 6,1 milyar cam şişe 3,9 milyar metal/alüminyum kutu, 1,5 milyar karton ambalaj, 9 milyar HDPE şişe kullanıldığını görüyoruz. Depozito sisteminin tam olarak yüzde 90’ları aşan geri dönüşüm oranlarına ulaştığında bu sistemle yılda 1.000.000 ton atığın geri dönüştürülmesi hedefleniyor.
Duygu Erten: 1970 yılında Kanada'nın British Columbia Eyaleti, dünyada tek kullanımlık içecek kapları için zorunlu depozito iade sistemini uygulayan ilk yer oldu. 50 yılda, 40’ın üzerinde bölge, Kanada ve Avustralya'nın çoğu bölgesi, 10 Avrupa ülkesi, 10 ABD eyaleti, İsrail ve Karayipler'in bazı bölgeleri dahil olmak üzere depozito sistemleri kurdu.
Bu girişimlerin bir sonucu olarak, dünya çapında 290 milyondan fazla insan şu anda depozito konteynerlarına erişiyor ve sayı artmaya devam ediyor. Son üç yıl içinde dünyanın dört bir yanındaki hükümetler de mevduat sistemlerini uygulayacaklarını açıkladılar. İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler'de programlar yapılması bekleniyor. Avustralya'da, Tazmanya ve Victoria eyaletleri için planlar uygulanıyor. Jamaika, Letonya, Malta, Yeni Zelanda, Portekiz, Romanya, Singapur, Slovakya ve Türkiye'de de çalışmalar devam ediyor.